Рет қаралды 63
Selçuklu Dönemi'nin yaşam biçimi, müzikleri, Bektaşi nefesleri, tasavvuf müziği ve gelenekleri üzerine 18 aylık derinlemesine literatür taraması ve veri analizi çalışmaları sonucunda oluşan bu kantat, 'Giriş, Arayış, Uyanış ve Yüceliş' olmak üzere dört bölümden meydana gelmiştir. Eserde, dört solist düet, dörtlü ve aryaları ile; Bektaşi, Taptuk Emre, Yunus Emre ve döneme reçitatifleriyle şahitlik eden bir anlatıcıyı; Dört sesli koro ise Selçuklu Halkı’nın vicdanını temsil eder.Yunus Emre'nin sembolize edildiği sesin Kontrtenor olarak tasarlanması, şahsın bedensel varlığının ötesinde, evrensel bir düşünceyi ve felsefeyi temsil ettiğinin bir göstergesidir. Bu özelliği ile YUNUS EMRE KANTATI, Türk kontrtenor repertuvarında önemli bir eser olarak konumlanmaktadır.
Besteci tarafından yerel enstrümanlar ile klasik batı müziği enstrümanlarının bir arada kullanılmasının müzikte sonorite açısından dengesizlik oluşturup duyuşta dualite yaratabileceği düşünüldüğünden, YUNUS EMRE KANTATI’nda klasik batı sazları farklı bir anlayışla ele alınarak yeni bir arayışa gidilmiş, kopuz, bağlama, zurna, kös, nakkare gibi Selçuklu yerel enstrümanların tınıları klasik batı enstrümanlarında yakalanmaya çalışılmıştır.
Notasyonunda tonalite ve ritmik ögeler, usul ve makam biçiminde ele alınarak Türk Müziği unsurlarına geniş yer verilmeye çalışılmış olan eser, Moğollar ile Anadolu Selçuklularının savaşını temsil eden bir müzikle başlar ve aynı form ile finale ulaşır. Bu müzik eski Türk Geleneğinde günde beş vakit vurulan, savaşlarda çalınan kösün (Gran Casa) sıkça kullanıldığı Mehter Müziğinin atası olarak nitelendirebileceğimiz “Nevbet” olarak adlandırılan türde bestelenmiş “Hücum Marşı”nın çeşitlendirmelerinden oluşmaktadır. Yunus Emre ve döneminin kronolojik olarak işlenmeye çalışıldığı eserde korku ve sevgi temaları zikir niteliğinde bir leitmotiv olarak ele alınmış, eserin dili, Yunus Emre Türkçesinin anlaşılırlığını yansıtacak şekilde Prof. Murat Tuncay tarafından didaktik bir yaklaşımla tasarlanmıştır.
Orhan Öner Özcan