Hikâye bana aittir ve hayal ürünüdür. İzinsiz almayın lütfen. Keyifli okumalar.. -------------- Hava kararmak üzereydi. Koca ormanda nereye gittiğimi bilmeden ilerlemeye çalışıyordum. Çıplak ayaklarımdaki yaralar yürümemi zorlaştırırken karnımdan akan kan üzerine bastırdığım parmaklarımın arasından süzülüp gidiyordu. Bulanıklaşan zihnim ve kararmaya başlayan gözlerimi umursamadan çabalamaya devam ediyordum. Kısa süre sonra daha fazla dayanamadığım için bir ağacın dibine sırtımı yaslayıp oturduktan sonra derin derin nefes almaya çalışıyordum. Aldığım her nefes karnımdaki yaranın acısını keskinleştirse de hayatta kalmalıydım. Böyle ölemezdim. Pes etmem için beni ikna etmeye çalışan vücuduma meydan okurken gelen ayak sesleriyle tüm bedenime müthiş bir adrenalin salgılanmıştı. Günlerdir gelinim diyerek giydirdiği beyaz elbiseyle beni tutsak tutan manyak herife yeniden yakalanmak üzereydim. Oturduğum yerden var olan gücümle doğrulup ilerlemeye başladım. Başımın dönmesi ve kararan gözlerime rağmen koşmaya çalışıyordum. Ayak sesleri yaklaştıkça gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum. Biraz ilerledikten sonra gelen bağırışma sesleriyle içimi bir ümit kaplamıştı. Sanırım yakında birileri vardı. Kalan son gücümle sesin geldiği tarafa doğru yürümeye çalışırken bayılmak üzere olduğumu fark edebiliyordum. Uzaktan görüş açıma giren insanlarla dudaklarıma küçük bir tebessüm yerleşse de hâlâ acılar içinde ağlıyordum. Arkamdan gelen ayak sesleri artık kulaklarımda yankılanmaya başlamıştı. Beni bulmak üzereydi biliyordum. Görüş alanıma giren insanlara yaklaştıkça bir şeylerin ters gittiğinin farkında olsam da zaten ölüyordum öyle değil mi? Yaklaşmaya ve kendimi fark ettirmeye çalışıyordum. Ama vücudum bana ihanet ediyordu. Çığlık atmak, burdayım demek istiyordum. Bu nasıl bir acizlikti böyle. Birkaç adım daha atarak yere yığılmıştım. Hâlâ sayıklıyordum: Sun- B-burdayım. Y-yardım edin lütfen. L-lütfen. Son anımda bile beni fark etmiş olmalarını umarak bedenimi saran endişeyle acı içinde gözlerimi karanlığa yummuştum. Ama belki de ölsem her şey daha kolay olurdu. ------------------------ Gözlerimi yavaş yavaş açmaya başlamıştım. Etrafıma göz gezdirip kendime gelmeye çalıştım. Neler olduğunu hatırlayarak hâlâ acı içinde olan vücudumu umursamadan gülümsemeye başladım. Başarmıştım. Evet kurtulmuştum. Burası o manyak herifin evi değildi. Ama yine de güvende sayılmazdım. Her ne kadar kurtulma ümidiyle kendimi fark ettirmeye çalışsam da ormanın ortasında bir grup adamın birini ölümle tehdit ettiğine şahit olmuştum. Bunları düşünürken karnıma ve ayaklarıma yapılan pansumana bakarak kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Yaralarımı sardıklarına göre çok da kötü olamazlar değil mi? Kıpırdamaya çalışsam da vücudumdaki yoğun acı buna müsaade etmiyordu. Açılan kapıyla hafif irkilmiştim. İçeri giren yaşlı bir adamdı. Elindekilere bakılırsa pansumanı yapan doktor o olmalıydı. Yanıma yaklaşıp: Dr- Merhaba. Pansumanınızı yenilemek için gelmiştim. Uyandığınızı gördüğüme çok sevindim. Hemen Bay Jungkook'a haber verelim. İki gündür uyanmanızı bekliyor. Yeni uyanmış olduğum için söylediklerini anlamakta zorlanıyordum. İki gündür uyuyor muydum yani? Hem Jungkook da kimdi? Doktor kısa bir konuşmanın ardından yanıma gelmiş ve beni süzmüştü. Dr- Uyandığınıza göre karnınızdaki pansumanı tek başıma değiştiremem, diyip ayaklarıma yönelmişti. Ne demek istiyordu? Ayaklarımdaki sargıyı açıp yaraları tekrar temizliyordu. Verdiği acıyla küçük inlemeler bırakıp sabretmeye çalışıyordum. Bittikten sonra yeniden sarmaya başlamıştı. O sırada kapı