3- Usul al-Kafi - Those with a Weak Intellect - Sayed Mohammad Baqer Qazwini

Usul al-Kafi 01, offered in 2017-2018, is now available to take online at Al-Hujjah Islamic Seminary. The first five classes are available to view as a demo to get an idea of how the course is instructed. To register for this class, see all class videos, and take the exams, visit hujjahseminary.com. For any questions, email us at [e-mail]

[@libragemini1389]

Ateştekiler, cehenem bekçilerine şöyle der: "Rabbinize yakarın da azabı bizden bir gün olsun hafifletsin!" 50 Bekçiler derler ki: "Resulleriniz size açık-seçik mesajlar getirmezler miydi?" Derler ki: "Elbette getirirlerdi!" Bekçiler: "O halde yalvarın durun; inkârcıların yakarışları çıkmazda kalıp gitmiştir." diye cevap verirler. 51 Şu bir gerçek ki, biz, resullerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem de tanıkların ayağa kalkacakları gün mutlaka yardım edeceğiz. 52 O gün ileri sürdükleri özürleri, zalimlere yarar sağlamayacaktır. Lanet var onlar için ve yurtların en kötüsü onların. 53 Yemin olsun ki, Mûsa'ya o hak kılavuzu verdik ve İsrailoğullarını Kitap'a mirasçı kıldık. 54 Akıl ve gönül sahipleri için bir yol gösterici, bir hatırlatıcıdır o. 55 Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek tespih et! 56 Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah'a sığın! O'dur Semî, O'dur Basîr. / Kitap'ı ve resullerimiz aracılığıyla gönderdiğimizi yalanlayanlar, yakında bilecekler! Mü’min, 70./O zaman, boyunlarında bukağılar, zincirler, sürüklenecekler, Mü’min, 71./Kaynar suyun içine. Sonra da ateşte yakılacaklar. Mü’min, 72./Sonra onlara şöyle denecek: "Ortak koştuklarınız nerede?" Mü’min, 73./"Allah'ın berisinden taptıklarınız nerede?" Diyecekler ki: "Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz, daha önce hiçbir şeye yakarmıyormuşuz." Allah, inkâr edenleri işte böyle saptırır. Mü’min, 74./Hâ, Mîm. Fussilet, 1./Rahman ve Rahîm'den indirilmedir bu... Fussilet, 2./Bilgi ile donanmış bir toplum için ayetleri, Arapça bir Kur'an halinde ayrıntılı kılınmış bir kitaptır bu. Fussilet, 3./De ki: "Ben sadece sizin gibi bir insanım. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahyediliyor. O halde şaşıp sendelemeden O'na yönelin ve O'ndan af dileyin. Vay haline ortak koşanların! Fussilet, 6. /Allah odur ki, rüzgârları gönderdi. Rüzgârlar bir bulut kaldırır. Derken onu ölü bir beldeye sevk ettik de ölümünden sonra toprağa onunla hayat verdik. İşte ölümünden sonra dirilme de böyledir. Fâtır, 9./Aynı şekilde, insanlardan, hayvanlardan, davarlardan da çeşitli renklerde olanlar var. Kulları içinde Allah'tan ancak bilginler ürperir. Allah Azîz'dir, Gafûr'dur. Fâtır, 28./Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı/duayı yerine getirenler, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık infak edenler, asla batmayacak bir ticaret umabilirler. Fâtır, 29./Çünkü Allah onlara ücretlerini tam ödeyecek, lütfundan onlara artırma da yapacaktır. Gafûr'dur O, çok affeder; Şekûr'dur, şükredenlere mutlaka karşılık verir. Fâtır, 30./Kitap'tan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdikleyici hakkın ta kendisidir. Allah, kullarından tam haberdardır, onları iyice görmektedir. Fâtır, 31./ Sonra ben, inkâr edenleri yakaladım. Ama nasıl oldu benim azabım?! Fâtır, 26./Görmedin mi, Allah, gökten bir su indirdi. Onunla, renkleri çeşit çeşit meyvelar çıkardık. Dağlardan da yollar var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var. Fâtır, 27./Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. Fâtır, 13./De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir." Ankebût, 52./Nice hayvanlar var, kendi rızkını taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semî'dir