Рет қаралды 5,429
İLEM (İlmî Etüdler Derneği) ve İLKE (İlim Kültür Eğitim Derneği) ortaklığında yürütülen “İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi” kapsamında “Ahlâkın Temeli Üzerine Konuşmalar” dizisinin sekizincisi 16 Nisan Çarşamba 18.00’de İSAM Konferans Salonu’nda Doç. Dr. Ömer Türker’in “Var Olma Çabası Olarak Ahlâk” başlıklı konuşmasıyla devam ediyor.
Herhangi bir insanî fiil, maddî veya manevî bir hareketler bütünü olmak anlamında iyi ve kötü olmakla nitelenmeye elverişli değildir. Bir fiilin, iyi ve kötü olarak nitelenebilmesi için o fiile iyilik ve kötülük değerlerini katan bir unsur bulunmalıdır. Ayrıca fiile değer katan şeyin kendisi değerli yahut en yüksek değer olmalıdır. İnsanın herhangi bir tercihi iyi veya kötü olmakla nitelemesinin nihai dayanağı, onun herhangi bir kuvvesinden kaynaklanmayan ve yine kendisinin bilincinde bir mevcut olmasının zorunlu kıldığı var olma talebidir. Bu talep, insanın herhangi bir duyu gücünden kaynaklanan arzu ve duygulardan kökten bir şekilde farklıdır. Hatta insanın bütün duygu ve arzularını yönlendiren aslî bir muharrik unsurdur. Bir fiili, ahlakî olmakla nitelememizi sağlayan bütün muhtemel durumlar, gerçekte var olma talebinin şu veya bu şekilde özelleşmiş halleridir. Bu bağlamda bir fiile değer katan şey, o fiilde olduğu düşünülen var olma imkânıdır. İnsan varlık imkânını belirgin bir mevcuda dönüştürürken var olmanın kendisinin değerli olup olmadığını sorgulamaz. Eğer varsa bir sorgulama, o tamamıyla varlığın bir durumuna yöneliktir. Yani şu veya bu şekilde var olmaya ilişkindir. Çünkü varlığın bizatihi kendisi iyinin de değerin de ta kendisidir. Yalnızca var olmak, değerin ve iyinin mastar haliyle yüklenebildiği tek anlamdır. Bu, insanın ahlakî tercihlerinin metafizik bir temeli bulunduğunu gösterir. Bundan dolayı herhangi bir arzu veya fiilin varlıktan aldığı pay, onu değerli ve iyi haline getirir. O arzu veya fiil, eksik olduğu ölçüde de değersiz ve kötüdür