Uzun zaman ben de böyle baktım konuya. Olayların ardında bir hikmet ya da bir üstad aradım, bir çeşit desturlu da, durdum. Ancak birgün, bşr kafede, halk erenlerinden bir hanımrfendinin sohbetine kulak misafiei olduğunda "tamam herkesten gözüken sensinde, icabederse kılıcı da çekmeliyiz" Dedi.. Bundan sonra hep belimde taşıdım. Denk gelen olmadı çok şükür.. Çünkü gerçekten insan davadan, ona buna bulaşmaktan kurtuluyor, barış hali gelişiyor ve o ahlaklar o kadar yabancı kalıyor ki..
@zamanhizlageciyorАй бұрын
Bu kıssanın çok versiyonu var. İlk defa Celaleddin Rûmi'yle ilişkilendirilmiş versiyonunu sizden duydum. 30 yılı aşkın samimiyetle bir tarikata bağlı olduktan sonra, yakın bir geçmişte tarikatların Kuran'a aykırı olduğunu anlayıp bıraktım çok şükür. Celaleddin Rûmi'nin anlatılan kötülüklerini uzun süre, "anlamadığımız hikmetleri olmalı ya da iftira" diyerek görmezden geliyordum. Onun sinirlendiği kişilerin anasına bacısına sövdüğü, Mevlevi sitelerinde paylaşılan kaynaklarda geçiyor. Buna bile belki asılsızdır diyordum ki nihayet kendi yazdığı Fîhi Mâ Fîh kitabında da birinin bacısının namusuna sövdüğünü görünce, Nûr sûresi 4. ayetine göre onun şahitliği ebediyen kabul edilmemesi gereken biri olduğunu kabul ettim. Tövbe edip kendini düzeltseydi kitabından o küfrü silerdi. Celaleddin Rûmi edebiyatı güçlü birisi. Edepsizce hikayeleri de var, çok hikmetli hikayeleri de. Hikmetli olanları kullanmakta sakınca görmem, ama kendisinin sakıncalı bir tip olduğunu belirtme ihtiyacı da duyarım. Anlattığınız bu kıssanın yerine çok daha gerçekçi vecize versiyonları var, sanırım anonim. Bu kıssa yerine onun paylaşılmasını tercih ederdim. Bir versiyonu şöyle: "Küçük insanlar kişilerle uğraşır, orta insanlar olaylarla, büyük insanlar fikirlerle uğraşır".
@okyanus_yolcusuАй бұрын
Paylaşımınız ve katkınız için çok teşekkür ederim. Anonim paylaşılmasının daha iyi olacağı konusunda sizinle aynı kanaatteyim