Türkiye’nin avantajları diye bahsedilen konular paradoksal şekilde Türkiye’nin yaşanılabilir bir yer olmasına engel olan konular, mesela rant ekonomisi, kuralsızlık vs.
@salvacybersec7 ай бұрын
Orta-üstü zengin sınıf için bunlar avantaj. Olan ortasınıf eğitiminde, entelektüel gelişiminde ilerlemiş ama network ve sermayesi olmayan gençlere oluyor, intiharı düşünüyorlar veya intihar ediyorlar.
@EdirneleeBurak7 ай бұрын
+1
@furkanuner89897 ай бұрын
Ömer de özellikle her seferinde normatif olmayan bir pencereden söylediklerini vurguluyor. Doğruya doğru, günün sonunda birçokları için tercih sebebi olacak argümanlar bunlar. Paradoksal.
@mustafaozturk42712 ай бұрын
Almanya Bonn Üniversitesinde Master yaptım. Almanca ve İngilizce konuşabiliyorum. Gittiğim ilk yıl her sabah 'kendini kayınpederine sevdirmeye/beğendirmeye çalışan damat' gerginliği hissi ile uyandım. Alman toplumunun şiddetli ve çok gizli bir önyargısı var Türklere karşı. Almanya'da aldığım tüm eğitim ve zorlu deneyimlerden ötürü müteşekkirim fakat oradaki önyargıyı bitirecek gücümün olmadığını kabul ettiğim an Almanya'yı terk ettim. Toplumda entelektüel çabalarımızın kesinlikle karşılığı yok ve bunun beyhude bir umut hissi olduğunu toplum alttan alta size veriyor. Alman toplumu sizi doktora bile yapsanız laboratuvarda çalışacak ucuz tekniker işçi gücü olarak görüyor. Hayalleriniz, entelektüel kaygılarınız varsa ve göç etmeyi sadece ekonomik refaha ulaşmak için yapmıyorsanız sıkıntı çekmeniz kaçınılmaz. Tabi ki bunlar benim deneyimim, oraya gidip tutunan veya mutlu olabilen bir çok kişi olabilir.
@KutluMizrak3 күн бұрын
Almanyaya gitmeyin kardesim. Kuzey Amerikaya geldim ben... Iyi yani. Cok calisiyoruz ama oyle onum monum kesilmedi.
@tunapoyrazjr4 ай бұрын
Bu videoyu, konu her ikimizin de ilgisini çektiğinden, eşimle izledik. 40 yaşından sonra yurtdışına (Hamburg/Almanya) taşındığımız için kendi Türkiye ve yurtdışı tecrübelerimiz kimi başlıklarda farklı da olsa, tespitlerinizin çoğuna katıldık. Bizim ve bizim gibi, gençlik ve yetişkinlik yıllarının çoğunu vatanında geçirmiş; bireysel, ekonomik ve sosyal gelişimini tamamlamamışsa dahi sınırları artık ufukta belirmiş kimseler için "gitmek" eylemi tabii çok daha zor. Ancak işte burada da kadim ve evrensel bir motivasyon itici güç oluyor; çocuklarımızın istikbali. Akranımız olan pek çok arkadaşımız, çocukları olduktan birkaç sene sonra, tıpkı bizim gibi Almanya'ya yahut Hollanda'ya taşındılar. Tek tük başka Avrupa ülkelerine veya Amerika'ya giden de oldu. Dubai, Katar grubunu saymıyorum. Onların birkaç sene içinde bol birikimle dönmek gibi, bize göre daha kesin ve kısa bir geri dönüş hedef ve vadeleri var. Yaklaşık iki sene önce Hamburg'a taşındığımızdan beri, bizim yaşlarımızda çok sayıda Türk aile ile tanıştık, arkadaş olduk. Benzer hikayeleri paylaşan, aynı kültürden insanlar gurbette duygudaşlık hissediyor ve süratle yakınlaşıyor tabii. Hemen hepimiz geride iyi gelirleri, (muhtemelen güvenlikli sitelerde) büyük evleri, kimimiz yatılı bakıcıları, muhtemelen en az iki arabayı, eve haftada bir gelen temizlikçileri, kısaca basbayağı ekonomik refahı geride bırakıp geliyoruz. Gerçi bu ekonomik refah, öyle Ömer'in bahsettiği gibi, illa sosyal kolaylıkları da getirmiyor beraberinde. Restoranda krallar gibi ağırlanma pek kolay ve kesin bir şey değil mesela Türkiye'de. Aksine bence Avrupa'da, kamusal alanda kurulan anlık veya uzun erimli ilişkilerin sonuçları çok daha belirli. İyi bir restorana gider, bahşişini de eksik etmezsen on numara bir tecrübe yaşar, kendini iyi hissederek evine dönersin. Alışverişin daha tanımlıdır. Türkiye'de ise hürmetin bir garantisi olmadığı gibi büyük ihtimalle kazık yemişlik hissi oturur midene. Herhangi bir ortamda herhangi bir Alman ile kuracağın temasın akışı üç aşağı beş yukarı öngörülebilir. Sen "Moin! Moin!" diyorsun, o da sana "moin!" diyor ve hayat devam ediyor. Bu sosyal hayatı bence hayli kolaylaştıran bir durum. Sınırlar çok daha kalın ve senaryolar daha sıradan. Öte yandan Türkiye'de, Ömer'in bu defa isabetle verdiği örnekteki gibi, trafikte birisi seni g*tünden vurabilir. Bu belki mikroskobik bir ihtimal ama trafikte olası bir tartışma arifesinde herkesin aklına gelir. Gündelik hayatın fazla maceralı, çoğunlukla tatsız sürprizlerle dolu olması sahiden yorucu bir durum ve bir yaştan sonra da insanın bunu sürdürme azmi azalıyor. Almanya'daki gündelik yaşamın öngörülebilirliği, insanın enerjisini daha verimli kanallara akıtmasına imkan sağlıyor. Ne var ki bu defa da başka mücadeleler içine giriyorsun. Her şeyden önce, kendi çevrende; okuduğun okullardan iş hayatındaki ilerlemene, entelektüel birikimden -ne bileyim- mizah kabiliyetine kadar, çoğu beceri ve birikimlerini, kültürel sermayen ile sağladığın sosyal seviyeni ve prestijini vatanında bırakıyorsun. Dolayısıyla kendini yeniden kurman, yeni bir sen inşa etmen lazım. Bunlar en nihayetinde "katlanılabilir" değişimler yahut "downgrade"ler. Peki bu tavizlerin karşılığında ne alıyoruz? Daha düzenli bir şehir hayatı, daha az iş stresi, toplu taşıma ağı ile tanışma :) vs. gibi şeyler mi sadece? Bizim durumumuzdakiler için hepsinden önemlisi, çocuğumuzun daha iyi bir eğitim alacağı, sokakta oynayarak, Türkiye ile kıyasla daha insani, rekabetçiliğin makul seviyede yaşanacağı bir ortamda büyüyebileceği ve bizlerden daha mutlu bir yetişkin olabileceği "umudunu" taşımak. Bizim yaşımızda ve durumumuzda buraya gelen Türklerin tam entegrasyon, Almanlar ile kaynaşma gibi uçuk diyebileceğimiz beklentileri yok genelde. Videoda Yaşar'ın da dediği gibi sen her şeyden önce Türksün. Belirli bir Türk imajı var ve sen de bu imajı oluşturan gösterenlerden azade değilsin. Ha benim için, Alman'ın gözünde nasıl göründüğüm bir dert mi? Hiç değil. Aksine, mesela dini bir inancım olmamasına karşın, konusu açıldığında "Müslümanım" dediğim de oldu. Burada bize en yakın olan, bizim gibi sonradan gelenlerin afaki bir kültür kavgası içinde olduğu ve bitimsiz bir çabayla kendisini yabancının gözünde ayrıştırmaya çalıştığı good old gurbetçilerdir. Senin ne Weichnachtstag'ın, ne Oster'in var. Weichnachsmarkt'ta Glühwein içtin, Oster'da tavşan çikolata yedin diye Alman olmuyorsun, istesen de olamıyorsun. Bu belki çok vulgar bir ifade fakat bazı meseleleri de çok ince tartışmak, o meselenin özünü ıskalamamıza yol açabiliyor. Tanıdığım hemen herkes zaten İngilizce çalışıyor ve gündelik yaşamını da temas ettiği Almanlar ile İngilizce konuşarak sürdürüyor (doktorlar tabii mecburen Almanca konusuna daha çok asılıyorlar). Arkadaşlarımız Türk. Hatta tanıdığım Türk aileler içerisinde bir (1) Alman çift ile arkadaşlık eden sadece biz varız. Evde zaten Türkçe konuşuluyor. Benim Almancam şu an B2 ama çevremdeki insanların akıcı Almanca konuşmak gibi bir hevesi yok. Daha doğrusu, çok daha öncelikli mücadeleleri var. Mesela Almanya'ya geldikten sonra Türk ehliyeti sadece 6 ay geçerli. Ondan sonra tekrar bir ehliyet sürecinden geçmek gerekiyor -ki bu yaştan sonra böyle temel şeylerde dahi test ediliyor olmak insanın canını bir hayli sıkıyor. Alman devleti ile muhatap olmanın güçlüğünü de buraya taşınan herkes bilir. E-devlet'in gözünü seveyim. Ayrıca Almancayı akıcı konuşmanın getirisi de bu çabaya değmiyor olabilir. Nihayetinde bir dili hakkıyla öğrenmek; temiz bir aksanla konuşabilmek, o dilde şaka yapabilmek, deyimleri sıralamak, yeri geldiğinde lafı gediğine haşşırrtt diye oturtabilmek, bu A1-C2 skalasının ötesinde; ancak o dilin ait olduğu kültürün içine doğmakla, hamurunun o kültürle yoğrulması ile mümkün. Öğrenciler, buraya bekar gelen genç beyaz yakalılar bizden farklı tecrübeler yaşıyorlar muhakkak. Geride bıraktıkları bize göre daha az ve önlerinde daha fazla bireysel ihtimaller var. Adaptasyonları muhtemelen daha yüksek. Ancak öte yandan, biz de bir aile olmanın sağladığı konfora sahibiz. Bir yandan Almanya'daki toplumsal yaşamla daha az temas ediyor fakat öte yandan da mesela "Hafta sonumuzu nasıl ve kiminle geçireceğiz?" gibi dertleri, kaygıları taşımıyoruz. 18-20 yaşında Almanya'ya gelen gencecik bir insan, örneğin 35 yaşında gelene kıyasla daha hafif bir hissi ve kültürel bagaj taşıyor. İki partiye gidip kendisine hızlıca bir çevre edinebilir belki. Tabii bir de onu başka insanlarla ortaklaştıracak bir ilgi alanı varsa, bu onun Almanlarla arkadaş olmasını da sağlar. Benim kuşağım genellikle hobisizdir. Alışkanlıkları çoktur ama hobisi yoktur. Bir yaştan sonra da kendini değiştirmek, dönüştürmek çok güç oluyor. Mesela şahsen, teenager olarak yazları bisiklet üzerinden inmesem de, kırkımdan sonra sokaklarda, arabaların arasında bisiklete binmek aklıma yatmıyor. 20 yaşındaki arkadaşımız daha alçak ve seyrek ruhani bariyerlere sahip olacaktır. Belki bir yabancı ile yuva kuracak, ileride Almanca bir iş ortamında çalışacak, Almanların kendi otomotiv sektörlerini sabote etmelerini saçma bulmayacak, doğum gününde misafirlere chili con carne hazırlayacak, vıcık vıcık Alman dönerine bayılacak ve tescilli Türk düşmanı Cem Özdemir'e benden daha az kurulacaktır. Evet, Alman toplumunun merkezine doğru seyri benden şüphesiz daha başarılı olacak, burada benden daha mutlu olacak fakat son kertede o da hep Türk kalacaktır. Genç göçenler (bekar, öğrenci veya tecrübesi düşük çalışan) ile geç göçenler (evli, çocuklu, kıdemli çalışan vb.) arasındaki temel farklardan biri de belki gelecekte nerede olacakları kaygısıdır. Bizim gibi bu yeni dalga denilen göçmen/gurbetçi (kendi tercih ettikleri daha sükseli ifade ile "expat") grubunda konuştuğum hemen kimsenin 20 yıl sonra da Almanya'da yaşamak gibi bir arzusu yok. Hemen herkesin dilinde aynı nakarat dönüyor. Çocuklar büyüdükten sonra, malum partinin çoktan kaybolduğu ve buna bağlı kimi hoş şartların -yeniden yahut ilk defa- tesis olduğu bir Türkiye'ye dönmek hayalinde herkes. Bunun iki basit sebebi var. İlki, videoda Yaşar'ın sık sık değindiği aidiyet tabii. Memleket, her şeyden önce, anlamak ve anlaşılmak demek. Büyük iletişim sorunlarımıza ve ayrışmalarımıza karşın biz ancak Türkiye'nin anlam dünyasında kendimizi bütün hissedebiliyoruz. Hamburg'u çok seviyor, hakkında pek çok şey okuyor ve fırsat buldukça da keşfetmeyi sürdürüyorum. Fakat altmışımdan sonra şehir yaşamına ilgim muhtemelen epey zayıflamış olacak. Diğer önemli geri dönüş motivasyonu ise, Ömer'in coşkuyla değindiği iklim problemi. Buralar çok soğuk a*k! Yaşlılığımızda, yaz güneşinin ısıttığı kumlara gömmek istiyoruz yorgun bacaklarımızı. Öte yandan genç göçenler, 20 sene sonra henüz halen 40larında ve yetişkinliklerini Almanya'da yaşamış olacaklar. Dolayısı ile onların yaşlılık hayalleri/hedefleri de bizden farklı olacak muhtemelen. Bu çok beğendiğimiz videonuzdan ilhamla ve sağladığınız kıyaslama imkanından hareketle, ben de kendi gözlem ve fikirlerimi yazıya dökmüş, paylaşmış oldum. Buralara gelmek isteyenlere şimdiden herzlich willkommen, dönecek olanlara ise auf wiedersehen. Rabbim herkesin gönlüne göre versin
@tunapoyrazjr4 ай бұрын
Hamiş; 49W'yu Vole KZbin kanalında Ali Ece'den duydum. Futbol kanalından gelen ilk takipçiniz olabilirim.