açıldı. İçeri son derece yakışıklı, uzun boylu ve yapılı bir adam girmişti. Doktor hemen ayağa kalkıp önünde eğildi. Dr- Hoş geldiniz Bay Jungkook. Ben de şimdi bitirdim ayaklarındaki pansumanı. Karnı için yardımınız gerekiyor. Doktor konuşurken o sadece çatık kaşlarıyla gözlerini bana dikmiş ve onaylamak için kafa sallamıştı. Daha sonra doktor dönüp karnıma doğru eğilmiş bandajı açmaya başlamıştı. Açınca Jungkook'a dönmüş: Dr- Başlıyoruz, demişti. Tepki vermeden sadece olanları izliyordum. Jungkook yanıma gelmiş ve oturmuştu. Ellerimi tutunca şaşkınlıkla suratına baktım. Çatık kaşlarını hiç bozmadan bana bakmış sonrasında ise gözlerini karnıma çevirmişti. Aniden karnımda hissettiğim tarifsiz acı ile derince inleyip gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Jungkook ellerimi sımsıkı tutmuş engel olmama izin vermiyordu. Bütün vücudum kasılmış adeta nefes almayı unutmuştum. Doktor pansumana devam ederken derin inlemelerim hâlâ odayı dolduruyordu. Acıdan gözlerim dolmuştu. Doktor pamuğu uzaklaştırıp gazlı bezi hazırlarken Jungkook karnıma doğru eğilip hafifçe üflemişti. Yaptığı hareket ürpermeme sebep olurken gözyaşlarımı daha fazla tutamamıştım. Doktor yaranın üstünü kapatınca Jungkook da ellerimi bıraktı. Derin derin nefes almaya başlamıştım. Yüzüne baktığımda çatık kaşları sonunda düzelmiş acıyarak bana bakıyordu. ------------------------ Odada uzanmış tavanı izliyordum. Pansumanın üzerinden zaman geçmişti ve yaralarım artık daha az sızlıyordu. Acıdan o kadar yorulmuştum ki hem hâlsiz düşmüş hem de yeniden acısı artar diye korkudan hareket bile etmiyordum. Bu yaralarla nasıl o kadar süre ayakta kaldım, yürüdüm diye kendime şaşırıyordum. Sahi ne olmuştu sonra? -----------------------
@Jungkookstoryy3 ай бұрын
Jungkook ona bir türlü borcunu ödemeyen adamı sonunda yakalamıştı. Ormana götürüp cezasını verecekti. Sonuçta ona çok şans vermişti ama adam buna rağmen ondan kaçma cüretini göstermişti. Jungkook bundan nefret ederdi. Ormanın ortasında arabadan sürükleyerek çıkardığı adama savurduğu tahditlerden sonra tetiği çekip adamı vurmuştu. Uzatmaya gerek yoktu. Bu sırada korumalardan biri ona seslenmişti: K1- Bay Jungkook. Jungkook korumaya doğru döndüğünde yüzü şaşkınlıkla gerildi. Çünkü koruma kollarında uzun saçlı, beyazlar içerisinde, yaralı ve baygın bir kadınla yanına gelmişti. Kadını kısa süre süzdükten sonra sorar gözlerle korumaya bakmıştı: K1- Efendim ilerde baygın hâlde buldum. Jungkook kadına yaklaşıp yüzüne dikkatlice bakınca göz yaşlarını fark etmişti. Ağlamıştı ve yüzü hâlâ ıslaktı. Demek ki ne olduysa yeni olmuştu. Böyle düşünürken uzaktan onlara doğru koşarak gelen adamı fark etti. Tüm korumalar silahlarını hızla onlara yaklaşan adama doğrultup uzak durması için onu uyardılar. Ama adam dinlemiyordu. Adam- O benim gelinim. Gelinimi bana verin, diye bağırıyordu. Jk- Bir adım daha atarsan seni parçalarına ayırırım. Adam duyduğu cümleyle duraksamış ve tekrar etmişti. Adam- O benim gelinim. Gelinimi bana verin. Jungkook adamın tavırlarında bir tuhaflık olduğunu fark etmişti. Kadının ayağındaki yaralara bakılırsa ondan kaçıyor olmalıydı. Adama cevap vermeden korumaya dönüp kadını kucaklamıştı ve adamı kastederek: Jk- Onu da alın. Eve dönüyoruz, demişti. Jungkook arabasına bindikten sonra korumalar da adamı yaka paça başka bir arabaya bindirip eve doğru yola çıktılar. ------------------------ Eve getirilen kadın tedavisi yapıldıktan sonra bir odaya alınmıştı. Jungkook sürekli kontrol ediyor ve uyanmasını bekliyordu. Böyle güzel bir kadının bu hâle nasıl geldiğini merak ediyordu. Çalışma odasında oturmuş içkisini