Konuşurken insan hayatındaki detayları hızlıca çekip getiremiyor kimi zaman kutulardan. Sanal Yazı Evi yolculuğuna başlamadan evvel bir proje kitapta öykümün yayınlandığını ve beni çok mutlu ettiğini unutmuşum. İçime dert oldu hatırlamamak...
@serpilicer2 ай бұрын
Bilmiyordum Sanal Yazı Eviyle başladığınızı hocam, sürecinizin başlangıcını duymak güzel geldi... Çocukken beni çarpan ilk kitaplardan biriydi Demiryolu Çocukları da. Yeniden okumak istediklerim listesinde. Okumayı sevmeye çalışan bir çocuk olarak beni nereden nasıl etkiledi bu gözle de bir bakmak istiyorum... Rüyada yazmak, rüyadan uyanıp yazmak, karakterin kendi kendini yazdırması, taşanları yazmak... ne çok ortak patikayı izliyoruz yazıya gönül vermiş insanlar olarak diye düşündüm ama sonra... "Karakterler benimle o kadar yaşar hale geliyor ki belki de o yüzden öldürüyorum onları," benzeri bir cümle söylediniz, bu farklılık da ilgimi çekti ve ben neleri, kimleri öldürüyorum diye de bir düşündüm... "Kefini alıp yazmak" da çok hoşmuş... Behiye hocamın Türkçe eser okumak üzerine sözleri de yeni yeni düşündüğüm bir konuydu bu arada. Genellikle yabancı eserlere yöneldiğimizi görüyorum -okumayla yeniden bağını kurmaya çalışan biri olarak ben dahil- cümlelerim belki de bu sebeple çeviri eserlere benzemeye meylediyor... Abasıyanık, Haldun Taner, Tanpınar gibi sevdiğim, çok kıymetli yazarların o lezzeti hiçbir yabancı kitapta bulunmaz dilini kendime durmadan hatırlatma kararı aldım ve eserlerinden en az birini başucu kitabı misali her daim masamda bulundurmaya karar verdim... Güvence mailine "güvenmeden" önce ben notere gitmiştim ilk çocuk öykülerim için, o anılara da gittim sizi dinlerken :) Dakikaların nasıl geçtiğini anlamadığım, yazıya çağıran bir sohbet olmuş. Bitince üzüldüm, daha da sürseymiş keşke dedim. Emeğinize sağlık.
@busrasunakayman2 ай бұрын
Behiye Hocam, size ulaşabileceğim bir e-posta adresi paylaşmanız mümkün mü?