@siennafalls3 ай бұрын
süper bir yazı yazmışsınız. elinize sağlık. kafamda var olan boşluklara güzel de bir cevap oldu. genç biri olarak faydalandım :)
@tunapoyrazjr3 ай бұрын
@@siennafalls cok tesekkur ederim nazik yorumunuz icin. Nerede yasarsaniz yasayin, her seyin gonlunuzce olmasini dilerim.
Abi ben senin hikayeni charmquell de göreceğiz gibi hissediyorum. Flu tv ye de buraya da sürekli para gönderiyorsun. Ben bunu niye yapıyorsun hiç anlamıyorum.
@ddnnzz.17 ай бұрын
Dış mihrak dediğin foncu dediğin Buhara başkan gibi olur 😀
@RamazanGurpnar-rt1bt7 ай бұрын
Fincu
@Busratkn7 ай бұрын
@@muratcaglayan9242destek oluyor ve ikisi de birbirinden kaliteli kanallar normal değil mi
@Sahipkıran17 ай бұрын
@@muratcaglayan9242 popüler bilim kanallarını fonlamak ülkede kültürün gelişmesine yardımcı oluyor ama tabii bu abi biraz fazla güvenmiş gibi
@elifsavas31176 ай бұрын
Operaciyim. Tiyatrocuyum. Yonetmenim. Amerika'dayim. Otuzbir sene oldu. Turkiye'de sahneye konulmasi mumkun olmayan produksiyonlarda oynadim, yonettim. "Uyum saglamis, basarili biri" sayilabilirim. Ancak ve lakin her sene yazin gelip uzun uzun kaliyorum ve donecegim gunu iple cekiyorum. Insanlari, anadilimde konusmayi, bize has absurtlukleri, topragi, Istanbul'u sevgiliye hasret cekmek derecesinde ozluyorum. Bir iki sene daha sabir, sonra temelli donecegim. Bu isler cok karisik isler. Sanirim eger insanin icinde varsa, yaaa keske gitmeyi deneseydim dememek icin denemek lazim. Ama yav denedik iste, iyi guzel ama ben donuyorum diyebilmek de ozgurluktur.
@tochen141429 күн бұрын
Evet, ben de 7 sene yurt dışında eğitim görüp, dünyadaki "en iyi" üniversitelerden birinde okuduktan sonra geri dönüyorum. Ama yurt dışına çıkmasaydım şu anda olduğum insan da olamazdım... Bu kültürün üstünlük veya düşüklük olması değil, ama başka bir kültüre uyum sağlayıp o kültürün gözünden kendi kültürünü görmeyi öğrenmek, ve sonunda o perspektiften "Türkiye'nin insanlık tarihinde yeri nedir, biz dünyaya ne katabiliriz?" sorusuna cevap arama yoluna koyulmak olması aslında... en azından benim gözümde. Bu refkelsif "Bak adamlar yapmış" gibi sözlerden kurtulmak, "onlar ve bizler" farkından biraz arınmak, ve hep "biz biz biz" diyen bu mentalitenin ötesine geçmek için belki de bir yurt dışı lazım. Onun ötesinde sadece ekonomik refah yetmiyor maalesef, insanın hayatına kendinden büyük, biraz da sentimental bir ton, tema da lazım. Benim alanım edebiyat ve sanat, finansal bağımsızlığımı sağladım, umarım ülkemde başarılı olacağım.
@Rhodope_Kdzh23 күн бұрын
30 sene içinde çevreniz tamamen oradaki insanlar yoğunluklu olmalı, öyle değilse buradaki sevdikleriniz (aileniz ya da arkadaşlarınız) çok şeyi kaçırmış olmalısınız. Bende AB vatandaşıyım ama sevdiklerim daha ağır bastı ve Türkiye'de yaşıyorum. Ailemle birşeyler paylaşmak hep daha önemli oldu.
@KutluMizrak3 күн бұрын
Teyzem kusura bakma da... Ben daha 6 senedir Kuzey Amerikadayim ( ABD ve Kanada), bir kere bile donmedim daha, cevre edindim, can ciger arkadaslarim var, ayrica catir catir Turkce konusuyorum arkadaslarimla ailemle haftada nerdeyse 4-5 kere, whatsapp sagolsun. Sorun sizde. Direkt ve kesin olarak sizde.
@emre-simplify7 ай бұрын
Deprem konusunu unutmamak gerek. 6 Şubat depremini evinde yaşamış bu yüzden aylarca evine girememiş biri olarak üniversitem İstanbul’da ve her gidişimde acaba ne olur diye düşünüp geceleri yatarken telefonumu şarj ederek yatıyorum. Biliyorum ki İstanbul’da bu deprem olduğunda her şey altüst olacak şehirden nasıl çıkıcam bilmiyorum bile. Deprem kesinlikle unutulmaması gereken bir faktör. Sırf bu nedenden Almanya da gece uykumda büyük bir depreme yakalanmadan uyuyabileceğimi düşünmek bile bana gitme motivasyonunu veriyor.
@ada-ada--25 күн бұрын
KESINLIKLE. Oncelikle cok gecmis olsun. Bu gece yasadigim ilcede ufak bir deprem oldu mesela ben egede yasiyorum ve yasadigim ilcede sik sik deprem oluyor. Gece deprem olduktan sonra gelen o anksiyete ile uyuyamadim cunku biliyorum ki eger bu artciysa ve daha buyuk deprem olursa ev dayanmaz. 20 yasindayim guvende hissetmiyorum gece eve yururken yada gece olan ufak bi depremden sonra bile guvende hissetmiyorum. Bu tehlikede oldugumuzu hissetme hayatin her alanina yayilmis yani trafikte, sokakta, evde hicbir yerde guvende hissetmiyorum. Asil uzucu olansa bu en buyuk problemimiz bile degil. Bende almanyaya gitmeye calisiyorum umarim ikimizde basaririz.
@iremklc56127 ай бұрын
Ömer'in entresan bir şey duyduğunda kameraya kitlenişi müthiş, yaşadığı şoku parelel akış ile seyirciye aktarıyor 🙃
@kutayyalcner86517 ай бұрын
fleabag havası hissediyorum :d
@onatgorgulu73057 ай бұрын
Yıllar sonra yapacağım Ömer Gemalmaz - Kemalizm editi için baya bir malzeme çıktı bu videoda. “Olum seni bu Cumhuriyet okuttu” , “senin bu ülkeye borcun var” kısımları özellikle gözümü yaşarttı.
@kutlutoren46217 ай бұрын
Ben 2 sene ECE Paris’te master yaptım. Belki Covid sürecinin de negatif etkisi olmuştur ama geri dönme kararı aldım daha master bitmeden. Stajımı bile burada bir fransız firmasında yaptım. . Herkesin gitmesini ve denemesini desteklerim. Ben kendi adıma geri döndüğüm için mutluyum. En temel sebebim aileme yakın olmaktı ve bu kararda bana imkan veren de istanbulda 0’dan başlamıyor olmam. Şimdi de diplomamın vereceği çalışma iznine gene başvurup gitsem mi diye düşünüp vaz geçiyorum. Hala kararsızım. Keşke orada iş bulup yılın çoğunu burada geçireceğim bir şey ayarlayabilsem. Bunu kurgulamak için birkaç sene gidip ayarlama yapmaya hevesliyim. Kısmet. Sadece şundan rahatsızım, özellikle hiç yurtdışında yaşamamış insanlar daha çok yapıyor, abi niye döndün, Ben var ya asla dönmezdim diyor. Siz gönlünüzce gidin, isterseniz dönmeyin. Hatta bildiğim kadarıyla gidebileceğiniz yolları da anlatıyorum. Şunu saçma buluyorum. Burada hiçbir şartla yaşanmaz diyorsanız, tüm eforunuz gitmeye yönelik olmalı. Dil öğrenmeye bile uğraşmayan adam bana abi ben hayatta dönmezdim diyor. Bunun karşısında da gidenlerin bazı videosunu görüyorum. Yok ben şanslı değilim de çok uğraştım. Yok burada neler yaptım bir bilseniz. O da doğru değil. Gayet de yaşanıyordu yani problem değil. Hele ki iş bulunca avrupada yaşamak o kadar da zor değil. Niye herkes mağdur veya salak veya über başarılı olmalı. Niye uca gidiyor bu konu. Avrupaya gidilebilir, bazıları daha zor bazıları daha kolay gider. Avrupadan dönülebilir. Bazıları dönünce mutlu olur bazıları gidince. Hiçbir karar universal doğru değil. Umudum ülkemizin daha iyiye gidip, bu git gellerin kolaylaşması ve yurtdışında yaşamanın ilahi bir şey olmaktan çok tercih olmaya dönüşmesi. Görür müyüm bunu şüpheliyim ama ummaktan zarar gelmez.
@emma_emma27297 ай бұрын
ben sağlık emekçisiyim, beyaz yakalı değilim, baştan belirteyim. 3 yıldır paris teyim bir gün bile aman İstanbul'u özledim, aman bizim insanımız böyle iyi duygusallığı gelmedi. doğma büyüme istanbulluyum ama hiç sevmiyorum. toksik ve saygısız insan ilişkilerini de özlemiyorum. burada ve Almanya'da nazik, yolda valizinize yardım eden çok da insan gördüm. duygusuz robot gibi değiller kesinlikle. biz bireyselliği negatif kodluyoruz kafamızda hepsi bu. orta doğulu gibi kurnazlıkla sınıf atlamaya, hiyerarşik güce inanmış, bu kültüre angaje olmuş insan avrupa da ne yapsın ? burada ayrımı sadece emek türü üzerinden değil de kent/kırsal ikileminde düşünmek gerekli. tüm motivasyonu parayı vurup emlak zengini olmak, köyünde apartman dikmek olan insan kısa sürede yan yollara da sapıp zengin olamayınca mutsuz olur. bireysel yaşamayı, boş vaktini doldurmayı, hayattan keyif almayı bilen insan asgari ücret bile alsa burada tutunur. ne istediğinizi biliyorsanız kendi hikayenize odaklanın ve yola çıkın. yerleşmeden önce avrupanın farklı ülkelerini alıcı gözle gezin, ben burada mutlu olur muyum bir tartın.
4 ай бұрын
Söyleyeceklerimi lütfen yanlış anlamayın. Cümlelerinizde inanılmaz bir tutunma arzusu gördüm. Bu bir insana aşık olmak gibi. Önce aşık oluyorsun sonra ona aşık olma sebepleri yaratıyorsun. Örneklediğiniz o "toksik ve saygısız" insanlar benim çevremde yok mesela çünkü ben etrafımda tutmam, kalkıp saygısızlık yapana da gereken cevabı veririm. Ortalama bir Batı Avrupalı hiyerarşik güce çok daha fazla tapar. Bu yüzden tarihin en şanlı diktatörleri o toplumlardan çıktı. Olayın diğer tarafından baktığımızda da Avrupa'da kanun uygulanabilirliğinin bu denli yüksek oluşu yine hiyerarşik güce tapınmak ile alakalı. Güce tapınma olsun, kısa yoldan zengin olma arzusu olsun, kurnazlıkla sınıf atlama arusueu olsun hepsi Avrupa'da daha fazla olmasına rağmen hep Türkiye'de daha fazla zannediyoruz. Bunun basit bir sebebi var, Türkiye'de toplumun bir parçası olarak insanların hareket etme motivasyonunlarını biliyorsunuz ve bunları daha kolay fark edip hissediyorsunuz. Diğer bir sebep ise Türkiye gibi toplumlar daha açık davranırken ortalama bir Batı Avrupalı duygularını ve eylemlerini çok açık etmeyi tercih etmez, iyi bir pokerfacetir. Mesela neden Avrupa'da ortalama kişi başı suç geliri Türkiye'nin çok üstünde? Köşeyi dönme ve sınıf atlama arzusundan kaynaklı olabilir mi? Şu noktalara çok haklısınız, ortalana bir Avrupalı, ortalama bir Türk'ten daha mutlu. Bunun sebebi ise ortalama gelirin (Servetin değil) Türkiye'den daha dengeli dağılması ve refahın daha yüksek olması. Grangé'ın çok güzel bir Avrupalı tabiri vardır. Gündüz saygın, nazik gördüğünüz Fransız, gece Afrikalı çocuğa tecavüz ediyor, koluna Fransa sömürge bayrağını takıp.
@atillaataseven27973 ай бұрын
Tebrik ederim. 😊
@dersçalışıyorum-e3yАй бұрын
Bence de yukarıdaki arkadaş öz nefretinden dolayı aşırı mübalağa yaparak içini dökmüş ama bu dediklerinize yıllarca Avrupa'da yaşamış biri olarak bende katılıyorum.
@zeynep.odabasАй бұрын
Saglik emekçisi nedir? Benim anladigim bu videoda tartisilan kesime denk dusen saglik emekcisi doktorlara denk dusuyor. Doktorlar da kendisine saglik emekcisi demez. O yuzden zaten konu siz ve ait oldugunuz sinif degil.
