Atlı Okçuluk ve Savaş Sanatları | Balıkesir Karasi'de aksiyon dolu bir gün - Vol. 3

  Рет қаралды 775

TUNA İLE DENE BAKALIM

TUNA İLE DENE BAKALIM

Күн бұрын

* KANALIMA ABONE OLARAK, GELİŞMELERDEN İLK SİZ HABERDAR OLUN!
Türk Atlı Okçuluğunun tarihsel geçmişi kadim bir nitelik taşımaktır. Yaklaşık M.Ö. 5000’den itibaren Altay ve Tanrı Dağları çevresinde ortaya çıkan daha sonra da İç Asya’ya tamamen egemen olan atlı bozkır kültüründe atlar ve okçuluk, sosyal yaşamın önemli bir parçasını oluşturmaktaydı. Türk toplumlarında binicilik ve avcılığın yanı sıra okçuluk, erkek ve kız çocuğu ayırt etmeksizin küçük yaşlardan başlanılan askeri bir idman eğitim vasıtası olarak görülmüştür. Bu sayede askeri yapılanma ve silah kullanımında üstün başarılar ortaya konulmuştur.
Tarihteki Türk atlı okçuları dörtnala giderken dönüp arkaya ok atarak tam hedefe isabet ettirme ustalıklarıyla tanınmışlardır. Atlı okçu koşturma sırasında atın dizginlerini tutmadan, sadece bedeninin hareketleriyle atı yönetir ve yönü ayarlar; öte yandan okunu çıkarıp atışını yapar. Her ne kadar bu pozisyonda oku isabet ettirmek imkânsız görünse de okun yayın üzerinde son derece istikrarlı bir şekilde durması Türk okçuluk tekniğiyle mümkün hale geliyordu.
Türk toplumları geliştirdikleri yeteneklerle asırlar süren bir savaş üstünlüğünün yanı sıra becerilerini tüm Asya boyutunda düzenlenen yarışmalarda da ortaya koymuş, elde edilen başarıyı sosyal hayatta bir dikey yükseliş ölçütü sayarak spor anlamında da ilk belirtilerin gündeme gelmesini sağlamışlardır.
İslam öncesi dönemde Türk okçuluğu bir nevi haberleşme aracı olarak da kullanılmaktaydı. Mete Han tarafından icat edildiği kabul edilen ve Osmanlı Devleti’nde “ Çavuş Oku” olarak tanımlanan ıslıklı ok, çıkardığı sesle düşmanın psikolojisini bozmakta ve yön tayininde oldukça etkiliydi. Mete Han, emrindeki süvarileri bu oklarla donatmış ve eğitmiştir. Çin kaynaklarına göre Mete Han eğer okunu bir yöne yöneltirse, emrindeki askerlerin hepsi aldıkları eğitimle o hedefe ok atardı. Bu sayede savaş esnasında organize olmak kolaylaşır ve düşman üzerinde baskın güç haline gelinirdi.
Türklerin İslam’ı benimsemesinden sonra okçuluğa verilen önem daha da artmış dini bir nitelik kazanmıştır. Çünkü ok atmak ve ata binmek İslam toplumlarında da önemli bir yere sahipti. Özellikle Selçuklu Devleti’nde okçuluk hünerleri sayesinde Maveraünnehir, Horasan, Irak ve Suriye’de uzun süren bir hâkimiyet dönemi başlamış, Anadolu’nun Türk yurdu olması sağlanmıştır. Selçuklu ordusunun en etkili muharip gücünü oluşturan süvarilerin bilhassa Malazgirt Savaşı’nda oynadığı rol büyüktür. İbn-i Bibi’nin ifadesiyle Selçuklular “süt emmeden kesildikleri andan itibaren ok ve gürz kullanmak ile meşgul” olurlardı.
Tarih boyunca at üzerinde gösterdikleri okçuluk maharetleriyle bilinen Türk sultanlar, sikkelere de nakşedilmiştir. Selçuklu Sultanı IV. Rükneddin Kılıç Arslan’a ait 1246 tarihli gümüş sikkenin bir yüzünde tasvir edilmiş süvarinin sultanın kendisi olduğu düşünülmektedir. Elinde görülen fazladan iki ok, Selçuklu okçularının ardı ardına başparmak çekişini kullandıklarını gösterir. Asya kaynaklı olduğu bilinen bu atış tekniğinde, başparmağa “zihgir” adı verilen okçuluğa özgü bir yüzük takılırdı. Böylece başparmak çekişi ile Türkler birden fazla oku aynı anda elinde tutarak ardı ardına her yöne isabetli ve hızlı atış yapabilirlerdi.
Vur-kaç, sahte geri çekilme ve düşmanın etrafını sarma gibi taktikler Türk atlı okçularının kullandığı ve birçok zaferde kilit rol oynayan taktiklerdir. Karşılaşmanın kızıştığı bir anda, atlı okçular, savaş alanını terk eder gibi yaparak atlarıyla kaçmaya başlarlardı, tam bu esnada dörtnala koşan atlarının üzerinde doğrulup geriye doğru attıkları oklarla düşmanı şaşkına çevirirlerdi. Düşmanlarının kovalamaktan vazgeçtiği bir anda Türkler tüm hızlarıyla geri dönerek onları bozguna uğratırlardı. Bizanslı prenses ve tarihçi olan Anna Komnena bu konuda şu ifadeleri kaydetmiştir: “ Düşmanı tam bir çember içine alıp ona ok atarlar ve kendilerini uzaktan savunurlar. Bir Türk, kovalamaya geçmişse düşmanını, ok atmakla haklar; kendisi kovalanıyorsa, okları sayesinde üstün gelir. Bir ok fırlatır ve ok, uçarak, ya ata ya da atlıya saplanır; ok, çok güçlü bir elle atılmışsa gövdeyi bir yandan ötekine delip geçer. Onlar gerçekten çok usta okçulardır.”
Memluk Dönemi’nde kalem alınan okçuluğa dair Türkçe yazılmış kaynaklar, ok atma hususunda halen önemli bilgiler içermektedir. Bu kaynaklarda dört, beş ve altı aşamadan söz edilmektedir. Dört temelli ok atmada; yayı tutmak, oku kirişe takmak, yayı çekmek ve oku atmak asıldır. Beş aşamalı atışa ise nişan almak ilave edilmiştir. Altı aşamadan oluşan ok atmada ise kirişi tutmak da önemlidir. Burada esas olan oku çabuk atmak ve hedefe ulaştırmaktır.
Türkler savaş zamanlarının dışında barış halindeyken askeri idman, spor veya yarış maksadıyla at sürer, ok atarlardı. Türklere has bir oyun olan kabak oyunu da böyle zamanlarda icra edilen bir atıcılık oyunuydu. Atlı okçular, yere dikilmiş bir direğin tepesinde bulunan tahta çembere nişan alırlardı. Bu oyunu sultanlar beyler de oynamaktaydı.

