Рет қаралды 4,389
İnebolu
5-6 Eylül
Türkeli ilçesinden ayrılmamla birlikte daha önce hiç gitmediğim, hakkında hiçbir fikrim olmayan yollara girdim. Çatalzeytin ilçesi ile birlikte Kastamonu il sınırlarını geçmiş oldum. Buradan itibaren yol fiziksel zorluğun yanında psikolojik olarak da güçleşmeye başladı.
Bir yandan yağmur riskinin yüksek olması diğer yandan ise dönem dönem çok ıssız dağlık alanlara girmek tek başıma olduğum için korkutmaya başladı. Acaba bir yerden hayvan çıkar mı, acaba yağmur birden şiddetlenir mi gibi korkular beni ilk kez bu kadar etkilemeye başlamıştı. Hatta bir yerde yoldan geçen aracın üzerine ağaç düşmüştü. Coğrafyanın bu bölgede ne kadar zorlu olduğunu sonuna kadar hissetmeye başladım.
Bu yollar boyunca deniz tarafında parçalı bulutlu açık, dağ tarafında tam kapalı bulutlar vardı. Ara ara yağmur başlıyor sonra kesiliyordu. Çatalzeytin ve Abana yolları boyunca bu böyle devam etti. Tüm bunların yanı sıra mükemmel deniz, yol ve orman manzaraları da başlamıştı. Tüm korkularıma rağmen yolun hazzını almaya da başlamıştım.
Çatalzeytin ve Abana yolları boyunca yağmurun hızlanma ihtimaline karşı sürekli tetikte ve mümkün olduğunca hızlı yol almaya çalıştım. Abana’ya ulaştığımda saat 16:00 civarıydı ve yağmur yoktu. Bu nedenle daha da hızlı hareket ederek İnebolu merkeze ulaşmak istedim. Biraz yorucu olsa da günbatımından önce ilçe merkezine ulaştım.
İnebolu ilçe merkezine ulaşır ulaşmaz hızla yemek ve kamp yeri aramaya başladım. Gece yüksek ihtimal yağışlı görünüyordu. Benim çadırım ise yağmur geçirmez bir çadır değildi. Bu nedenle üstü kapalı bir kamp yeri bulmak istiyordum. Şansım yaver gitti ve hemen merkezde bulunan bir cami bahçesinde çadır kurabileceğim bir yer buldum.
Kamp yerimi ayarladıktan sonra ilçe çarşısına gidip yemek yedim. Yemekten yediğim lokantanın hemen karşısında bir ayakkabıcı vardı. Parçalanan ayakkabılarım aklıma geldi ve ayakkabıcıya girdim. Tur sırasında kullanabileceğim bir ayakkabı alıp çıktım.
Cami avlusuna geri gelip çadırımı kurdum. Hemen uyumak istiyordum. Çarşı merkezinde şehir gürültüsü vardı. İlk kez böyle bir yerde uyuduğum için garip geldi. Sokaklarda sohbet eden insanların, araçların sesi ninni gibi geldi o yorgunlukta, hemen uyudum. Gece yağmur seslerine uyandım. Çok yoğun bir yağış vardı.
Sabah uyanır uyanmaz eşyaları toparlayıp çorbacıya gittim. Bir önceki gün ilçeye girer girmez hangi yemeğin meşhur olduğunu sorduğumda herkes güveç yanıtı vermişti. Fakat güveç sabah erkenden çıkıp hemen bitiyormuş. Bu sabah artık doğru zamanda doğru yerdeydim. En meşhur yerlerden birine gidip kelle paça ve güveç yedim. Eğer İnebolu’ya yolunuz düşerse gittiğim esnaf lokantasına gidip kelle paça ve güveci mutlaka deneyin.
#yavuzbolat #bisikletletürkiyeturu #bisikletlekaradenizturu #sinop #türkeli #kastamonu #çatalzeytin #abana #inebolu #güveç #kellepaça