4 seneyi aşkın süredir Almanya'da yaşıyorum ve gelme amacım bir DENEYİM yaşamak üzerineydi. Çok fazla anlam yüklememiştim, bir bakarım, beğenmezsem dönerim diye düşünmüştüm. Türkiye'de fiyakalı bir okuldan mezun ve beyaz yaka biriydim. Burada da beyaz yaka olarak hayatıma devam ediyorum. Öncelikle genel bakış açım: Hayatta kararlar alırız, öğreniriz ve kendimize daha uygun olan şeyi bulmaya daha çok yaklaşırız. İnsanın nasıl mutlu olacağını bulması tamamen KİŞİSEL bir yol. Yani Almanya, Fransa, Türkiye vs. herkese uygun bir reçete yok. Kimi Türkiye'de bir otobüs şoförünün ona su vermesinden ve muhabbetinden mutlu olur, kimi de Almanya'da kimsenin ona karışmamasından ve bireysellikten mutlu olur. Videoda kendi hikayemden 'evet aynısı bende de oldu' dediğim taraflar daha duygusal taraflar. Yalnızlık, topluma ait hissetmemek, sosyal kodları okuyamamak gibi şeyler yeni bir yere taşınan biri için çok olağan şeyler. Dile kolay ama yaşaması zor tabii ki. İstanbul'dan Anadolu'ya göç etseniz bile belli çapta yaşayabileceğiniz sosyal adaptasyon sorunlarının, hiç mi hiç kültürünü tanımadığınız insanların arasına girdiğinizde ne kadar katlandığını tahmin edebilirsiniz. Bu göç ödenler olarak en ortak hissedilen duygudur diye tahmin ediyorum. Neler iyi peki? Benim ilk aklıma gelen alt başlıklar şu şekilde: İş-hayat dengesi, hobilerini keşfetmek, yaşamın basit ve stressiz akması, bolca izin hakkı, seyahat özgürlüğü, daha güvenli ortam, geleceğin daha belirli olması. Bence Avrupa'ya kimler gelmesin? - Statü-etiket sahibi olmak isteyen tipler: Boğaziçi mezunu - Google'da çalışıyor - BMW'ye biniyor vs. gibi şeyler Türkiye kadar değer verilen şeyler değil çünkü ortalama bir insanın refahı daha yüksek. - Aşırı hırslı ve işkolik tipler: Bunun için doğru yer Avrupa değil bence. Amerika ya da Türkiye daha uygun görünüyor. - Aşırı zengin olmak isteyen tipler: Alım gücünüz iyi olur ama toplumdan sıyrılacak bir gelir düzeyine ulaşmanız zor. Her zaman olasılıklar dahilinde tabi ki ama sanki Türkiye dinamizminde turnayı gözünden vurma ihtimali daha olası gibi. Türkiye'yi çok dalgalı bir hisse gibi düşünürsek, Almanya yıllık belli oranlarda artan sürprizsiz bir hisse gibi düşünebiliriz. Benim buradaki yolculuğum ne kadar sürer açıkçası bilmiyorum. Uzun vadeli hayallerim olsa bile çok plan yapmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Ama burada yaşamanın genel anlamda bana kattığı parayla karşılığı olmayan onlarca şey oldu, bu açıdan verdiğim karardan mutluyum.
@Cem11637 ай бұрын
18 yaşında üniversite sınavına hazırlanan, ilkokulu bile zar zor okumuş bir anne ve babanın oğluyum annem ev hanımı babam oto boyacı. Ekonomik olarak “fakir” bile sayılmıyoruz. Babam sabah 7 akşam 8 durdurak bilmeden çalışıyor ona rağmen ben soframda peynir görünce inanılmaz şaşırıyorum. Kitap almam gerekiyor , kitap fiyatları ortada kitap alırken bile kendimden utanıyorum o kadar para bu durumda kitaba verilir mi diye bile düşünmeye başlamış vaziyetteyim ve bu durum beni mahvediyor. Kendimi bildim bileli bu tür sıkıntılar çekmeyeceğim ve gerçekten de çalıştığımda paşa paşa hakkını alacağım idealize ettiğim bir evren tasarladım ve buna “Avrupa” dedim. Ülkenin ne zor şartlarda bağımsızlık mücadelesi verdiğini biliyorum. Bu vatan öyle kolay kazanılmadı. Atatürk’e de vatanıma da kurban olurum. Orası ayrı konu benim istediğim tek şey insanca yaşamak ve eğer ileride Avrupa’ya gidip düşünü kurduğum şeyi bulamazsam hiç doğmamışım gibi olacak hayatımı böyle bir zemin üzerinde yükseltmek zorunda olduğum için üzgünüm hem de çok ama şöyle bir bakınca fazla bir şey istediğimi sanmıyorum . İçim içime sığmıyor videoyu izlemeden yazdım bir anda böyle parlamalar yaşayabiliyorum…
@arcani96497 ай бұрын
Eğer siyaset bilimi ya da hukuk yerine YBS, iktisat (düzgün üni’de) veya mühendislik okursan Türkiye’de de rahat bir hayat kurabilirsin.
@turkishultranationalist7 ай бұрын
Avrupa'da adamı iyi tokatlarlar kendine gelirsin hatta ölürsün Ne kadar iyi İngilizcen olduğunu bilmiyorum ama bugüne kadar b2 veya üzeri bir İngilizce yapamadıysan boşver hiç gitme. Avrupa'da milliyetçi adamı sevmezler zaten dört ya da beşinci sınıf vatandaş olacaksın bir de adamlara kalkıp ben Türküm falan diyeceksen barındırmazlar Hangi ülkeye gideceğin önemli Kanada ya gidemezsin sorunlarının altından kalkamıyorlar Fransa ve Almanya'da tanıdığın yoksa yaşanılmaz ülkeler gerçekten Kalan seçeneklerin İngiltere Avustralya ve Amerika. Avustralya ve İngiltere'deki amacın para kazanıp dönmek olmalı. En iyisi Amerika'da kalıp yerleşmek. Avrupa'ya birden fazla kere gitmiş biri olarak hiçbir yerde çalıştığının karşılığını alamayacağını sana garanti ederim. Bunun tek istisnası İsviçre olabilir. Yurt dışına gidince hiçbir şey iyiye gitmeyecek hatta kötüye gidecek.
@turplexx2337 ай бұрын
Kardeşim durumun belli, o zaman ağlamak sizlanmak yok. Açıyorsun ogm materyali bitiriyorsun 1 ay kalmış surada. Aç soru çözüm dinle defter sayfasına yaz. Yapabileceğin başka bir şey olmadığından hep aklında kalacak daha iyi oturacak.
@ylmazyildiz69297 ай бұрын
Benzer bir hikayeye sahibim, üçüncü üniversitemi okuyorum şu an. Fizyoterapistim ve hukuk okuyorum şu an. Evet ülkenin durumu başta ekonomik olarak kötü. Dünya genel olarak kötü bir yer maalesef. Başarılı olup olmaman bir çok faktöre bağlı. Çalışmak zorundasın. Bütün zorlukları aşmak zorundasın. Mücadelenin kutsallığı çerçevesinde bakarsan bu zorluklar güzel. Sonu olan bir hayatı da gözünde bu kadar büyütme. Yaşına binaen biraz böyle yazdım. Yanlış anlamanı istemem. Sadece pesimist bakmanı istemem. Saygı ve sevgilerimle.
@zampara2367 ай бұрын
iyi bir yerden mak mh mezunuyum, otomobil de hobim. sanayi ortamını kaldırabilirim dükkanımı açarım bir şekilde, ince işçilik yaparım dersen oto sanayi aslında güzel kazandırıyor pek çok beyaz yakadan. tabi çalışma şartları, sanayi ortamı vs. senin bileceğin iş. ben mekaniğe çok meraklydım, o yüzden de bu bölümü okudum, niş bir mekanik ustası olabilseydim (ki meraklı olduğum için olurdum) muhtemelen daha mutlu bir hayatım olurdu. ailem memur ailesi, derslerim de iyiydi, sadece oku gerisi kolay dendi, hatta üniye kapağı at kolay dendi hep, öyle değilmiş :) meraklı olmama rağmen ortamlarından korktuğu için değil çıraklığa vermek, babamın kendi arabasını yaptırdığı zamanlarda bile gidemezdim sanayiye. şimdi yeterince maddi ortamımı toparlarsam kendime garaj/atolye kurarım hayaliyle takılıyorum :)
@kubrabozan4791Ай бұрын
5 aylık kışın başladığı Berlin'de bu video çok iyi geldi! Teşekkürler!
@EdirneleeBurak7 ай бұрын
Orta dereceli bir devlet üniversitesi diyebileceğim bir üniversitede lisans eğitimimi tamamladım ve yüksek ortalamaya sahip bir öğrenci olarak iki defa Erasmus+ hareketliliğine katılma şansı yakaladım. Bugüne kadar anksiyetesiz en an içerisinde hissettiğim zamanların neredeyse hepsi Avrupa'da idi. Ekonomik olarak dezavantajlı bir aileye sahip, üniversite eğitimi hariç taşrada yaşayan bir genç olarak en mutlu zamanlarımı Avrupa'da yaşadım. Her şeye ulaşım çok kolaydı ve ortadoğu toplumsal baskı mekanizmalarından kurtulmuş olmak çok iyi hissettiriyordu. Sosyal sermaye kısmına katılıyorum ancak eğer çok kültürlü ortamlara adapte olabilme yeteneklerine sahipseniz belirli bir süre sonra o sosyal sermayenizi bir şekilde gittiğiniz ülkede de yaratıyoruz diye düşünüyorum. Şu an neredeyse Avrupa'da her ülkeden arkadaşım var ve yaşadıkları o kolay hayatları görünce Türkiye'de yeni mezun işsiz bir genç olarak her gün kendimi çok daha kötü hissediyorum. Çok tek taraflı " Boğaziçi" bir video olmuş.
@merveylmaz7687 ай бұрын
ODTÜ Ekonomi mezunuyum, şu an Panthéon Sorbonne'daki masterımı bitirmek üzereyim ve dönmek konusundaki tüm motivasyonlarınıza katılıyorum. Fransa'daki ikinci yılım ve hala en güçlü hissettiğim duygu burda istenmediğim ve sevilmediğim.
@ddnnzz.16 ай бұрын
Ben de döneceğim Amerika’dan. Dönerseniz Devrim’de buluşalım hocam:)
@mavisizdenizolurmu25 күн бұрын
merhaba 6 ay sonra hala aynı mı düşünüyorsunuz?
@merveylmaz76825 күн бұрын
@@mavisizdenizolurmu daha da kötü :’)
@mavisizdenizolurmu25 күн бұрын
@@merveylmaz768 dönecek misiniz türkiye’ye
@aslankral53757 ай бұрын
Size enteresan bir hikaye anlatayım. Diger yorumlar arasında kaybolmazsa birileri okur belki. Norvec'te doktora yapan Alman bir arkadaşım vardı. Eleman doktorasını bitirir bitirmez ABD'deki bir teknoloji şirketinden ballı börekli bir teklif aldı(eleman bilgisayar bilimciydi). Bize de tekliften bahsetti ve gitmeyeceğini söyledi. Tabii biz şaştık kaldık. Diyoruz, çok iyi para kazanacaksın, imkanlar harika niye gitmeyeceksin bilmemne. Adama bildigin deli muamelesi yaptık. Eleman da daha önce farklı farklı zamanlarda ABD'de staj yapmış, iyi kötü oraları görmüş birisi. Dedi ki, ben dedi oraya gitsem San Fransisco'da evsizlerin arasındaki boktan semtlerde yaşamak zorunda kalacagim, hadi onlardan uzak oluyum desem hicbir sosyal hayatımın olmayacağı bir suburb'de ömrüm geçecek, en güzel zamanlarımda rahat rahat date'e çıkamayacaksam iyi para kazanmanın ne anlamı var dedi. Yani, adam bildiğin ABD'de ve Norveç'te geçirdiği zamanlardan sonra travmatize olmuş ve doktorasını bitirir bitirmez koşa koşa Almanya'ya, memleketine döndü. Iş marketini bilmeyen arkadaşlar, ne var canım ABD'ye gitmemiş ama Almanya'ya dönmüş diyebilirler, ama şunu söylemek lazım, ABD'de olsa Almanya'da kazanacağının net 3-4 katını falan alabilecek bir arkadaş, hatta tecrubesi arttıkça belki daha da fazlasını. Tabi eleman olaya böyle yaklaşınca benim de kafamda yeni bir kapı açtı. Son 3-4 yılda avrupaya gidenleri düşündüm ve yalnız gidenlerin çoğunun duygusal anlamda çok ciddi zorluklar yaşadığını farkettim. Bu da büyük ölçüde bizim elemanın date'e çıkmak üzerinden verdiği örnekle alakalı. En güzel yaşlarında (20'lerinde) akşam iş çıkışı kös kös eve gidip turk twitter feed'ine damlayacaksan veya hafta sonları güzel bir kızla gezip tozamayacaksan ve sürekli aileni/arkadaşlarını özleyeceksen gitmenin ne faydası var ki? Zaten TR'de kalbur üstü okullardan mezun olmuş bir beyaz yakalı hemen değilse bile 5-10 sene içerisinde avrupadaki akranlarıyla benzer şartları yakalamış olacak, sırf ayda 1-2k euro fazladan kazanmak için veya ucuza BMW'ye binmek için girilecek dert mi emin değilim. Bence son 3-5 yıldır pompalanan yurt dışına gitme furyası ciddi bir kandırmacaydı ve o furyaya kanıp giden iyi okul mezunu arkadaşlar da biraz kazıklanmış gibiler. İnsan elbette avrupada yaşamaktan keyif alabilir ama bunu sırf herkes gidiyor ben de gideyim diye değil veya fear of missing out(geri de kalma korkusu) ile değil de kendi kafasında ölçüp biçip tarttıktan sonra karar vermeli. Yoksa gittikten sonra bana beceremedi derler korkusuyla dönemeye de bilirsiniz, bu sefer de ne orada mutlu olursunuz ne de ülkenize dönebilirsiniz. Arada bir yerde havada asılı kalakalırsınız.
@vlxr80937 ай бұрын
Suriyelilerle mutluluklar o zaman. Para araba sonraki şeyler. Türkiye'de yaşamak delilik
@pugpug30017 ай бұрын
Amerika'da iyi para kazanan bir Alman niye "date'e" cikamiyormus o kismi anlamadim. Bütün her seye de para acisindan bakman oldukca garip. BMW'ye ucuza binmek sigliginda olaya yaklasanlar mümkünse zaten Türkiye'de kalsinlar, gelmesinler.
@elpresidente287 ай бұрын
@@pugpug3001 Bahsettiği şey BMW'nin kendisi değil, iyi segment bir arabaya binebilmek. BMW ilk akla gelenlerden biri olduğu için bunu demiş. Türkiye'de malum, herkes 2.el ve genelde hasarlı araçlara binmek zorunda kalıyor. Ayrıca kestiğin ahkam da son derece anlamsız. Herkesin farklı öncelikleri var bu hayatta.