yudumlarken telefonu çalmaya başladı. Arayanın doktor olduğunu görünce heyecanla açtı. Uyandığını duyunca hızla odaya çıktı. İçeri girdiğinde kadının sonunda uyandığını görünce içten içe sevindi. Ama suratından bedeninin acılar içinde olduğunu anlamak zor değildi. Ona neler olduğunu duymak için sabırsızlanıyordu. Böylece buraya getirdiği adama ne yapacağına da karar vermiş olacaktı. ----------------------- Pansumandan sonra kadının odasına bir hizmetli göndermiş ve karnının doyurulup ilaçlarının alınması için yardım etmesini emretmişti. Aradan geçen kısa sürenin ardından Jungkook artık neler olduğunu öğrenmek istiyordu. Kadının odasına çıkıp kapıyı çaldı ve yavaşça odaya girdi. Kadın gelenin yine Jungkook olduğunu görünce aniden doğrulmak istedi. Vücuduna yayılan sızıyla vazgeçip kendini yatağa bıraktı ve derin bir nefes aldı. Jk- Sakin ol. Kalkmana gerek yok. Sadece konuşmak istiyorum, dedi. Sun- Ne hakkında?, diye sordu. Jungkook odaya ilerleyip yatağa yakın bulunan koltuğa oturdu. Ve sormaya başladı: Jk- Ormanda tek başına ne işin vardı?, diye sordu. Kadın kendine yöneltilen soruya çok beklemeden cevap verdi. Sun- Birkaç gün önce işten eve dönerken kaçırıldım. Uyandığımda bilmediğim bir evdeydim. Adamın biri bana gelinim diyip duruyordu. Karşı çıktığımda ise şiddet uyguluyordu. Sonunda kaçmayı başardım ama ormanda kayboldum. Jk- Peki karnındaki bıçak yarası? Sun- Ondan kaçmaya çalışırken yaptı. Jk- Seni kaçıran adam yaptı yani. Sun- Evet, dedi kafa sallayarak. Sonra birden aklına geldi. Sun- Sahi, o gece peşimdeydi. Onu gördünüz mü? Jk- Evet, şu an aşağıda. Ona yapacağımı düşünüyordum, dedi. Sun duyduğu şeyle şok olmuştu. Korku ve endişe yeniden onu ele geçirmeye başlamıştı. Gözleri dolunca Jungkook fark etti: Jk- Merak etme. Hiçbir şey yapamaz, dedi. Sun ona bakıp sessizce burnunu çekti. Evet, ağlıyordu. Çünkü çok korkuyordu. Sürekli dayak yemiş, kaçmayı başardığında ise ağır yaralanmıştı. Onun yüzünden ölmek üzereydi. Bu sırada Jungkook telefonu eline aldı ve bir arama yaptı: Jk- Bodrumdakinin işini bitirin, demiş ve telefonu kapatmıştı. Sun şok içerisinde Jungkook'a bakıyordu. Manyak heriften kurtulmak istiyordu ama birinin onun yüzünden öleceğini düşünmek kötü hisseettiriyordu. Jungkook fark etmiş olacak ki kadına doğru yaklaştı: Jk- Senin yüzünden öleceğini düşünmek kötü mü hissettirdi? Sun göz yaşları hâlâ akarken sessizce kafa salladı. Bunun üzerine Jungkook aniden karnındaki yaraya bastırdı. Beklemediği bu durum üzerine Sun çığlık atmıştı ve derin derin nefes almaya başlamıştı. Acıdan tüm vücudu kasılıyordu. Gözyaşları deli gibi akıp gözlerinin görmesini bile engelliyordu. Jungkook kadının üzerine doğru iyice eğilip: Jk- Seni bu hâle getiren birine acımamalısın. Ölebilirdin, dedi. Sun hâlâ ağlıyor, acısının bir an önce dinmesini diliyordu. Jungkook bu durumu umursamadan odadan çıkmıştı. ----------------------- 💜 Beğendiyseniz belirtmeyi unutmayın lütfen.
@yumosna3 ай бұрын
jeon iyi geldi geldi neden sonda kızın yarasına bastırdı ve umursamadı aga
@Jungkookstoryy3 ай бұрын
@@yumosna çünkü Jeon ona borcunu ödemeyen adamı bile acımadan öldüren biri. Kadının kendine ruhsal ve fiziksel anlamda zarar veren birine acıması onu sinirlendiriyor. Yarasına bastırıp acısını hissetmesini sağlaması, o adamın sana yaptıklarını unuttun mu uyarısı aslında.
@yumosna3 ай бұрын
@@Jungkookstoryy HEEE TAMAMMM
@yumosna3 ай бұрын
@@Jungkookstoryy Yeni bölüm ne zamaan
@ozgeinan48183 ай бұрын
Devamın gelsin lütfen çok güzel olmuş eline koluna sağlık kuzum benim
@Jungkookstoryy3 ай бұрын
@@ozgeinan4818 teşekkür ederim 💕 devamı bugün gelecek