Zorlu Çatışma Ortamlarında Şiddetsiz İletişim Yöntemi ile Arabuluculuk- Marshall Rosenberg

  Рет қаралды 1,012

Günebakan Gelişim

Günebakan Gelişim

Күн бұрын

Şiddetsiz İletişim metodunun yaratıcısı Marshall Rosenberg bu videoda, şiddetin yoğun olarak yaşandığı savaş bölgelerinde Şiddetsiz İletişim diliyle arabuluculuk yapmanın neleri değiştirdiğini anlatıyor.
Ve şu soruya cevap aranıyor : Dünyada şiddeti önlemek nasıl mümkün?
Bu video : • Nonviolent Communicati... 'dan alınmıştır.
Çeviren : Ece Cengiztekin ( Gönüllü desteği için şükranlarımızı sunarız.)
Edit&Video Düzenleme : Günebakan Gelişim
www.gunebakangelisim.com
Açıklama :
Jim Lemkin'in yönettiği “İnancın Ötesinde” belgeselinden bölümler
BeyondBeliefFilm.org
Dr. Marshall B. Rosenberg, Gandhi, Martin Luther King ve geçmişteki diğer barış liderlerinin geleneğinin üzerine inşa ediyor.
Uluslararası alanda ünlü bir vizyoner olan Rosenberg’in referansları onu, dünya barışı için önde gelen liderlerinden biri olarak gösteriyor.
Şiddetsiz İletişim Merkezi’nin kurucusu ve Eğitim Servislerinden sorumlu direktörüdür.
"Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili”nin yazarıdır.
Orta Doğu, Kuzey İrlanda, Balkanlar, Afrika ve Güney Asya dahil olmak üzere savaştan zarar görmüş bölgelerde eğitim vermiş, barış programları başlatmıştır.
Video Metni:
-Dünyanın her yanında, savaşan taraflar arasındaki çatışmalarda arabuluculuk yaparak geçirdiğiniz 40 yıl boyunca; duruma dahil olan insanlar arasında barış yaratan, yaptığınız en önemli şey nedir?
Öncelikle, ne düşündüklerini asla duymuyorum.
Benim ne dediğimi duyan insanlar bana bir sürü isimle (etiketle) seslenirler.
Eğer kitabımı okuduysanız, Filistin yönetimindeki bir mülteci kampında olduğum zamanı muhtemelen hatırlarsınız.
Oradaki kalabalığın içinden bir beyefendinin ayağa fırlayıp bana "Katil" diye bağırması için; sadece çevirmenin, benim bir Amerikalı olduğumu söylemesi yetti.
Bir diğeri "Tetikçi" diye, biri başkası "Çocuk Katili" diye bağırdı.
Bir saat içerisinde bana "Katil" diyen kişi beni evine, Ramazan sofrasına davet etti.
Benim hakkımda ne düşündüğünü duymadım.Onun ne hissettiğiyle, neye ihtiyacı olduğu ile bağlantı kurdum.
O mülteci kampına adım attığım anda, bahçenin her tarafında, bir önceki gece çıkan ayaklanmada kullanılan yüzlerce göz yaşartıcı gaz bombası vardı.
Ve her bombanın üzerinde "Amerika'da Üretilmiştir” yazıyordu.
Dolayısıyla, bu adam Amerikalı olduğumu duyduğunda bana "Katil" dedi.
Ben de adamın ne hissettiğini duymaya çalıştım. Dedim ki "Bayım, kızgın mısınız?"
Sonra onun ihtiyaçlarını duymaya çalıştım.
"Benim ülkemden, şu anda aldığınızdan farklı olarak, başka çeşit bir desteğin gelmesine mi ihtiyaç duyuyorsunuz?"
Bana şaşkın bir halde bakakaldı.
Belli ki birilerine bağırdığında, insanlar onu genellikle bu şekilde yanıtlamıyorlardı.
" Evet çok haklısın! Kanalizasyonumuz yok, evlerimiz yok, neden bu silahları yolluyorsunuz?"
Ben de dedim ki "Bu, neden bu kadar kızgın olduğunu açıklıyor.
Eğer bu temel ihtiyaçlarınız yoksa ve buraya gönderilen bu silahlar varsa, başka türlü bir desteğe ihtiyacınız var."
"Yıllardır bu koşullarda yaşamanın ne demek olduğunu biliyor musun?" dedi.
Ben "Yani benim, yıllarca yaşamak bir kenara, tek bir gün için bile bunun ne kadar tahammül edilemez bir durum olduğunu anlamamı istiyorsun." dedim.
Yani, adamın içinde canlı olan şeyi duydum;benim "Katil" olduğumu düşündüğünü değil.
"Ben kimseyi öldürmedim ki." demedim.
Onun içinde ne olup bittiğini duymaya çalıştım.
Benim içtenlikle önemsediğime güvendiğinde, ne hissettiğini, neye ihtiyaç duyduğunu. O da beni duymaya başlayabildi.
Dedim ki "Bak şu anda ben hayal kırıklığına uğramış hissediyorum."
"Çünkü burada olabilmek için çok uzun bir yoldan geldim. Bir şey sunmak istiyorum. Ve şimdi beni bir Amerikalı olarak etiketlediğiniz için beni dinlemeyeceksiniz."
Dedi ki "Bize ne söylemek istiyorsun?"
Artık beni duyabiliyordu.
Bu arada şimdi o mülteci kampında bir okulumuz var.Şiddetsiz İletişim Okulu adını verdiğimiz okullarımızdan biri.
O bölgeye ne zaman uğrasam, o mülteci kampında çok iyi misafirperverlikle karşılanıyorum.
Fakat bana ettiği lafların arkasındaki insanı görmem gerekiyordu.