@pugpug30017 ай бұрын
@@elpresidente28 Yazdigim cevapta spesifik olarak BMW'den bahsetmiyorum, olaya "BMW'ye ucuza binmek sigligi" olarak yaklasmasini elestiriyorum. BMW burada arkadasin verdigi örnek oldugu icin yazdim. Bu yazdigimdan nasil sadece BMW'den bahsettigimi anladin garip. Yorumu yazan kisi Avrupa'da yasamayi 1-2k fazladan euro kazanmak ve ucuza BMW'ye binmek sigliginda anlatmis, onu elestiriyorum. Bir sey hakkinda "ahkam kestigim" de yok. Ahkam kesmek: bilgisiz, yetkisiz olduğu konularda kesin yargılar vermek. Türkce bilgin oldukca kötü durumda gördügüm kadariyla.
@aslankral53757 ай бұрын
@@pugpug3001 date'e cikamiyor oluşunun kazandığı parayla veya alman olmasıyla alakası yok aslında. ABD'nin şehir merkezleri (demokrat partinin ağırlıklı olduğu yerler özellikle) evsiz kaynıyor, oranın lokal insanları da genellikle daha şehrin dışında yaşamayı tercih ediyor. 20li yaşlarındaki bekar genç bir insan da şehrin dışında yaşadığı zaman daha küçük bir sosyal çevreye sıkışıyor. Bu da, hem date imkanlarını hem de diğer sosyal imkanları etkiliyor. Tabii Alman bir insanın kendi milletinden insanlarla kaynaşmak istemesi veya ailesine/arkadaşlarına yakın olmak istemesi gibi durumları hiç bahsetmedim bile. Biz Türkler için bir yerlere göçmek genelde sınıf atlamak gibi gözükse de Avrupalılar aynı şekilde değerlendirmiyor. Kendi kültürlerine yakın kalmayı tercih ediyorlar. Sonraki yorumda sığ yaklaştığımı yazmışsınız. Bu benim sığlığım değil giden pek çok insanın yaklaşımı. Türkiye 150 yıldır Avrupa'ya beyin göçü veriyor, bu yeni bir şey değil ama bu göçlerin kur krizinin yoğun yaşandığı zamanlarda iyice katlanması insanların maddi kaygılarla göçmesiyle alakalı. En basitinden, 2 sene önce kaç doktor almanca kurslarına gidiyordu ve bugun , maaşlar düzeldikten sonra, kaç doktor almanca kurslarına gidiyor inceleyebilirsiniz. Bir anda türk insanı uslandı da artık doktor mu dövmüyor yoksa maaşlar düzeldiği için mi tercihler değişmeye başladı?
@atillaataseven27973 ай бұрын
30 yıl Arap ülkerinde yaşadım eğitim ve ticaret yaptım. Avrupa’nın aksine birinci sınıf insan muamelesi ve çok saygın bir hayat yaşadım. Ne olursa olsun bir şekilde memleketime dönme düşüncesi bir an bile aklımdan çıkmadı. Sonunda döndüm çok şükür. Tüm gençlere hayatının bir bölümünde yurtdışına gitmeyi tavsiye ediyorum. Amacı ;heybesini bilgi , birikim ve parayla ile dönmek olsun. Asimile olmadan adapte olarak donanımları artmış şekilde gelsin.
@mustafaemiraka92949 күн бұрын
Arap ulkesiyle avrupa amerika bir olmuyor sanirsam
@KutluMizrak3 күн бұрын
Sen yap amca. Beni o ulkeye tatil ve cenaze haricinden ancak kefenle geri getirirsiniz.
@emreakcin8751Ай бұрын
Teşekkürler.
@iamsurmeli7 ай бұрын
6 senedir Avustralya'da yasiyorum. Tek ozledigim sey dogup buyudugum Mersin'deki cocuklugum, gencligimin guzel yillari. "Memleket hasreti" ile cok karistirilir fakat aslinda alakasi yok. Insan hayatinin belli donemlerine hep ozlemle bakiyor olay bu bence. Eger gittigin yere adapte olabilmissen sorun yok.
@mehmetbostan3637 ай бұрын
19:10 aga herşeyi sorguluyorsunuz neden orada fahiş fiyata su satıldığını sorgulamıyorsun neden uygun fiyatlı otomat olmasını sorgulamıyorsun da birine birşeye ihtiyaç duymak ve bu ihtiyacı başkasının karşılamasına okeysin anlamadım.
@fatihkaraca12927 ай бұрын
Abi neredeyse 8 aydır Polonya' da erasmus yapıyorum iki ayım kaldı dönmek için. Hukuk fakültesi üçüncü sınıf ögrencisiyim. Türkiye'deki arkadaşlarımla konuşup aslında anlatmak istediklerimi anlattığınız bir video olmuş. Duygu ve düşüncelerime tercüman olmuşsunuz. Gerçekten eğer bir el işçiliğiniz yoksa ve benim gibi bir kişi iseniz avrupada herhangi bir değeriniz yok. Burası güzel doğru ama önemli olan nereye ait olduğun , nereye ve 'nerede' katkı verdiğin. Bu kişisel anlamda ve toplumsal anlamda da anlaşılabilir. Arkadaşlarım bana hep okulu bırak orada kal kebapçıda garson başlarsın on sene sonra şöyle yaparsın diye başlayan cümleler kuruyor, açıkçası bunları duymaya çok alıştım. Ama ben kendi yolumu seçmek istiyorum o yüzden memleketime dönüp okulumu bitireceğim, burada garson olmak gibi bir niyetim yok (garson olanlarla ilgili bir derdim de yok ayrıca herkes kendi yolunda umarım başarılı ve mutlu olur) . Zaten okulu bitirdikten sonra yüksek lisansı nerede yaparım Avrupa'da devam mı ederim yoksa Türkiye'de avukatlık macerasına mı başlarım bilemiyorum. Size de ayrıca teşekkür ederim.
@ZadigLeStructuralist7 ай бұрын
Polonya Müslüman çoğunluklu bir ülke olsa Konya'dan farksız olurdu. Polonya, Romanya gibi yerlere Erasmus'a gitmeyin; Kürt Erasmus'u.
@fatihkaraca12927 ай бұрын
@@ZadigLeStructuralist Kürt erasmusu İngiliz erasmusu açıkçası fark etmez. Açık bir zihine sahipsen nerede ne olduğunu görürsün. Daha önce Avrupa'da çeşitli ülkelerde de bulunmuştum yani erasmusa gelmeden önce. Polonya Avrupa'nın zayıf ülkelerinden birisi, bu doğru ancak 'şöyle olsa, böyle olsa' demekle bir şey olmuyor. Yani gerçekler dünyasına hoş geldiniz. Romanya ve Bulgaristan' a 2 yıl önce gitmiştim birkaç kere. Evet Balkan ülkeleri birçok açıdan bize benziyor. Ancak Polonya, Çekya, Slovakya gibi ülkeler Avrupa'da başka bir kesimi oluşturuyor, belki buna Baltık ülkelerini de ekleyebiliriz. Sonuçta her şeye rağmen karşımızda bize göre daha Avrupalı bir ülke var, ekonomisi ona göre şekillenmiş, kültürü ona göre şekillenmiş, her şeyi ona göre şekillenmiş. Ayrıca İtalya'da bir okula puanım yetiyordu ancak o okulda eğitim İtalyanca verildiği için (erasmus öğrencileri dahil) orayı tercih etmedim, Polonya'daki okul eğitimi İngilizce verdiği için burayı tercih ettim. Çünkü önceki yıl İtalya'ya senin düşündüğün sebeplerle gidip Polonya'yı tercih etmeyen arkadaşım çok sıkıntı çektiğini söyledi. İngilizce sınavı ile geldiği erasmusta 1 yıl boyunca İtalyanca çalışmak zorunda kaldı.
@sirelvis81487 ай бұрын
Polonya Avrupa’nın orta Doğu sudur 😂😂😂 Rusya bile Polonya’dan daha özgürlükçü bir ülke , Polonya milliyetçiliğin ve dindarlığın, bağnazlığın ve sert düşüncelerin ülkesi , Erasmusu Çekya’da yapacan hacı 😂😂😂
@jorcormy916523 күн бұрын
@@ZadigLeStructuralist ne anlamda konyaya benziyor, coğrafi olarak vs. mi?
@atk92207 ай бұрын
20:46 reklamın girişi hiç beklmiyordum yemin ediyorum
@irem28077 ай бұрын
24:35 Londa’dan selamlar, aralık ayında depresyona girip Türkiye’ye gittim, bir ay Türkiye’de kalıp anca toparladım ahshd
@@itsallbadman.01 bak işte olm ya, aynı videoda tarif edilen tipsiniz işte. "Ya sen ne salak herifsin, gitmişşin/kurtulmuşşun birde geri mi döneceksin git kurtar kendini yhaa" diyen tipsiniz. Bak ben haribden akpli değilim ,2023 seçimlerinde millet ittifakına oy verdim ve siyasetle gerçekten aktif olarak ilgilenmeye başladığımdan beri (2018) akpli değilim her zaman muhalif oldum ama yinede ben bu değilim. Ben bu sizin çürümüş peynir zihniyetiyli haraketlerinizi hiç bir zaman satın almayacağım.
@irem28077 ай бұрын
@@bilimsanatduzen2074 aralık ayı burda çok soğuk, karanlık ve sürekli yağmurlu. Saat 3 gibi hava kararıyor, Türkiye’de büyüyen birisi için kaldırması zor bir ay ama burda büyüyenler de çok zorlanıyor, okullar/iş yerleri sürekli “well-being” ile ilgili bilgilendirmeler yapıyor 😬
@mrsan_msc7 ай бұрын
türkiye sevilmez mi be
@sinanserin45377 ай бұрын
Can güvenliği kalmadı, ne sosyolojisi, ne hikayesi Allah aşkına. Daha dün 20 yaşında hiçbir suu olmayan kurye öldürüldü. Gidin abicim güvenli yaşayacağınız yere gidin boşverin mutluluğu. Sevenlerim ağlayacağına ben mutsuz olayım.
@mafyababasereneylul2426Ай бұрын
aynen
@Yusufparlakk7 ай бұрын
Ömerin saçı çok iyi olmuş
@Yusufparlakk7 ай бұрын
@@ugurceleenn MFÖSMFSLDMSLDJSLDK
@emreylmaz33307 ай бұрын
ektirmiş galiba kral
@can89957 ай бұрын
@@emreylmaz3330😂
@krpzsvrm7 ай бұрын
Katılıyorum hocam güzel duruyor
@ahmetefedemirci58537 ай бұрын
Evet
@alperenhaner3817 ай бұрын
Ülkede herkes yönünü batıya dönmüş durumda, ben biraz değişiklik yapıp St Petersburg'a yerleşiyorum. Gel gitli yaklaşık 1 yıldır buradayım. Aidiyet hissetme, çevre edinebilme ve yalnızlık gibi konular yaşanacak gibiyken birden çevrem genişlemeye ve beni aileden bir birey gibi hissettirmeye başladı herkes. Bu birazda Rus toplum yapısının bizdeki gibi aile odaklı olmasından dolayı olabilir. Şahsen bir çoklarımız gibi bende aldığım eğitimin, çalışma hayatımın vs karşılığını Türkiye'de bulamayıp göçme kararı aldım. Dilini bilmediğim bir toplumda entegre olmak az önce bahsettiğim çevre olmadan imkansız olurdu. Burada kendi iş yerimi kurarak hem kendime yetebilir, hem beni muhatap alıp sorunlarımı dinleyen bir sistemin içerisinde mutlu olmayı öğrendim. Şunu farkettim ki gelir adaletsizliği, Türkiye'nin kendine has problemleri vs değil bizi buradan uzaklaştıran asıl sebepler. Asıl sebep bizim Maslow'un hiyerarşisinde son iki basamağı göremiyor dahi oluşumuz. Kendi iç huzurumuzu bulduğumuz yer evimiz oluyor artık. Benimde evim Rusya oldu. Umarım gitmek isteyenler aradığını bulur, dönmek isteyenler beklentisini karşılar. Şu ara Ankara'dayım fakat işlerim hallolsunda gideyim diye şafak sayıyorum heyecanla.