O, Alîm'dir. Ankebût, 60./Onlara, "Gökten suyu kim indirdi de onunla toprağı ölümünden sonra canlandırdı?" diye sorsan, mutlaka "Allah!" derler. De ki: "Hamt Allah'adır. Fakat onların çokları akletmiyorlar." Ankebût, 63./Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir. Ankebût, 69./Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu." Ankebût, 50./Tâ, Sîn. İşte bunlar Kur'an'ın ve açık-seçik beyanda bulunan Kitap'ın ayetleridir. Neml, 1./Müminlere bir kılavuz ve muştudur o. Neml, 2./O müminler ki, namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Ve âhirete tam bir biçimde inananlar da onlardır. Neml, 3./Emin ol ki, sen bu Kur'an'a Hakîm ve Alîm bir kudret tarafından muhatap kılınıyorsun. Neml, 6./"Ey Mûsa! Kuşkun olmasın ki ben, Allah'ım; Azîz olan, Hakîm olanım..." Neml, 9./"Asanı bırak!" Bunun üzerine Mûsa, asayı çevik bir yılan gibi titreyip kıvrılır görünce gerisin geri kaçtı ve arkasına bakmadı. "Korkma ey Mûsa, benim. Benim huzurumda, elçi olarak gönderilenler korkmaz." Neml, 10./Yemin olsun, biz, Davûd'a da Süleyman'a da bir ilim verdik. Onlar şöyle dediler: "Bizi, mümin kullarının bir çoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun." Neml, 15./Süleyman, Davûd'a mirasçı oldu ve şöyle dedi: "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve bize herşeyden biraz verildi. Kuşkusuz bu, apaçık lütfun ta kendisidir." Neml, 16./"O Allah ki, tanrı yok kendinden başka, o büyük arşın rabbidir O." Neml, 26./Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlarla, ergenlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç vakitte izin istesin: Sabah namazından/duasından önce, öğlen vaktinde elbiselerinizi çıkardığınızda, gün battıktan sonra yerine getirilen namazdan/duadan sonra... Kaygılanacağınız üç vakittir bunlar. Bunlar dışında size de onlara da bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, birbirinize bakabilirsiniz. Allah, ayetleri size işte böyle açıklıyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. Nûr, 58./De ki: "Bana şu vahyediliyor: "Tanrınız ancak bir tek tanrıdır. Peki, siz, müslümanlar/Allah'a teslim olanlar mısınız?" Enbiyâ, 108./Sabi dedi: "Ben Allah'ın kuluyum. O bana kitap verdi, beni peygamber yaptı." Meryem, 30./"Beni, bulunduğum her yerde kutsal ve bereketli kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı/duayı, zekâtı önerdi." Meryem, 31./"Anneme iyilik etmemi önerdi. Beni zorba bir eşkıya yapmadı." Meryem, 32./"Selam bana doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kaldırılacağım gün." Meryem, 33./İşte Meryem'in oğlu İsa budur! Hakkında kuşku ve çelişmeye düştükleri şeyin doğrusu bu sözdür. Meryem, 34./Bir oğul edinmek Allah'a asla yakışmaz. O'nun şanı yücedir. Bir iş ve oluşa karar verdi mi, ona sadece "Ol!" der, o hemen oluverir. Meryem, 35./Şüphesiz, Allah, benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O halde O'na ibadet edin. Dosdoğru yol budur. Meryem, 36./Kitap'ta Mûsa'yı da an. Çünkü o, içtenlik ve dürüstlüğe erdirilmişti ve o bir resul, bir peygamberdi. Meryem, 51./Kitap'ta İsmail'i de an. Çünkü o, vaadinde sadıktı; bir resuldü, bir peygamberdi. Meryem, 54./Kitap'ta İdris'i de an. Çünkü o, özü-sözü tam uyuşan bir kişiydi, bir peygamberdi. Meryem, 56./İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimet lütfettiği peygamberlerdendir: Âdem'in soyundan, Nûh'la birlikte taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in soyundan, kılavuzluk edip seçtiğimiz kimselerden. Kendilerine Rahman'ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdelere kapanırlardı. Meryem, 58./Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz. İsrâ, 45./1 Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 2 Hamt, âlemlerin Rabbi Allah'adır. 3 Rahman'dır, Rahîm'dir O. 4 Din gününün Mâlik'i/ sultanıdır O... 5 Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. 