Çavdar Tarlasında Çocuklar - J. D. Salinger // konuk Ahmet Mümtaz Taylan // Ben Okurum

  Рет қаралды 732

Deniz Yuce Basarir

Deniz Yuce Basarir

Күн бұрын

Az sonra dinleyeceğiniz kelimelerin yazarı çocukken bir şeye sinirlendiği zaman evden kaçmaya çalışırmış. Bir gün ablasıyla evde yalnızlarken, aralarında bir tartışma çıkmış. Bizimki bavulunu almış, içini oyuncak askerleriyle doldurmuş ve çıkmış evden. Annesi eve geldiğinde oğlunu yaşadıkları New York apartmanının lobisinde bulmuş. Tepeden tırnağa Kızılderili kıyafetlerine bürünmüş bir halde oturuyormuş. Çocuk, “Anne ben kaçıyorum ama hoşça kal demek için seni bekledim,” demiş.
Sonra o çocuk büyümüş, öyküler yazmaya başlamış. Öykülerinde hep çocukluğun saf güzelliğine övgüler yer almış. Yetişkin dünyasının sahteliklerinden uzak, temiz bir sevgiyi temsil eden, öyle sevebilen çocuk ve ergen karakterler boy göstermiş onun öykülerinde. Büyükler de varmış elbette anlattıkları arasında ama onların samimiyetine inanmamız için bakmamız gereken en önemli nokta, küçüklere nasıl davrandıklarıymış.
Çocukluk insanlığın en saf hali. Yüreğimizde yaşatabilsek o temizliği dünya daha güzel bir yer olurdu muhakkak ki. İşte, Jerome David Salinger Kızılderili kostümüyle annesine veda etmek için bekleyen o küçük kaçaktan, tüm küçük kaçakları anlayan bir yürek, onlarla aynı dili konuşabilen bir yetenek, doğal anlatıcılığını kurguyla birleştirecek bir zeka olarak yazarlığa geçerken, belki de en çok çocukluğun güzelliğine sığınmış.
Evet, Ben Okurum’un bu bölümünde J. D. Salinger ve unutulmaz romanı "Çavdar Tarlasında Çocuklar" var. Ya da bizim nesile sorarsanız, "Gönül-Çelen". Ülkemizde ilk kez 1967 yılında Adnan Benk tarafından Fransızcadan Türkçeye aktarıldığında çevirmeninin isim seçimiyle "Gönül-Çelen" olarak bilindi yıllarca. Daha sonra Coşkun Yerli tarafından yapılan yeni çevirisiyle "Çavdar Tarlasında Çocuklar" olarak tanınmaya başladı. Örneğin, benim kızım Hazan için "Çavdar Tarlasında Çocuklar" adını taşıyor roman. Benimse hem gönlümü çeliyor, hem çavdar tarlasından geçerken birçok duyguyu yakalıyor. Orijinal ismiyle "Catcher in the Rye", yayımlandığı 1951 yılından bu yana dünya yüzündeki çeşitli coğrafyalarda her yıl milyona yakın kişiye satılıyor, kim bilir kaç milyon okura ulaşıyor. Ana kahramanı Holden Caulfield’in izinde kim bilir kaç genç okura edebiyatı sevdiriyor, kaç yetişkine gençliğin o isyankar tatlarını hatırlatıyor. Bilmiyorum ey sevgili dinleyici, sen hangi kategoridesin ama benim bu kitabın muhabbetini yapacağım kişi, tam da benim yaşlarımda ve tam da benim hissettiklerimi hissediyor "Çavdar Tarlasında Çocuklar" ile ilgili. Hattın diğer ucunda oyunculuğuna hayran olduğum, hayattaki duruşuna saygı duyduğum, iyi bir okur olduğundan da emin olduğum Ahmet Mümtaz Taylan var efendim.
“Anlatacaklarımı gerçekten dinleyecekseniz, herhalde önce nerde doğduğumu, rezil çocukluğumun nasıl geçtiğini, ben doğmadan önce annemle babamın nasıl tanıştıklarını, tüm o David Copperfield zırvalıklarını filan da bilmek istersiniz, ama ben pek anlatmak istemiyorum. Her şeyden önce ben bu zımbırtılardan sıkılıyorum. Sonra, onlarla ilgili en ufak bir söz etsem, bizimkilere inmeler iner. Böyle konularda ikisi de çok alıngandır, özellikle de babam. Bizimkiler iyiliğine iyidirler ben onu demiyorum ama felaket alıngandırlar yani. Ayrıca, size o lanet özgeçmişimi olduğu gibi anlatacak filan da değilim. Ben size yalnızca, iyice yamulup buraya getirilmeden önce, geçen Noel’de başıma gelen manyaklıkları anlatacağım. Yani, D.B’ye anlattığım şeyleri. D.B ağabeyim olur. Kendisi Hollywood’da. Hollywood denen yer şimdi kaldığım bu çöplüğe pek uzak değil. D.B her hafta sonu beni görmeye geliyor. Önümüzdeki ay taburcu olabilirsem, beni eve arabasıyla o götürecek. Daha geçenlerde bir Jaguar çekti altına. Hani şu saatte iki yüz mil yapan İngiliz işi şeylerden. Yaklaşık dört bin kağıda patladı ona. Bizimki bugünlerde iyi para kırıyor. Eskiden pek para kazanamazdı. Bizimle otururken kendi halinde bir yazardı. Kırmızı Balığın Esrarı diye müthiş bir öykü kitabı var ya, onu bizimki yazdı, belki yazarını bilmiyorsunuzdur diye söylüyorum. Kitaptaki öykülerden en iyisi de Kırmızı Balığın Esrarı’dır. Küçük bir oğlanın teki, kendi parasıyla satın aldığı için balığını kimselere göstermiyor. Bitmiştim buna. D.B Hollywood’da oturuyor şimdi, piyasaya düştü anlayacağınız. Hayatta nefret ettiğim bir şey varsa, o da filmlerdir. Sakın bana filmlerden söz etmeyin.”
#denizyücebaşarır #benokurum #gönülçelen #çavdartarlasındaçocuklar #salinger #ahmetmümtaztaylan