@djhi-tek92497 ай бұрын
Rusya'da rus ordusunu eleştirirsen 7-15 yıl hapis yersin öyle bir diktatorluke yaşanır mı
@2024winter3 ай бұрын
Biz de Petersburg’da yaşıyoruz. Mesajını okuduğumda aynı şeyi düşündüm. Markete gittiğimde tek başıma isem mutlaka oğlumu sorarlar, bazen meyve hediye ederler. Ev sahibimiz her konuda destek oldu. Petersburg’a 10 gün sonra döneceğiz ve evimi çok özledim. Videonun temelini boğaziçili statüsünden faydalanarak ülkenin geri kalanından daha iyi hissettirleri için bu şekilde düşündüklerini düşünüyorum. Fransadaki “eşitlik” türkiyede yok. Ama fransadaki bana dokunmayan bin yaşasın eğer varsa aynısı türkiyede çok daha fazla. Toplumun bir katman daha aşağısına bakmaları lazım
@alperenhaner3813 ай бұрын
Evet, Rus insanları kimlik olarak ve toplumsal yapı olarak Türk toplumuna en yakını. Her ne kadar “soğuk” ön yargısı olsa bile ilk yarım saatten sonra gayet hoş sohbet insanlar. Size o noktada katılıyorum. Elit üniversite mezunu arkadaşlarda bir statü var ve bu akademide karşılık bulurken reel piyasada bir duvar ustasının kaç inşaat mühendisini, tornacıların makine mühendislerini cebinden çıkarttığını söylemeye gerek yok. Beyaz yaka olalım, dolar kazanalımcılık gibi çok yapay bir gerçeklik. Şimdide iyi yolculuklar diliyorum, колет кафе de yerime bir pistachio tiramisu yersiniz artık😅
@laptus2954 күн бұрын
Birçok tespitinize Avrupa genelinde kesinlikle katılıyorum. Son derece sağlıklı ve mantıklı argümanlar. Nitekim, Yaşar simiti alip üsküdar sokaklarında yürüme örneğini verdiğinde videoyu durdurdum. Ve bir ân düşündüm. Yaklaşık iki yıldır Almanya'da yaşıyorum. Hayatımın ciddi bir bölümünü Kadıköy'de geçirmeme rağmen günlük yaşamda İstanbul'un tadını cok az cikarabilir sosyal bir dinamizm içinde yaşadığımızı anımsadim yeniden. Simitini alırsın vapuruna binip Karaköy'e gececeksin, sonra İstanbul Modern'e yürüyüp sergi gezecek, akşam da Kumbaracı50'de güzel bir oyun izleyeceksin,Pınar! Niyetiyle evden çıkılır. Kalabalıkta yürümez de, mecburen o vapura itilirsin, simitinden bir ısırık alırsın yanındaki adam tüm balgamını denize boşaltır, yana gecmeye calisan abla tekme atar gecer özür dilemez, ağzından bir pardon çıkmaz. Yamış bir kahve ve berbat servise 90 TL ödersin, şehrin pis kokusu yüzüne vurur da ulan ne oldu buraya böyle diye iç çekersin, kapısı açık minibüsle seyahat edersin, her an bir manyağa denk gelme korkusuyla diken üzerinde yaşarsın, bu korku zamanla senin hakkını arama potansiyelini de yok eder, içinden ahlar edersin. İstanbul bazında ciddi bir avamlık, kalabalık, pahalılık ve tehlike çeperinde bir yaşam içindeyken (masa başı bir işim vardı ve partnerimle yaşıyordum) 'gerçekten böyle mi yaşamak istiyorsun?' diye sormuştum kendime. Velhasıl 29 yaşında Editör unvanimi bırakıp, pastanede tezgahtar oldum. Bitmek bilmeyen bürokrasinin pençesinde 1 yıldan fazladır denklik belgelerimi bekliyorum. Sayıp döksem onlarca olumsuzluğu var elbette, her yerde var. Ancak; Ben bu hayattan ne istiyorum? Sağlıklı besleniyorum, bir yılda 3 ülkede tatil yapma imkanı buluyorum, muazzam bir kültür çeşitliliği içinde yaşıyorum, birkaç dili aynı anda konuşabilecek ve gelistirebilecek imkan buluyorum; burası efsane rüya gibi ama haftada 2 kez mutlaka bisiklete biniyorum, yazın işe bisikletle gidiyorum, rakı içmek istediğimde belli bir meyhanem de çiğ köfte siparişimi alan cok tatlı tokatlı bir ablam da var. Tuvalet kağıdının fiyatini en son ne zaman kontrol ettim hatirlamiyorum. Birkaç ay önce Gaye Su Akyol konserindeydim, istediğim zaman mutlaka bana hitap edebilecek tiyatro, konser ve festival buluyorum. Burada insan yaptığı işten dolayı kültürel kökleri nedeniyle aşağılık kompleksi yaşamıyorsa, parasini kazanıp "refah ve konforlu" bir hayat sürüyor. Yarın noel tatilimi önce spora ardından sauna'ya giderek değerlendirip, oradan bir kafeye geçip son model kindle'ımla oturup kitabımı okuyup, kahvemi içeceğim. İşte mesele bu, böylesine basit şeyler burada bir 'zul' değil. Bir kindle almak için on ay para biriktirmiyorum, Birkenstock ve NordFace markalar lüks olmuyor. İnsan ne iş yaparsa yapsın, belli bir refahı yakalayabiliyor. Kişisel özlemler, kendini ait hissetme konusu, kendini anlamlandırma konusu çok kişisel bunların genellemesi olmaz. Ancak günlük yaşamın huzurunu ben ilk kez burada tattım. Video'da katılmadığım tek bir şey var ve bunu anlamakta hep zorlanıyorum. Nitekim 1 yıl Neo Nazilerin %32'ın üzerinde oy aldığı Thüringen'de yaşadım, yaklaşık 1 yıldır da Hamburg'da yaşıyorum. Hamburg'da Almanca bilmediği için neredeyse kendine madolyan takacak bir türk güruh var. Bunların dışında olup almanca konuşabilen ve iletisim kurabilen insanların hemen fark edeceği sey, almanların birçoğunun hiç de öyle mekanik ve soğuk insanlar olmadığı gerçeği. İşim gereği günde onlarca almanla konuşma fırsatı buluyorum, bunun dışında trende, cafe'de, fuayede, müzede, parkta,markette bu zamana kadar onlarca Alman ile sohbet etmişimdir. Bu izlenimi aldığım sadece birkaç alman oldu, ki onlar da doğu'da yaşadıkları ve her anlamda daha kalitesiz bir hayat sürdürdükleri icin kendilerinden daha refah bir hayat süren batılı almanlardan da nefret ediyorlar, mesele sadece yabancı düşmanlığı değil yani. Bu dili görece iyi derecede konuşmayı 3 yılda başarmis bir insan olarak söylüyorum; bu insanlar dillerini öğrenmekle zerre ilgilenmeyen insanlarla sohbet etmek istemiyor. Kültürel etkileşimin önemini doğal olarak entegrasyonla ve bunu da en doğal haliyle 'almanca' bilgisiyle görmek istiyorlar. İki kelime Türkçe konusamayan suriyeli bir arapla kim sohbet eder? Yeni gelen Türklerin birçoğu işlerini ya ingilizce ile halledip o kültüre ve ortama tamamen uzak kalıyorlar ya da yarı ingilizce yarı almanca can çekişerek bir şey anlatmaya çalışıyorlar. Bu durum bana normal geliyor. Dipnot olarak şunu eklemis olayim çünkü bu beni her defasında hayrete düşürüyor. Özellikle benim gibi yeni gelen yetiskinler arasında bir kismi iyi derecede ingilizce konuşabilse de (onlar ingilizce de çalışıyorlar zaten) bugüne kadar ne ingilizce ne de almanca konuşabilen onlarca türkle karşilasmisimdir. (Istisnasiz hergün) Yani bu iki dilde de yol dahi soramayan, bir kahve sipariş edemeyen onlarca insan var burada. Dil, doğmadığın veya vatandaşı olmadığın herhangi bir Avrupa ülkesinde saygı görmenin yegane kuralıdır. Ki bu Fransa ve Almanya'da daha baskın. Kapıya lüks arabasını çekip, Nusret edasıyla, tek bir kelime kullanarak " kapppüçünooo " sipariş eden adama, herkes bıyık altından güler. Velhasıl ülke değiştirmek, kendine yeni bir "benlik" de inşa etmektir. Şöyle bir kültürel ve çok çeşitlilik ortamında, maddi imkanlar el verirken kendi caddesinden dışarı çıkmamış, çökelek peynir peşinde koşup dünya mutfaklarını denememiş, bir tane Alman siyasi partisi sayaman, eyalet nedir bilmeyen, edinemediği kültürel derinliği para kazanma hırsıyla örtemeye çalışan "ne oldum" delileriyle sadece Almanlar değil, hiç kimse konuşmak istemez zaten. Ne diyeyim gitmek de zor kalmak da.
@MaxMustermann-kk2ge7 ай бұрын
Burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir, ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değilir.. Şaka bir yana değinmediğiniz bir konu (haliyle) çocuk yetiştirmek. Benim çocuğuma burada sağlayabildiğim imkanları Türkiye'de ancak rüyamda görürüm. Almaya'dan, beyaz yakalı göçmenden selamlar.
@zeynepman62247 ай бұрын
Thanks!
@49W7 ай бұрын
Biz teşekkür ederiz
@SelimTepeler7 ай бұрын
Londra'dan Bilkentli bir arkadaşımla birlikte (Ben de Münih'te yaşıyorum) podcastimizde bu konular üzerine konuşuyoruz. Eğer bölüm ilginizi çektiyse Expat Kafası podcasti de inceleyebilirsiniz. Ayrıca Ömer'i de Yaşar'ı da bir gün konuk almayı çok isteriz :)
@ozan5467 ай бұрын
Yerleşmeye gitmişsiniz oraya, göçmen demeye utanıyorsunuz kendinize. Geçin bunları
@shafak-473 ай бұрын
Almanya doğumluyum, 10 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Nasip olursa şubat ayında Bursa’ya dönücem. Dediklerinize katılıyorum.
@cesemir2 ай бұрын
Çocukluğunuz,gençliğiniz nerede geçti? Üniversiteyi nerede okudunuz? Almanca bilginiz nasıl? Ebeveynleriniz Almancı ya da Alman mı?
@shafak-472 ай бұрын
@@cesemir Almanya’da doğup küçükken Türkiye’ye taşındım. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Bursa’da, üniversiteyi Almanya’da okudum. Almancam anadil seviyesinde. Babam Türkiye’de doğma büyüme zaten şuan da Türkiye’de yaşıyor kendisi. Annem Yunanistan doğumlu olup 4 yaşında Almanyaya gelmiş.
@benderrodriguez69257 ай бұрын
Ben de kısa bir süre İngeltere'de yaşadıktan sonra çok uzun süre orada kalamayacağıma ikna oldum ama bu dayanışma bizden daha fazla başıma geldi. Elimdeki ağır bavulu taşırken yardım edip beni binmediği trene taşıyan bile oldu. İngilizler gerçekten bana daha yakın bir toplum.
@yunus85027 ай бұрын
İşin mühendislik tarafı şu şekilde, eğer çok iyi üniversitelerden mezun olmadıysanız veya tanıdık yoksa büyük şirketlerde çalışamıyorsunuz. İmalatçı kobilerin besin zincirinin en dibinden başlıyorsunuz. Bu noktada dil bilmeniz, yetenekleriniz, iyi iş yapmanız farketmiyor çünkü bu yeteneklere burada ihtiyaç yok. Tek seçeneğiniz yam yam olmayı öğrenip dişinizi sıkıp bir yerlere gelene kadar beklemek. Hadi diyelim ki yüksek lisans yaptınız, iyi eğitim veren yerler hem sınırlı, hem ders alabileceğiniz konular sınırlı. YL sonunda talebi olmayan bir piyasada uzmanlık sahibisiniz. Büyük şirketler harici iş bulmanız imkansız. Bu noktada tek seçenek kalıyor o da kafayı kırıp Almanca öğrenip master yapmaya gitmek. Hem eğitim bedava ve kaliteli, hem yeni teknolojiler üzerine uzmanlaşabilirsiniz, hem iş var. Bu noktada Türkiye'de mühendis olarak yaşamanın bir anlamı kalmıyor. Türk sanayisinin halini gördükçe benim güneşe bakasım gelmiyor. Benim için Türkiye'nin havası hep bulutlu, gelecek sisli ve karanlık.
@hifolks78777 ай бұрын
Almanca biraz zor ama sizce İngiltere nasıl mühendislik yüksek lisansı için? İngiltere de sanayi Almanya kadar yoktur ama Türkiyeden büyüktür diye düşünüyorum🤔
@yunus85027 ай бұрын
@@hifolks7877 İngiltere'de eğitim paralı, makine mühendisliği için piyasası çok cok kötü çünkü neredeyse sanayisi hiç yok.
@bahrihazer84987 ай бұрын
İki sene ABD’de yaşadım, ABD özellikle mavi yakalılar için cennet bir ülke, iş bol rekabet düşük vs. Beyaz yakalı olunca işin içine alternatif maliyet de giriyor, çok niş ve rekabetin yüksek olmadığı bir alan bulmadıktan sonra mutsuzluk ve tatminsizlik ciddi bir ihtimal… Mezun olduğumuz okullar dolayısıyla İngiltere’ye sorgusuz sualsiz gitme şansımız var iken eşimle başımıza gelecek şeyleri düşünüp adım atmamışlığımız var 😂
@Book2012Worm3 ай бұрын
Ben 15 yıl önce Almanya'dan dönmülşüm geçen yıl tekrar Almanya'ya geri döndüm. Türkiye'de normal günlük hayat çok stresli. Her yerde tacize uğruyorsunuz. Kaldırımlar ya esnaf ya da araçlar tarafından işgal eilmiş durumda. İnsanlar üstünüze üstünüze geliyor. Trafikteki tacizin haddi hesabı yok. Ticari ilişkiler ise ayrı bir sorun. Malı satmak için ayrı uğraşır onun parasını tahsil etmek için ise 10 misli daha efor sarfediyırsunuz. Türkiye'de yaşayanlar bu olaylara kanıksadıkları için, onlara bu yaşam tarzı normal geliyor. Siyaset ve ekonomi zaten ayrı bir karmaşa. Herkesin acelesi var ve herkes burnundan soluyan ayaklı bir bomba. Türk insanı dinamizmini böyle gereksiz şeylerde harcayarak heba ediyorlar. Saygı, sevgi diye birşeyi zaten insanlar unutmuş.Burada Havanın dışında insanı rahatsız eden hiçbirşey yok. 😊😊😊
@Mert_U_77 ай бұрын
7 sene once Almanya’ya gocmus bi beyaz yaka olarak en katilmadigim videonuzu izledim. Her seyi olumlayan cicek bocekleyen kesimi kotuleyip cok benzerini obur acidan yapmissiniz. Muhendis olarak Almanya’da saygin bir meslekte oldugumu Turkiye’den daha cok hissediyorum. Hemsire olan esim doktora duyulan sayginin Turkiye’den 100 kat onde oldugunu soyluyor. Ki soylemesine de gerek yok doktor pataklamanin ovulerek anlatildigi bir ulkede dogduk buyuduk. Almanya’da birak tip doktorlugunu unvaninda Dr. olmasi bile seni iki uc adim one koyar. Hizmet sektoru guzellemesi yapmissiniz eyvallah da siz iyi universite mezunu oldugunuz icin iyi hizmet almiyosunuz zaten hizmet sektoru Turkiye’de cok gelismis oldugu icin aliyosunuz. Uzak dogu ulkelerine turist olarak bile olsa gidip kendinizi Turkiye’den daha beyaz yaka hissedebilirsiniz. “Ben kac kisiyle konustum kac arkadasim var hepsi mutsuz” da cok sacma bir genelleme. Benim cevremde benim gibi taze gocenlerin tamamina yakini da cok mutlu mesela. Kime gore neye gore, beklenti neydi ne bulundu vs. vs. bunlar belirleyici olur. Ben kendimi sokakta yururken bile “iyi egitimli”, plazali bi beyaz yaka gibi hissetmek istiyorum diyen adam zaten Avrupa’ya gocmesin bence illa gocecekse Katar’a falan gitsin.