6 Dosdoğru giden yola ilet bizi... 7 Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/şaşkınlığa saplanmamışların yoluna... / 1 De ki: O, Allah'tır; Ahad'dır, tektir! 2 Allah'tır; Samed'dir/tüm ihtiyaçların, niyetlerin, övgülerin, yakarışların yöneldiği tek kuvvettir! 3 Ne doğurmuştur O, ne doğurulmuştur! 4 Hiç kimse O'nun dengi ve benzeri olmamıştır, olamaz! / 1 De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine/yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım! 2 Yarattıklarının şerrinden, 3 Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin/tutulduğu zaman Ay'ın/battığı zaman Güneş'in/taştığı zaman şehvetin/soktuğu zaman yılanın/ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! 4 Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! 5 Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden..." /1 De ki: "İnsanların Rabbine sığınırım! 2 İnsanların yöneticisine, yönlendiricisine, 3 İnsanların ilahına; 4 Kıvrılıp kıvrılıp saklanan, sinip sinip gizlenen vesvesenin/o sinsi, o aldatıcı şeytanın şerrinden, 5 İnsanların göğüslerine kuşkular, kuruntular sokar o; 6 Cinlerden de insanlardan da olur o!"

[@libragemini1389]

Allahu Ekber . / Ayrım ve hüküm günü için. Mürselât, 13. / Ayrım ve hüküm gününü sana bildiren nedir? Mürselât, 14./Yalanlayanların vay haline o gün! Mürselât, 15./Konuşamayacakları gündür bu! Mürselât, 35./İzin verilmez ki onlara özür dilesinler. Mürselât, 36./Vay haline o gün, yalanlayanların! Mürselât, 37./Ayırma günüdür bu! Sizinle öncekileri bir yere topladık. Mürselât, 38./ Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır. Mürselât, 41./Canlarının çektiği meyvelerle yanyanadırlar. Mürselât, 42./"Yapıp ürettiklerinize karşılık olarak afiyetle yiyip için." Mürselât, 43./İşte böyle ödüllendiririz biz, güzellikler sergileyenleri! Mürselât, 44./Hangi şeyden sorup duruyorlar birbirlerine? Nebe’, 1./O büyük haberden mi? Nebe’, 2./Ki onda tartışma içindedirler. Nebe’, 3./Akıp akıp giderek yuvasına girenlere, Tekvîr, 16./Beriye geldiği ve geriye döndüğü zaman geceye, Tekvîr, 17./Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha, Tekvîr, 18./Ki o, çok değerli bir elçinin sözüdür. Tekvîr, 19./Çok güçlüdür o elçi, Arş sahibinin katında saygındır. Tekvîr, 20./Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir. Tekvîr, 22./Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü. Tekvîr, 23./O, gayb konusunda cimri değildir. Tekvîr, 24./Ve o, kovulmuş şeytanın sözü değildir. Tekvîr, 25./Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz? Tekvîr, 26./O, âlemlere bir öğütten başka şey değildir. Tekvîr, 27./İçinizden, dosdoğru yürümek isteyen için. Tekvîr, 28./Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz! Tekvîr, 29./ Siccîn'in ne olduğunu sana gösteren nedir? Mutaffifîn, 8./ Rakamlandırılmış bir kitaptır o. Mutaffifîn, 9./Çok büyük bir gün için. Mutaffifîn, 5./Bir gün ki, insanlar, âlemlerin Rabbi huzurunda kıyama geçerler. Mutaffifîn, 6./Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve pis bir çukurun, Siccîn'in ta içindedir. Mutaffifîn, 7./ İnfitar 1 : Gök çatlayıp yarıldığı zaman, / İntitar : 6 Ey insan! O sonsuz cömertliğin sahibi Kerîm Rabbine karşı seni aldatıp gururlu kılan nedir?! 