Пікірлер: 6
@vatan_sever
@vatan_sever 5 ай бұрын
Teşekkürler.. Emeğinize, nefesinize sağlık..
@guldenemrem1925
@guldenemrem1925 Ай бұрын
Çok teşekkür ederim 😊
@sevgo_60.
@sevgo_60. Ай бұрын
Çok teşekkürler 😊
@dirmitdirmit6128
@dirmitdirmit6128 27 күн бұрын
Çok güzeldi, emeğinize sağlık. Holden'ı özlemişim.
@gulustanbal3080
@gulustanbal3080 4 ай бұрын
Ne keyifli. Teşekkürler 🙏
@aysegulvardar3388
@aysegulvardar3388 4 ай бұрын
🎉❤
Aylak Adam - OKU
4:02
Barış Özcan
Рет қаралды 102 М.
Büyük Yazar FRANZ KAFKA 'nın Hüzünlü Hayatı ve Bilinmeyenleri
11:35
БИМ БАМ БУМ💥
00:14
⚡️КАН АНДРЕЙ⚡️
Рет қаралды 4,7 МЛН
I'm Excited To see If Kelly Can Meet This Challenge!
00:16
Mini Katana
Рет қаралды 18 МЛН
NEFES zihni susturmanın en kestirme yoludur !
26:04
Nefes Benim Mucizem - İkrami Seven
Рет қаралды 8
Empati 61. Bölüm - Mehmet Yalçınkaya
1:33:16
Ahmet Mümtaz Taylan ile Empati
Рет қаралды 66 М.
Bölüm 1 I Çavdar Tarlasında Çocuklar I Instagram Canlı Yayını
40:28
Hayatınızda devrim yapan kitap / Mülksüzler - Ursula K. Le Guin
33:46
Agatha Christie On Küçük Zenci - Radyo Tiyatrosu | Sesli Kitap Dinle
2:44:42
Onuncu Köyün Yerlisi
Рет қаралды 78 М.