@suhede52837 ай бұрын
Video icin tesekkurler, keşke eskisi gibi birlikte daha cok video cekebilseniiz❤
@Branda.17 ай бұрын
Sosyal yardim uzmani olarak çalişiyordum istanbulda resmi olmanyan yollarla almanyaya geldim geleli iki sene oldu cok pişman oldum daha önce gelmedigime şuan guney almanyadayim hava si suyu insanları hepsi tam bana goreymiş. Videoda bir yerde eger huzur ariyorsan Avrupa da var dendi kesinlikle katılıyorum.kafam o kadar rahatladiki yarin kaygim yok .sadece hafta sonu ne yapsak. Boş vakitlerde nereye gitsek gibi sorunlarla ugraşiyorsun. Allah nazardan saklasin tabi ama ben eşim ile geldim belki buda etkiliyordur buraya bu kadar kolay alişmamda. Buarada burada ciddi bir Kürt ve Türk nufusu var hiç yabancilik cekmedik
@oktaydegirmenci53797 ай бұрын
Kesinlikle şuna katılıyorum: "Hepimiz bu devletin sunduğu eğitim imkanlarından faydalandık, dolayısıyla toplumumuza borçluyuz." Sol taraftaki kardeşimiz vergi verdiğimizi söylüyor doğru ama sonuçta sadece bizim vergilerimizle bir okul yapılamaz, öğretmen maaşları ödenemezdi. O havuzda geçmişte ve şimdi vergi ödeyen herkesin payı var, o nedenledir ki zaten okullar kamuya aittir. Almanya Darmstadt Üniversitesi Sosyoloji bölümünü terk ettim. 6 sene Almanya'da kaldım. Memleketim Hatay/ İskenderun'a geri döndüm ve Almanya'nın havasını özlüyorum. Kişisel bir şey olsa gerek, ben kapalı serin hatta soğuk havayı seviyorum. Çünkü soğuğun bir şekilde bir çaresi var; Kalın giyinirsin. Ama İskenderun, Adana'da yaşıyorsan o nemli sıcağa karşı ne yapabilirsin? Ne yapacaksın derini mi soyacaksın sonunda? Bu anlamda Türkiye - Almanya mukayesesi yaparken, çerçeve daha net konmalı. Almanya'dan İstanbul'a geri dönmek ile İskenderun'a veya Osmaniye'ye geri dönmek arasında büyük farklar olacaktır. İstanbul, dünyanın en büyük ülkelerinin sunabildiği fırsatları tek başına sunabilir. İstanbul Üniversitesi'nde Almanca Tercümanlık ve Felsefe bölümlerini bitirdim. Teoman Duralı'dan da ders aldım (bence entellektüel kapasitesi düşük bir insandı rahmetli). Veysel Atayman gibi bir duayen çevirmenin öğrencisi ve yakın arkadaşıydım. Bu vesileyle Norbert Elias'ın Sosyoloji Nedir? adlı kitabını çevirdim, Nobel ödüllü yazar Peter Handke'nin Kısa Mektup Uzun Veda adlı romanını çevirdim yanı sıra 5 kitap daha çevirdim ama 5 kuruş kazanamadım. Kitapları çevirirken başında içtiğim sigaranın masrafı bile çıkmadı. Sosyolojiyi bitirseydim yine bana sosyolog derlerdi, bir mesleğim olurdu. Felsefe mezunu olunca insan kafadan filozof olmuyor elbette. Öğretmenliği daha doğrusu memurluğu da bana göre olmadığından düşünmüyordum dolayısıyla formasyon almadım. Memleketime döndüm, aldığım eğitimle iş başvurularında bulundum. Sene 2014'tü. Asgari ücretle bile iş bulmakta zorlandım. Dediğiniz gibi kurtuluşum ticarete atılmakla oldu. Bu kurtuluşla ekonomik kurtuluşumu kast ediyorum. Yoksa yaptığım iş entellektüel anlamda beni hiç mi hiç tatmin etmiyor. Diğer yandan kendi iş yerimi işlettiğimden artık çeviri yapmaya, kitap okumaya hiç mi hiç zamanım kalmıyor. Şu an tatillerde kendi inisiyatifimle başladığım bir çeviriye devam ediyorum. Felsefeyle ilgilisi olmayanlara felsefeyi sevdirmek, tanıtmak için yazılmış, hala hayatta olan bir Alman filozof yazarın kitabı (kendisiyle Almanya'da tanışma imkanım oldu. Bir çeviri vesilesiyle Berlin Edebiyat Kolokyumu'na gitmiştim.) Yakında bitirmek kısmet olursa sizin kanal aracılığıyla reklamını yapmak isterim. Kitabın adı : "Erasmus Bir Öğrenci Değişim Programı Değildi" olacak. Bilhassa gençlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Velhasıl tespitlerinizin büyük bir kısmında doğruluk payı var. Bir örnek olarak kendimden bahsetmek istedim. Ticarete atılmasaydım, eğitimim karşılığında bulduğum fırsatlar dolayısıyla ağır bir bunalım içerisinde yaşıyor veya intihar etmiş olabilirdim. Şu an en azından ekonomik olarak kendimi idare edebilecek durumdayım. Benim mezuniyetimden bu yana koşullar elbette bambaşka hale gelmiştir.
@Sece17 ай бұрын
Kanka bu ne ya. Bi td lr bari ekle sonuna
@weird-core7 ай бұрын
Sadece bizim verdiğimiz vergilerle okul yapmayı bırak, ülke kurar, refah içinde yönetirsin, bakanlığın bütçesine bak istersen, ne kadar para çalmış cebimizden devlet babamız. Onca paraya verdiği eğitim de ortada.
@thettoprak7 ай бұрын
Hocam ben de benzer bir durumdayım. Ticarete atılmak son çarem ama ne yapacağımı bilmiyorum. Tavsiyen var mı bu konuyla ilgili? 20 bin lira maaşla çalışmak istemiyorum, eğitimime yazık.
@huseyinemreerisen7 ай бұрын
Uzun zamandır sizi takip ediyorum. Konuştuğunuz konular zihin açıcı ve bilgi verici olsa da, bu konunun bir tarafına derinlemesine girip, diğer tarafı yüzeysel geçmeniz beni gerçekten şaşırttı. Evet, videonun başında aynı görüşe yakın olduğunuzdan bahsetmişsiniz, fakat bu geçerli bir sebep olmamalı. İlk kez bir videonuzu not alarak izledim. Bahsettiğiniz konulardaki kendi görüşlerimi ve yaşadıklarımı aktarmak isterim. Öncelikle kendimi kısaca tanıtmak istiyorum. Yaklaşık 2 senedir Almanya'da yaşıyorum. Mavi kartla gelen "yeni ve okumuş" beyaz yakalı göçmenlerden biriyim. Türkiye'de son 8 senemi yabancı menşeili bir firmada Euro maaş alıp, İstanbul'un Erenköy ve Suadiye gibi orta sınıf için iyi denebilecek semtlerinde, kendi kazandığım para ile kiraladığım bir dairede geçirdim. Ayrıca buraya eşimle geldim. Videonun 2:54 dakikasında Ömer'in sorduğu gibi "insan ne için yaşar" sorusu aslında bütün cevapların dayanağı. Herkes değil belki ama çoğu insan mutlu ve huzurlu olmak için yaşar. Ben Almanya'ya geldiğimin 6. ayında fark ettim ki, kafamın içinde olan ve uzun süredir varlığına alıştığım anksiyeteye bağlı baş ağrılarım bitti. Çünkü Türkiye'de hangi sınıfa mensup olursanız olun, her an başınıza "aklınıza bile gelmeyecek" şeyler gelebilir; trafikte, kendi evinizde veya balkonunuzda. Bu olaylara örnek: kadına şiddetin normalleştirilmesi, deprem gerçeği ve hiçbir genel hazırlık yapılmaması. Yada her an her yerde polis görmeniz ve olur da bir sebepten (yasal bir eylemde olmanız, ters bakmanız(!), sokakta sizi şüpheli olarak görmesi vs.) ötürü hayatınızı tamamiyle değiştirebilme gücüne sahip olması. Ve fakat sizin "maaşını ödediğiniz" bir devlet memurunu engelleyebilecek defacto bir yasanın olmaması gibi bir çok örneği ekleyebiliriz. Benim beraber okuduğum ve sonraki nesiller, Türkiye'de "Dünya vatandaşı" olabilmek için yetiştirildiler. Bir yabancı dilimiz iyi-kötü var, global gündemleri takip edebiliyoruz ve 2000'lerin başında dünya ve özellikle Avrupa'ya erişim, daha öncesine kıyasla, çok daha kolay hale geldi. Bunun sonucu olarak, böyle birikimli bir nesil yetiştirdikten sonra son 10 senede Türkiye'deki koşullarda bu nesilin yaşamasını beklemek, gerçekten naif bir "milliyetçilik" romantizminden öteye geçmiyor. 7. dakika civarında, Marmara Hukuk öğrencisinin Türkiye'de saygı gördüğü fakat Avrupa'da bir karşılığı olmadığı veya orada doğmadığı için ikinci sınıf olduğu söyleniyor. Bu çok hatalı bir söylem. Yetiştiğiniz ülkede sizin saygı kazanabilme derecenizin, senede bir kez yapılan ve 2-3 saatlik dilimde, ezberlediğiniz bilgileri bir kağıt parçasına aktardığınız sınavlar üzerinden olması, söz konusu saygının ne kadar dayanaksız olduğunu ortaya koyuyor. Videonun geri kalanında da, özellikle Ömer'in bahsettiği, Türkiye'de dekanın, bir padişah edasıyla, bir eğitim kurumunda saygı görmesinin ne kadar hatalı ve "şark" kültürüne ait bir kavram olduğunun herkes farkındadır herhalde. Batı dünyasında böyle bir şeye rastlanmaz; çünkü bireysel olarak ihtiyaç duyulmaz. Ten rengi üzerine söylenenler zaten her yerde konuşulan bir ırkçılık problemi ve çok samimi bulunup övülen Türkiye'de de görülüyor. Ancak bu klişeyi tekrarlayarak safsata yapmak istemiyorum, fakat maalesef, bu durum eğitimsiz toplumlardaki xenofobi kaynaklı bir sorun. Ben burada yaşadığım sürece rastlamadım veya fark etmedim. Yine Ömer'in bahsettiği "sana kral çekerler" söylemi o kadar çiğ ve bence hatalı bir söylem ki. İnsanca yaşama masraflarınızı karşılama oranınızı baz almadan, asgari ücretin kaç kat üzerinde kazandığınızı düşünmenin, gecekonduda oturup önüne komşular görsün diye Mercedes ve BMW almaktan hiçbir farkı yok. Yine "Google'da çalışmanın en güzel yanı, Türkiye'ye gelip hava atmak" o kadar "Anadolulu" bir düşünce ki, nereden "parçalasam" bilemiyorum. En yüzeysel olarak şunu söyleyebilirim, öyle bir insansanız, motivasyonunuz hava atmak ise, işinizin değerini bilin. Ve işinize öyle sarılın ki ona, çünkü büyük olasılıkla hak etmiyorsunuzdur. Ben ve eşim buraya geldiğimizde, Türkiye'deki toplumsal sınıfından düşmedik fakat yükselmedik de. Alım gücü olarak yakın bir miktar kazanıyoruz diyebilirim. Fakat ben burada ihtiyacım olduğu için, 2. senemde 2. arabamı almayı, peşinat biriktirip kendi evime sahip olmayı veya yaz tatili için İtalya, Fransa veya Asya'da bir ülkeye gitmeyi düşünebiliyorum. Yani Türkiye'de "kral" çekilip, "bu kadar kat asgari ücret kazanıyorum" demektense, hayatının en verimli ve para kazanabileceğin çağında emeğinin karşılığı global anlamda alabildiğini hissediyorsun. Gurbetçi konusunda da, burada yaşağım sürece başına hangi aksilik geldiyse, burada doğmuş ama hala Türkiye'yi ve milletini çok seven gurbetçilerden geldi. Atasözü boşuna söylenmemiş. Gerek taşınmada fahiş fiyat çekip, onunla çalışmadığım için "trip" yedim, gerek telefon hattı alırken ilk "hava parası"nı verdim, gerekse ev işi için yardım aldığım birinden saatler şişirilerek fazladan para ödedim, daha neler neler. Bunun aksine, Almancam 2. senenin sonunda a2 seviyesinde olması rağmen hiç bir "yerli"den bir soğukluk, ayrımcılık görmedim. Yardım istediğimde veya rica ettiğimde "hayır" cevabı almadım. İnsanlar, siz makul isteklerde bulunup, kendinizi anlatırsanız gayet yardımsever ve sıcak kanlılar. Videoda bahsi geçtiği gibi soğuk, sizinle ilgilenmeyen veya konuşmak istemeyen insanlar değiller. Belki yanlış bir örnek olacak ama videoda devamlı büyük şehirler örnek veriliyor, Münih'te yaşadığım süre boyunca hangi bölge olursa olsun, sokakta insanlar sizinle karşılatığında , eğer turist değillerse, en basit nezaket göstergesi olarak "Günaydın" veya "Merhaba" diyerek yanınızdan geçerler. Ben 35 sene İstanbulda yaşadım, kendi apartmanında bile insanlar sizinle gözgöze gelmemek için kaçar, kapı tutup yol verdiğinizde küçük bir teşekkürü bile çok görürler. Yine Ömer'in taksi anısını başka bir yerde yaşamayazsın belki fakat İstanbul'da yaşıyorsanız taksiler için kötü karşı bir örnek vermeme gerek olmadığını zaten biliyorsunuzdur. "Türkiye bizi büyüttü ve yetiştirdi" kısmında ise, bence zaten kimse bunun aksini iddaa etmiyor. Kimse doğduğu ve yaşadığı ülkeye sövüp, yurtdışına gidip de orada ülkesini kötülemiyor. Fakat o ülke bizi yetiştirdiği kadar doyuramamaya veya tatmin edememeye başladı. Yeterince eğitimi veya tecrübesi olmayan insanlar, sırf tanıdıkları sayesinde açık açık hak etmedikleri mevkilere getirilmeye başlandı. Doğal olarak insanlar daha iyi alternatiflerini seçtiler. Ama bireysel olarak kimsenin hiç bir "hayali" kuruma borcu yoktur. Bir borç varsa bile çoğu zaman alacaklı olan bireydir. Son olarak, ev bulma sorunu gerçek fakat ilk evimi Münih'te 2. haftamda bulduğumda bunun benim şansım olduğunu düşündüm. Fakat 2. evimi ararken de nispeten kısa süre içerisinde bulunca (3 hafta), aslında aradığınız özellikler çok uçuk olmadığı sürece, çalışıyorsanız maddi durumunuza göre ev bulmanın çok zor olmadığını anladım. Ben hiçbir zaman "merkezin merkezinde" bir ev bakmadım (hatta şu an köyde yaşıyorum diyebilirim), çünkü yaşadığım yerlerde şehir merkezine gitmek araba veya toplu taşımayla 30 dakikayı geçmiyor. İstanbul ile karşılaştırmıyorum bile. Diğer konuların çoğu çok kişisel deneyimlere ve çıkarımlara dayanıyor (hava durumu, toplu taşıma kullanan kesim vs.), o yüzden yorum yapmam anlamsız olur. Kısaca toparlamak gerekirse, Ömer'in çoğu zaman "popülarist-milliyetçi-muhafazakar" söylemleriyle birlikte, Yaşar'ın da Türkiye'de yaşamak için kendine bulduğu "bahaneler"i savunduğu, söylenenlerin çoğunun özel birkaç örneğe dayandırılarak genel kanı gibi sunulduğu bir video olmuş. Fakat eğer konuşulması ve etkileşim alması için yapıldıysa, bana bile bu kadar uzun yorum yaptırdığı için başarılı bulduğumu söyleyebilirim. :) Saygılarımla,
@pugpug30017 ай бұрын
Yazdiklarina yaklasik 15 yildir Almanya ve Isvicre'de yasayan birisi olarak sonuna kadar katiliyorum. Almanlar irkci, seni disliyorlar, asagi sinif insan olarak görüyor diyenler neler yasiyor veya nasil tipler cok merak ediyorum. Türkler ile yasadigim sorunlarin 10'da 1'ini Almanlar veya Isvicreliler ile yasamamisimdir.
