Рет қаралды 1,419
HASRET
"Meşhur hikayedir;
Bülbül sabaha dek
beklermiş gülün başında.
ötermiş hasretle en güzel nağmeleri,
yüreğinden kan damıtarak.
"Ey gonca aç ki yüzünü göreyim"
diye seslenirmiş sevgiliye.
Gül sabaha dek dinlermiş
Bülbülün hasret kokan nağmelerini,
Kavuşmak özlemiyle yanar,
Hasretini kan kırmızıya boyarmış.
Ve nihayet gün ağırırken,
tam da kavuşmak vakti,
Tahammülü kalmaz,
Umudu bitermiş bülbülün,
Alır başını gidermiş.
Bülbül tam da giderken açarmış gonca,
yanakları al al vuslat kırmızısı.
Her gece ama her gece
yeni baştan yaşanırmış bu öykü.
Âşkı bilenler bilirlermiş ki:
Kavuşsaydı âşıklar,
Bülbül gülün gül bülbülün olsaydı eğer,
Ne gül kokardı böylesine güzel,
Ne de bülbülün sesi
sineleri böylesine yakardı...
.
Evet,
Ayrılmak istemez hiç kimse sevdiğinden,
Hatta bir veda faslında
seslenir sevgiliye arkasından
"kal biraz daha" diyerek.
Ama ne bülbül bekler biraz daha,
Ne gül biraz daha erken açar yüzünü.
Hasrettir aşkı doğuran,
büyüten belki de.
Ayrılıktır aşk çiçeğinin can suyu.
Ve hasret uzağındayken
hayaliyle yanmak değildir Sevgilinin ;
HASRET
Sevgili yanıbaşındayken
Hasret çekmektir SevgiLiye...
Serdar Tuncer