Пікірлер: 2
@ozunukesfmacerasi
@ozunukesfmacerasi 2 жыл бұрын
Ukrayna'da başlayan savaş....barışa ve arabuluculuğa ne kadar ihtiyacımız var..
2 жыл бұрын
Çeviri metninin devamı : Size bazı laflar söylenmesi, teröristler tarafından vahşice saldırıya uğramakla aynı şey değil. Böyle bir saldırıya karşılık verirken şiddet kullanmanın ya da öfkenin makul olduğunu düşünüyor musunuz? Burada ben şiddet veya saldırıya "Hayır"; koruyucu güç kullanımına "Evet" diyeceğim. Koruyucu güce başvurmamız gereken zamanlar vardır. Ama asla şiddet değil, asla cezalandırma değil. Bir başka insan, her ne sebepten olursa olsun, iletişim kurmak istemiyor ve bu arada eylemleri de ihtiyaçlarımızı tehdit ediyorsa; koruyucu güç kullanmak gereklidir. Buna karşı korunmak için yapılabilecek her şeyi yapmalıyız. Dolayısıyla bu olaydan korunmak için alınabilecek aksiyonları almaya ihtiyaç duyarız. Ama bunu şiddet olmadan yapabiliriz. Gene Sharp’ın yazdıkları; tarih boyunca insanların, gücün koruyucu kullanımıyla, üstlerine yürüyen acımasız ordulara karşı bile kendilerini nasıl savunduklarını gösteriyor. Yaklaşık 4 yıl önce Paris'te bir sokakta yürüyordum.Kalabalık bir sokaktı ve yanımdan da bir kadın yürüyordu. Birdenbire bir adam koşarak geldi, kadını döndürdü, yüzüne vurdu ve devam edecekti ki... Elbette bu adamla konuşacak vaktim yoktu ve ben de bunu tekrar yapmasını engellemek için güç kullandım. Onu cezalandırmak istemedim, ona vurmadım.Ama onun devam etmesini engellemeye yetecek kadar güç kullandım. Yani, evet, şiddeti önlemek için güç kullandığınız zamanlar vardır. Ama insanları "kötü" olarak yargıladığınız için, onlara acı çektirerek cezalandırmak için değil. -Fakat sadece teröristlerle ve onları barındıran hükümetlerle konuşmak da pek bir işe yarıyormuş gibi görünmüyor. Tüm o barış görüşmelerimize bir bakın ama şiddet devam ediyor. Açıkçası, bizim yaptığımız barış görüşmelerinin şiddeti önleyebileceği konusunda pek iyimser değilim. Birbirlerinin insanlıklarıyla bağlantı kurmalarını sağlayacak türde görüşmeler değil. Temel olarak, tartışmalar oluyor ve anlaşmaya çalışıyorlar. Barış görüşmeleri yapmanın şu anda uğraştıklarımızdan çok daha güçlü yolları olduğunu öğrenme konusunda gelişmeye ihtiyacımız var. -Bu insanları barış görüşmelerine nasıl dahil edersiniz? Size bahsettiğim gibi. Afrika'daki kabilelerle yaptıklarım ya da bir grup İsrailli, Filistinli ve Kudüslünün arasında arabuluculuk yaptığım zamanlardaki gibi. Başladım ve dedim ki "Önce şu anda karşılanmayan ihtiyaçlarınızın neler olduğuna bakalım." Ve köyün muhtarı, karşısındaki İsraillilere baktı ve kibar bir tonda: "Naziler gibi davranmak sizi rahatsız ediyor mu?" diye sordu. İsrailli bir kadın ayağa fırladı ve "Bu toplantıya gelirken tahmin etmeliydim. Bu söylediğin çok kaba" diyerek kapıya yöneldi. Görüşmeyi terk etmek üzereydi. Zar zor iki cümle kurulmuştu ve insanlar başladığımızdan daha kötü noktadaydı. Benim oradaki rolüm her birinin ihtiyaçlar düzeyinde bağlantı kurmasına yardım etmekti. Bu nedenle, Muhtar'a dedim ki... ve neye tepki gösterdiğini de biliyordum. Sadece şüphe yüzünden insanların 6 ay boyunca hapishanede tutulmasına sebep olan bir yasaya tepki gösteriyordu. "Muhtar," dedim "Sen, bu yasayla güvenlik ihtiyacının nasıl karşılanmadığının anlaşılmasına ihtiyaç duyuyorsun." "Anlatmaya çalıştığım bu zaten!" dedi.Tabi ki bunu bu şekilde ifade etmemişti. Sonra da kadının bunu