@emreonder5 ай бұрын
23 yaşında yurt dışına çıktım 8 sene, 22 ülkeye projeye gittim/yaşadım. 9 senede Norveçte yaşıyorum. Abi anlattığınız herşeyin altina imzamı atarım.
@selin17963 ай бұрын
Restorana gidince niye kral gibi hissetmek isteyelim ki
@sametakbas3315Ай бұрын
çünkü kralcılığı seviyorlar sağcılar :)
@kutayyalcner86517 ай бұрын
36:16 da sonunda benden bahsetmeye başladınız, Hollandaya gittim 2 hafta kaldım benim için CENNET gibi kapalı hava seviyorum kuralları seviyorum, ingilizcem iyi insanlar beni hiç dışlamadı herkes çok yardımseverdi hani ben orayı evim gibi hissettim
@selmandimlioglu22193 ай бұрын
Makine mühendisi oldum anadilim seviyesinde İngilizce biliyorum orada ne yapabilirim
@anlamsizfeda7 ай бұрын
Hocam çok güzel hikayenizi anlatmışsınız, ben de Ömer gibi sadece devlet okullarında okudum ve bunlar iyi okullardı fakat bu hikaye bitti. Artık zengin çocuklar 3 yaşından itibaren özel kreşti falan derken çok öne geçiyorlar ve artık iyi bir liseye gitmek için bile özel okula gitmek gerekiyor. Bizim tarzımız hikayeler artık geçerli değil ve daha kötüsü ülkenin kaynaklarını ülkede kalmayacak zengin çocuklarına yatırıyoruz.
@pentasus17 ай бұрын
Bir haftadır oldu Kanada ya geldim. Aile birleşimi sürecindeyiz. Burda gelir gelmez kurye lik yapmaya başladım.7 yaşında kızımın için ilkokul eğitimi için 300k üzeri istediler Türkiye’de Finanse edemiyorum artık tükenmişlik içinde hissettim geldim. Umarım herşey iyi olur.
@SiradanBirKanal517 күн бұрын
Ne yaptınız ?
@beyzayldrm13316 ай бұрын
5 yildir Hollanda’da yasayan her ulkeyi gezen tozan bir beyaz yaka olarak tum duygularima tercuman olmus bu video.Hikayeler hep Turkiye’de oldugu icin burada Avrupa’da kazandigin tum maddi manevi tum basarilar yeterli gelmiyor. Cunku Turkiye’de kendini gerceklestirmek istiyorsun. Bu duygunu paylastigin zaman da anlasilamiyorsun…
@trkknk7 ай бұрын
hava durumu sıkıntısı ilk gittiğinde önemsenmez ama zamanla öyle bir moral raadeye geliyor ki geri dönmek istiyorsun aynı sosyal feragatler gibi çok doğru noktalara değinmişsiniz
@tutkutopbas479212 күн бұрын
Söylediklerinize aynen katılıyorum, kendim de aynı süreçteyim. Hakkımızda hayırlısı :)
@PiryusQ7 ай бұрын
İşte beklediğim program ❤
@erdem84367 ай бұрын
8 aydır Almanya’da yaşıyorum. Konuşulan konular değinilen noktalar çok doğru
@savasa6644 ай бұрын
Yasar, 45 yilimi tr yasanis calismis ve simdide çocuklarim icin yurtdisinda yasayan biri olarak söylüyorum. Yurtdisi sosyal hayati ile ilgili söylediklerine ve sürekli yabanci olma durumuna katiliyorum ama Tr deki asil sorun ise özellikle Senin, Ömerin degil, hak etmedigi halde bu sisteme sürekli yabanci olarak yasayacak olmasi. Iste bu bizim göç motivasyonumuz. En azindan gerçekten yabanciyiz ve çocuklarimizin üzerinden buldozerle geçme ve hak etmedikleri eşitsiz bir toplumda yasama zorunluluklari yok. Bu kötü hava ve sosyal izalasyon a katlaniyoruz. Mevzu yasamsal bir mevzu kisaca. Ömer icin diyecek birseyim yok o tr ait. Bizi ötekilestirdikleri icin bizim sadece kalbimizde ama gerçekte olamiyor. Insallah ne dedigimi anlayacak bir hayat yasamazsin, söyledigin 1. Sinif hayati yasaman dilegimle, sevgiler.
@dilandalgic567 ай бұрын
Bu kanalı izleyen kaç kişi çocuğunu devlet okullarına gönderiyor yada göndermek istiyor. Özel okul fiyatları kurslar yaz okulu ortalama yıllık 10bin€. Bu saçma paraları en kıymetlilerimizin geleceği için veriyoruz yalnız karşılığı yine bizim yaşadığımız kısır döngü de olabilir. Belki bunu da başka bir videoya ekleyebilirsiniz. Emeğinize sağlık. Giderseniz bize, kalırsanız size Allah yardımcımız olsun.
@metehaydaroglu7 ай бұрын
Tamamen duygularıma tercüman olan bir video olmuş ne eksik ne fazla. Münih'ten selamlar!!
@bendelidegilimkii7 ай бұрын
madem muzdaripsin don lan ulkene
@northernlegolas7 ай бұрын
9 yıl yurt dışında yaşadım sonra TRye döndüm. 5 yıl TRde yaşadım ve sonra da 5 yıldır Almanya dayım. Doğma büyüme istanbulluyum. Söylediğiniz bir çok noktaya katılıyorum. Ancak şunu atlamamanız gerek. Yüksek lisansda yurt dışındaki iyi üniversiteler Türkiyedekilerden çok daha iyi bir eğitim veriyor. Eğer ki integrasyonun temeli gittiğiniz yerin dilini öğrendiğinizde önünüze gelecek fırsatlara Türkiyede torpiliniz olmadan ulaşamazsınız. Bu batıda torpil olmamasından ötürü değil, olanakların fazla olmasından ötürü. Artı siz şu anda kendi işinizi yapmaya çalışıyorsunuz. Bi Türkiyede 45 saat çalışma şartlarını istanbulda deneyimleseniz Avrupadaki şartlara göre daha rahat karşılaştırırsınız. Son olarak bi Stockholmde yaşayın bakalım. Oradan sonra hiç bi yerin havası koymaz sizi temin ederim :)
@Deniz-ns8wz2 ай бұрын
Çok tatlısınız yaa,yurtdışında bir süre yaşamış biri olarak dinlerken gözlerim yaşardı 😊
@aprilkalinka7 ай бұрын
20. Dakikaya kadar dinledim ve bir turlu kendi gocmen deneyimimle bagdastiramadim. Sebep sanirim Amerika'da olmam ve doktor olmam. Turkiye'de doktorluk cok cok assagida bir meslekken Amerika'da cok saygin ve calisma hayati gerçekten cok daha kolay. Bir de Turkiye'ye bir borcum falan yok. Eger borc alacakli mevzusuna girecek olursak, Turkiye'nin bana borcu daha cok cikar. Maddi olarak tatmin edici bir miktar kazaniyorum ama sosyal anlamda Turkiye'de daha az saygi goruyordum ve okul hayatimda daha cok dislandim.Turkiye'de benim yasadigim gibi kucuk sehirlerde bosanmis bir kadin ve cocugu daha cok dislaniyor. Amerika'da kimsenin umrunda degil boyle seyler. Belkide o yuzden gelir gelmez aidiyet hissettim.
@pentasus17 ай бұрын
Türkiye tatil için çok iyi. Sizlere başarılar.
@atillaselem48273 ай бұрын
12 yildir Almanya da yasayan biri olarak dakika 20:00 de neden Türkiye ye dönmek istedigimi söyledin. Tebirik ederim sizi
@mammadovanermin7 ай бұрын
Azerbaycanliyim. 9 yaşından beri turkiyede yaşıyorum, 33 yaşındayım. "Birden çok dilin, spesifik bir mesleğin var, neden avrupaya gitmiyorsun?" Diyen eş dosta bu videodaki cevapları veriyorum hep. Ben yeniden göçmen olmak istemiyorum. Göçmen olmak hep öteki olmak. Bir etnik Türk olarak Bile turkiye de hep öteki oldum. Gideceğim daha medeni bir yerde tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. Gitme hayali kuranların bilmediği bir şey bu.
@AFurkanng7 ай бұрын
Uslu uslu dinledim fakat ilk fırsatta kaçıyorum :)
@erenaydn30037 ай бұрын
kanal büyüdükçe kelleşiyorlar ♥
@runades17 ай бұрын
Ahahahhhaahhahahahahhahahahahahahahaha
@runades17 ай бұрын
Hayirrr saclasiyorlaarrr!!!
@ogzhn5357 ай бұрын
Yurtdışı klişeleri, güzel tespitler ve abi boğaziçi üçgeninde bir video olmuş
@bilimsanatduzen20747 ай бұрын
Türkiye'de darp gasp çemberinde yaşamaktansa Avrupa'da sürünmek daha mantıklı gibi geliyor? üstelik bu videoda kendi geleceğini batı bloğunda garantilemiş bir beyfendi izliyoruz...DÖNMÜŞ DEĞİL HİÇ GELMEDİ SADECE TAKILIYOR BURALARDA O KADAR
@yucel_ozel7 ай бұрын
Bu kadar iyi eğitimli ve kaliteli adamların , zoru seçmeleri gerçekten takdir edilesi. 'Bu çöplük bizim , biz temizleyeceğiz' söylemesi çok zor cesaret isteyen bir deyiş. Tekrar tebrikler. Umarım yaşadığımız yer için çok daha faydalı olursunuz.
@benerov2866Ай бұрын
vallahi sizi yeni keşfettim muazzam sohebetleriniz oluyor devamkeeeeee
@ozgetabak91454 ай бұрын
Bogazici mezunuyum, yurtdisinda yasiyorum, ben kendi adima bahsettikleri duygulari hissetmedim ama cok objektif ve seviyeli bicimde ele aldiklarini dusunuyorum, ilgiyle dinledim, tebrik ederim. Yalnizlik, sosyal hayata adapte olamama gibi konular yalniz vakit gecirmekten hoslanmayan, hobileri olmayan ya da extrovertlerin sikintisi diye dusunuyorum. Turkiye'de sosyallik arkadaslarla bir cafede vs bulusup muhabbet etmek olarak algilaniyor. Bireysel hobiler-sanat, spor vb- sosyallik sayilmiyor. Bu anlamda arkadaslarla aksam bir yerde bulusamamak sorun oluyor bu tarz bir sosyallik sevenler icin diye dusunuyorum.
@alionuraktepe8349Ай бұрын
Amsterdam'da yaklasik 3 yildir yasayan bir expat olarak Yasar'in soylediklerini o kadar net anliyor ve hissediyorum ki sanki donus kararini ben aldim :). En cok hikaye konusuna katiliyorum. Su an icin beni burada tutan tek gecerli neden cocuklarim. Onun disinda; zaten arkadaslar yukarida herseye detayli dokunmuslar. Buralara gelirseniz biseyler icmeyi cok isterim sizinle arkadaslar :)
@e.k.51457 ай бұрын
Almanyaya gitmeyi 5 yıldır planlayan, bu uğurda erasmus yaz stajı yapmış ben, son 6 aydır müthiş bir kararsızlık içindeyim. Mezuniyet yaklaştıkça orada istediğim sosyal çevreyi edinebilir miyim, tc'deki ortalama bir doktor kadar rahat yaşar mıyım, ailemi çok özler miyim gibi günlük hayatımdaki mutluluğumu etkileyecek kıstasları düşünüyorum. Hayatı anlamlı kılan 2 şey olduğunu düşünüyorum; ilki kendini gerçekleştirmek, ikincisi bu kısa ömrü sevdiklerinle, ailenle, dostlarınla geçirmek. Biri için diğerini ne kadar takas etmek istediğimden emin değilim. Acaba gerçekleşmemiş bir potansiyelin pişmanlığı mı daha ağır basar, yoksa dolaylı yoldan tercih edilmiş bir yalnızlığın mı?