Пікірлер: 1
@Atakan0000100
@Atakan0000100 4 жыл бұрын
👍👍👍👍
5 Ridiculous Archery Tropes (that actually work!)
18:57
blumineck
Рет қаралды 268 М.
ПРИКОЛЫ НАД БРАТОМ #shorts
00:23
Паша Осадчий
Рет қаралды 5 МЛН
Risitas - Las Paelleras Türkçe Altyazılı (Gerçek Hikayesi)
8:01
HakikatArayan
Рет қаралды 2 МЛН
Similarities Between Arabic and Sicilian
14:11
Bahador Alast
Рет қаралды 1,3 МЛН
Making a horn bow - How to make a composite bow
19:57
Andi's workshop
Рет қаралды 6 МЛН
Pelitköy, Burhaniye (Pelitköy House for Sale and Land Prices?)
8:16
Octopus vs Underwater Maze
17:13
Mark Rober
Рет қаралды 73 МЛН
How 3 Phase Power works: why 3 phases?
14:41
The Engineering Mindset
Рет қаралды 969 М.
The Most Underrated Ancient Projectile
14:49
Archaic Arms
Рет қаралды 675 М.
Melike, at üzerinde ok atmayı öğretiyor
4:24
Demirören Haber Ajansı
Рет қаралды 23 М.