7 Rabbin ki seni yarattı, düzgün hale koydu, en güzel ölçülerle şekillendirdi. / İnfitar : 19 Bir gündür ki o, bir benlik bir başka benlik için hiçbir şeye güç yetiremez. O gün, buyruk yalnız Allah'ındır! / Ve yer uzatıldığı, İnşikâk, 3./ Ve içindekini atıp boşaldığı, İnşikâk, 4./Ve Rabbini dinleyip de hakkın belirişine araç kılındığı zaman! İnşikâk, 5./Ey insan, sen Rabbine varmak için çok didinecek, sonunda O'na kavuşacaksın! İnşikâk, 6./İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına, İnşikâk, 16./Geceye ve derlediğine, İnşikâk, 17./Toparlandığı zaman Ay'a, İnşikâk, 18./Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz. İnşikâk, 19./ Peki onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?! İnşikâk, 20./Karşılarında Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar. İnşikâk, 21./Tam aksine, o küfre sapanlar yalanlıyorlar. İnşikâk, 22./Allah, içlerinde sakladıklarını çok iyi biliyor. İnşikâk, 23./O halde, onlara acıklı bir azap muştula! İnşikâk, 24./Yemin olsun o burçlarla dolu göğe, Bürûc, 1./Yemin olsun göğe ve Târık'a; o, gece gelene/o, tokmak gibi vurana/o, çıkıverip de yürek hoplatana. Târık, 1./Nereden bileceksin sen nedir Târık? Târık, 2./Parlayan, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır o. Târık, 3./Hiçbir benlik yoktur ki, üzerinde bir koruyucu/bir gözetleyici bulunmasın. Târık, 4./Rabbinin o Al'a,o yüce adını tespih et! A’lâ, 1./O ki yarattı, düzene koydu, A’lâ, 2./Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı! Gâşiye, 17./Ve göğe ki, nasıl yükseltildi! Gâşiye, 18./Ve dağlara ki, nasıl dikildi! Gâşiye, 19./Ve yere, nasıl yayılıp döşendi! Gâşiye, 20./Artık Kur’an ile uyar/düşündür! Çünkü sen , Kuran ile uyaran düşündüren birisin . Gâşiye, 21./ Görmedin mi ne yaptı Rabbin Âd kavmine? Fecr, 6./Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır! Kadr, 3./Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner! Kadr, 4./Bir esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar! Kadr, 5./İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır. Asr, 3./O odur ki size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten bir rızık indiriyor. O'na yönelenden başkası öğüt alamaz. Mü’min, 13./Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır mutlak Semî', mutlak Basîr... Mü’min, 20./O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk/saltanat? O Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın! Mü’min, 16./O Refî'dir, dereceleri yükseltendir; arşın sahibidir. Buluşma günü hakkında uyarmak için emrinden olan Rûh'u kullarından dilediğine indirir. Mü’min, 15./Mûsa dedi: "Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olana sığındım." Mü’min, 27./"Ey toplumum, şu iğreti dünya hayatı, geçici bir nimetlenmeden ibarettir. Âhiretse sürekli durulacak yurdun ta kendisidir." Mü’min, 39./"Kötü bir iş yapan, sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılır. Erkek ve kadından mümin olarak iyi bir iş yapana gelince, işte böyleleri cennete girerler ve orada hesapsız bir biçimde rızıklandırılırlar." Mü’min, 40./"Ey toplumum! Sebep ne ki; ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz." Mü’min, 41./"Siz beni, Allah'a nankörlük etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyi O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Bense sizi o Azîz ve Gaffâr olana davet ediyorum." Mü’min, 42./"Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de âhirette asla ve asla dua edilemez/onun dünyada ve âhirette çağrı hakkı yoktur. Dönüşümüz-varışımız Allah'adır. Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir." Mü’min, 43./"Size söylemekte olduklarımı yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Allah, kullarını iyice görmektedir." Mü’min, 44./Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı. Mü’min, 45./Ey iman edenler! "Râina!" demeyin, "Unzurna!" deyin/"Bizi davar gibi güt!" diye konuşmayın, "Bize bak!" diye konuşun ve dinleyin. Kâfirler için korkunç bir azap vardır. Bakara, 104./ Mümin 48 Böbürlenen takım şöyle konuşur: "Gerçek şu ki, hepimiz ateşin içindeyiz. Allah, kullar arasında hüküm vermiş."/ Mahdi