duymasına yardım ettim. Ve sonra, artık 'Nazi' olduğunu duyduğundan daha farklı bir bağlantı oluşmuştu. O tür durumlarda yaptığım işte bu. İnsanların, herkesin ihtiyaç duyduğu gerçeğe daha yakın bir yaşam dili konuşmasına ve kulağa kolayca suçlama, eleştiri, saldırı gibi gelebilecek bu düşman görüntülerinden uzak durmalarına yardımcı oluyorum. Fakat ne yazık ki bu önerdiğim dil çoğu insana öğretilmedi, dolayısıyla bu düzeyde arabuluculuk yaptığım zaman onlara bu dili aktarmak durumundayım. -Haberlerdeki şiddeti göz önüne alırsak, sizin fikirlerinizi naif ya da ütopya olarak niteleyenlere ne diyorsunuz? Onların televizyonda ya da haberlerde gördüklerinden muhtemelen daha farklı bir dünya görüyorum. Mesela şiddeti görüyorum. Şiddet olan yerlerde çalışıyorum. Fakat onların görmedikleri, benim beraber çalıştığım, farklı bir dünya görüşüne, farklı bir bilince sahip olan insanlar. Bu insanlar bilinçlerini çok hızlı bir biçimde yaygınlaştırıyorlar. Dolayısıyla bu insanlar bana umut veriyor. Onlara her ülkede rastlamak hiç de zor değil. Örneğin Sri Lanka'daki Rahip Chris Orada savaşta olan iki taraf arasında uzlaşma sağlamak için bizim eğitimimizi kullanarak inanılmaz işler çıkarıyor. Her iki taraftan da savaş yüzünden ebeveynlerini kaybetmiş çocuklar için bir yetimhanesi var. Şimdi, o, bu çocuklara birbirleriyle başka türlü bir ilişki kurmayı gösteriyor. Yani, şimdi bir çok ülkede -- ki yaklaşık 35 ülkede çalışıyorum- - kendi işimi yaparken her gün bu türden bir insana rastlıyorum. Bu yüzden, insanların televizyonda gördüklerinden başka bir dünya görüyorum. Naif değilim. Acıyı da görüyorum. Çok uzun zaman önce değildi. Sierra Leone'da bir mülteci kampında, bana bu yolculukta eşlik eden Fransız bir doktorla çalışıyordum. Kampın müdürü, onun doktor olduğunu duyunca "Burada pek iyi durumda olmayan bir çocuk var, benimle gelir misiniz?" dedi. Ben de onları takip ettim. Doktor anne ve bebeğine doğru eğildi.Ben de "Pascal, durumu nedir?" diye sordum "Bebek açlıktan ölüyor." dedi. "Neden?" diye sordum. "Çünkü anne de açlıktan ölüyor." dedi. Ben de mülteci kampının müdürüne döndüm ve sordum: "Bu kadın neden açlık çekiyor?" "Kaybediyoruz..." "Peki bu çocuk neden açlık çekiyor?" "Günde yedisini kaybediyoruz." dedi. Yani, bunu görüyorum. Naif değilim. Neler yaşandığını biliyorum. Rwanda'da çalışıyorum. Oradaki insanların ailelerindeki herkes öldürülmüş. Bu dünyada neler olabileceğini biliyorum. Fakat ben dünyanın her yerinde, “Bu şekilde olmasına gerek yok” diyen insanlarla çalışıyorum. Bütün bunlardan sonra hayatta kalan ve bunun, bizim doğamız olmadığı bilincini asla kaybetmemiş olan insanlar var. Biz insanların, birbirimizin 'iyiliğine' katkıda bulunmaktan daha fazla sevdiğimiz bir şey yok. Çatışan inançlar dünyasının dışında, insan insana, kalp kalbe tanışabilir miyiz? “İnancın Ötesinde” BeyondBeliefFilm.org adresini ziyaret edin.
Çatışmaların Şiddetsiz İletişim Yoluyla Çözümü- Marshall Rosenberg
7:25
Frenk Mahallesi | Evvel Zaman İçinde İzmir
9:39
soL TV
Рет қаралды 11 М.
Inside Mark Zuckerberg's AI Era | The Circuit
24:02
Bloomberg Originals
Рет қаралды 1,2 МЛН
WE LOOKED AT OLD IZMIR FROM THE AIR
12:02
Talha Uğurluel
Рет қаралды 9 М.
Marshall Rosenberg' in Gelecek Vizyonu ( Türkçe Altyazılı)
22:57
Günebakan Gelişim
Рет қаралды 2,3 М.
Translation
25:29
monokritik
Рет қаралды 35 М.
Spil Dağının Gizemleri
8:20
Kaşifiz
Рет қаралды 12 М.