@emma_emma27297 ай бұрын
Bu arkadaşlara bakma :)
@abyesilyurt7 ай бұрын
en kotu geri donersin, deneyim de yanina kar kalir. :)
@halilxxx2 ай бұрын
Naptın bre
@mnm12197 ай бұрын
çok iyi bir video olmuş!!! yaşar helal olsun!!! bu arada odtü buluşması ne zaman olur.... özleştik
@denizkarakuzu89385 ай бұрын
Yaşar Hocam, Bu kanaldan, izlediklerimden daha fazla birisiniz. Sadece bu videoya paralel bir izlenti olarak söylemiyorum .Sosyolojik değerlendirmeleriniz çok bilinçli ve yerinde .Format gereği de olsa bunu korumaya çalışıyorsunuz, az çok taviz vermeden. Düşündüğünüz şeyleri daha net konuşmanız umuduyla. Öbür türlü dönmenin de bir anlamı yoktur ,galiba. Ya da varsa ben fazla romantiğim ,
@semihakkoc68817 ай бұрын
Video çok hoşuma gitti, bu konu hakkında son zamanlarda sık sık düşünmeye başlamıştım. Bir sonraki dönem doktora başvuralarımı yapacağım. Eğer Amerika ve Asya özelinde de tanıdığınız kişileri konuk alarak buna benzer bir video gelebilirse harika olur. Teşekkürler
@resulozden7 ай бұрын
Çok güzel bir tartışma olmuş👏 Ben de Hollanda ya göç eden ve hala orda yaşayan biriyim çok doğru noktalara değinmişsiniz tebrik ederim🥳
@ardaisldar67583 ай бұрын
Ben 13 yıldır yurtdışındayım, yakında Türkiye’ye döneceğim gibime geliyor. Dediklerinizin çoğuna katılıyorum.
@cesemir2 ай бұрын
Nerede yaşadınız?
@aliagba27697 ай бұрын
emeginize saglik cok guzel bir yayin olmus. Hollandada dogmus ve buyumus birisi olarak yaptiginiz tespitler cok hosuma giti. Ozelikle populist soylemler yerine cok mantikli ve sosyolojik konusuyorsunuz.
@sarpduyar85657 ай бұрын
4 sene İsveç'te okudum (Lund Üniversitesi - Zararlı cemiyet) ve çalıştım, Avrupa'da yaşamak bir cesedin içinde yaşamak gibiydi. Hayattan yüksek beklentileriniz varsa sizi ne finansal olarak ne entellektüel olarak doyuruyor. İnsanları sosyoekonomik merdivenin yukarı basamaklarında bile cahil, büyük işler yapmak için hırsı da ara da bulasın. Avrupa'da 4 senede tanıdığım insanları ittire kaktıra kuramadığım şirketi ve hayat standardını Türkiye'de birkaç ayda kurdum. Uzun lafın kısası, At nalı teorisi burada da çalışıyor. Türkiye cennet vatan. (Daha Anglo-Sakson ülkelerini denemedim belki orası daha iyidir.)
@ayberkgny7 ай бұрын
Outro çok iyiydi. Ömer çok iyi bağladı. Tebrikler, yine 49W'ya yakışır kalitede bir video olmuş.
@salihergun5875Ай бұрын
Bu kanalı seviyorum destekliyorum
@akdag23017 ай бұрын
Türkiye’den gitmek veya burada kalmak isteyen arkadaşların mutlaka yurt dışına çıkıp görüp kararlarını kendilerinin vermelerini tavsiye ederim. Herkesin arzuladığı hayatlar ve normlar çok çeşitli bu sebeple kararı iki tarafı da müşahade edip vermek gerekir.
@ezgidemir48827 ай бұрын
Ben de Türkiye'ye dair birkaç şeyi özleyerek, İrlanda'dan döndüm. Uzun yıllar orada yaşamamın önünde hiçbir engel yokken hem de. Birçok insana açıklaması zor bir dönüştü bu. Söylediğiniz pek çok şeyi sıraladım ben de. Ancak özellikle orta sınıfın post-materyal beklentileri kısmını ben de zihnimde tam olarak tanımlayamamıştım. Benimle aynı dönemde giden arkadaşlarımın çoğunluğu devam etti. Dışarıdan baktığımda görüyorum ki çoğunun orada yaşamak için bir motivasyonu var. Benim motivasyonum ise materyal beklentilerin çok ötesindeydi. Orada yaşamak da kötü değil, buraya dönmek ve burada kalmak da. Ama ikisi de zor. Yaşamayanın bilemeyeceği kadar. Bu yüzden bunlardan kaç tanesini deneyimlediyseniz o kadarı kar.
@HikerGirl-ct3nd2 ай бұрын
Mrb bende uzun yillardir ingilteredeyim donmeyi dusunuyorum mutlumusunuz Tr de bunu merak ettim. Benim donme amacimda materyal seylerin otesinde adapte olabildinizmi merak ettim.Tesekkurler
@osencan7 ай бұрын
Yaşar’ın anlatısında Ömer’in he he diye klasik onaylama yapmak yerine kullanılan kelimenin tanımsal karşılığını sorgulaması ve teyit etmesini çok değerli buluyorum ❤ Birçok entelektüel sohbette ya karşısındakini bozmamak ya da umursamamaktan kaynaklı olarak kelimelerin bonkörce kullanımına rastlıyoruz maalesef
@emrekarsidag1887 ай бұрын
ömer batı'nın ahlaksızlığını kapmış gelmiş, kendisine bu kıymetli katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz
@elifgunday61287 ай бұрын
ömer’in yolundan…
@emrekarsidag1887 ай бұрын
maksat yurt dışından sıcak ahlaksızlık gelsin
@azur13567 ай бұрын
7 yıldır fransa da yasiyorum.gayet mutluyum. Yani resmen kast sistemini anlatiyorsunuz. Birde bir ankara bébési :)) olarak omer biraz fazla milliyetci... içi boş milliyetcilik yapmaya gerek yok
@veysicanketen45523 ай бұрын
Türkiye’de şehirde yaşayıp Almanya’ya gelip köyde yaşamaya başladım. Bir süre için idare eder ama Almanca konuşamaya çalışırken kendimi ne kadar az ifade ettiğimi, Türkçe konuşmaya başladığımda fark ediyorum.
@CemSaydam5 ай бұрын
19:25'teki hikaye Fransa'da, ABD'de, Almanya'da yaşanamayabilir. Ama sadece Türkiye'de yaşanacak diye bir kaide de yok. Çok net olarak İspanya'da veya Yunanistan'da da yaşanabilir. Bu biraz halkın para ve huzur arasındaki seçimde hangisine daha yakın olduğu ile ilgili. Onun haricinde yurt dışına gitmenin bahsedilmeyen çok fazla olumsuz yönü var, bundan bahsetmeniz çok iyi olmuş. Yurt dışına daha yüksek maaş için gidenlerin bilmesi gereken bir şey var o da şu. TR'de metre kare başına ödenen kiralar çok düşük. TR'de akaryakıt çok ucuz. TR'de toplu taşıma çok ucuz. TR'de tatil olanakları çok daha fazla. Özellikle İstanbul'daki kültür ve eğlence hayatının yanına yaklaşabilecek bir Avrupa kenti yok. Avrupa dediğin gece 10'de evine gider ve yatar. Gidenler, bu az önce saydığım artıları çantada keklik sanarak gidiyor ve bu konuların hiç de bekledikleri gibi olmadığını ne kendilerine ne de arkada bıraktıklarına itiraf edebiliyorlar. Numbeo.com adında bir web sitesi var. Bu sitede farklı ülkelerdeki şehirler arasında yaşam maliyeti kıyaslaması yapabiliyorsunuz. Hemen size bir kıyas yapayım, Ankara'da vergiden sonra 75 bin TL para kazanan birinin aynı hayatı Paris'te sürdürebilmesi için kazanması gereken miktar net 4941 Euro diyor bu web sitesi. Şimdi soruyorum, Avrupa'ya giderken bunun farkında mıydınız? Avrupa'da 5000 euro maaş alabilmek için yeterli kalifikasyonunun olduğunu düşünüyor musun? Ben 1 yıl San Francisco'da yaşadım ve evet küçük yerin büyük balığı olmayı tercih ederek yurda döndüm.
@onatdeveci55027 ай бұрын
Gurbetteki bir takipçiniz olarak size teşekkür etmek istiyorum. Bu denli hayatıma dokunan bir videoyu beklemiyordum; çok sağolun, varolun.
@adiko1015 ай бұрын
Çok iyi sohbetti. Beyler ağzınıza sağlık
@cemyildiz78427 ай бұрын
Ben de 6 senedir Berlin'de yaşıyorum. Burası ile ilgili sorunları Türkiye'dekilere anlatmaya çalışıyorum ama sanırsam Türkiye'de herkes herşeyi benden daha iyi biliyor. Ben de tabi Türkiye'ye dönerdim ama çoluk çocuk var, kurulu düzenim var :) Ben beyaz Türk'üm, yok efendim kendimi daha Avrupai hissediyorum falan kafasındaysanız gelin görün derim. Hatta, görünüm olarak sarışın falan olan Türkiye'den gelenlerden, "sen hiç Türk'e benzemiyorsun" laflarına ne kadar sinir olmaya başladıklarına da tanık olmuşluğum var. Türkiye'de asimilatif, Almanya'da ise ayrıştırıcı (distinctive diye kelime uydursam havalı olur mu?) bir ırkçılık söz konusu. Yani Türkiye'de devlet politikası da, insanların genel içgüdüleri de, gelen göçmenleri kendilerine benzetme üzerine kurulu. Çad'tan yağız bir delikanlı gelir, kendine Çorumlu Amir der, bizim milletin hoşuna gider. Sizin Chemnitzli Selim olmanızla Almanlar ilgilenmez, sen bizden değilsin, mümkünse olma kafası hakimdir. Selim'in oğluna, torununa, torununun çocuğuna da bunu hissettirirler. Bir de olayın bir alt veya bir üst uygarlıktan gelme versiyonu var. Türkiye'ye Suriye'den, Afganistan'dan falan geldiyseniz pek sevilmezsiniz, çünkü çok kalabalık gelmiş olursunuz, üstüne de "alt bir uygarlıktan" gelmişsinizdir. Almanya'dan Türkiye'ye bir Alman olarak gelirseniz daha bir el üstüne tutulursunuz. Aynısı Almanya'ya gelen göçmenler için de geçerli. Geldiğiniz ülkenin ekonomik ve siyasi durumu, sizin sosyal hayattaki durumunuzu ciddi oranda etkiler. Hatta Erdoğan'ın ettiği iki laf bile sizi alttan alta etkiler. Almanlar, istisnalar dışında size direkt olarak hiç bir zaman ırkçılık yapmaz. Bunu inceden inceye yaparlar. Çok küçük detaylar ise hayatınızı etkiler. Bu yüzden Bir Türk olarak, Almanya veya Fransa yerine, Mozambik'e, Peru'ya falan giderseniz, daha mutlu olursunuz. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğini ise, artık pek konu edilmese de, sonuna kadar savunuyorum. Umarım çok daha fazla vatandaşımız, buralara gelip hayatının bir kaç senesini eğitimle, çalışma hayatı ile geçirir. Ve memleketlerine dönmeleri de hiç öyle karmaşık ve zor olmaz. Yaşar'ın Fransız vatandaşı olması, bence Türkiye'ye dönmesinde, kendisi farkında olmasa bile çok etkili olmuştur. Uzun konu ama uzatmayayım. Balkanlar, Mısır, Irak, Suriye ve Türkiye, ta Persler, Grekler, Romalılar ve Osmanlılar döneminden beri sürekli içiçe yaşamış. Yani Türkiye AB içerisinde olsa bile, her bir vatandaşımızın malum imparatorluklar mezarlığı olan bu coğrafyada, diğer halklarla artık yakınlaşması gerektiğine inanıyorum. Türkler Arapları, Araplar İranlıları, İranlılar Kürtleri, Ermeniler Azerileri sevmez, Yahudiler ise her zaman kara kedidir. Bunu artık bir kırmak lazım.
@pugpug30017 ай бұрын
Türklerin hosuna giden seylerin Almanlarin hosuna gitmemesine kültür farki deniyor. Almanlarin ayni Türkler gibi olmasini istiyorsan Türkiye'de zaten Türkler var, niye macera ariyorsun bos yere? 6 yilda seni Alman gibi mi görmeleri gerekiyordu? Ne bekliyorsun anlamadim.
@cemyildiz78427 ай бұрын
@@pugpug3001 Yukarıda da yazdığım gibi, Türkiye'ye herkes, her şeyi benden daha iyi biliyor. Bunun için neyden bahsettiğimi anlamalarına da gerek yok. Yazdıklarımdan nasıl Almanların Türkler gibi olmasını istediğim sonucuna vardınız anlamadım. Macera aradığım fikrine nereden kapıldığınız konusunda da fikrim yok. Türkler ile Almanlar arasında kültür farkı olduğu konusunda beni aydınlattığınız için de çok teşekkür ederim. Benim kendi yaşadıklarım konusunda ve kendi koşullarım hakkında elbette gerçek bir fikrim yok, herşeyin en iyisini siz bilirsiniz.
@pugpug30017 ай бұрын
@@cemyildiz7842 Canim benim, senin yasadigindan daha fazla süre Almanya'da ve Berlin'de yasadim. Sen her seyi biliyorsun, diger herkes salak sana göre anlasilan. Ukala ukala konusacaksan ona göre cevap veririm. Kendi yasadigim olayi daha iyi biliyorsunuz diye sacmalamissin da kendi yasadigin özel bir olay anlatmamissin, Türklerin genelde tekrarladigi sacmaliklar. Almanlar hissettirmeden irkcilik ve ayrimcilik yapar gibi sacma sapan argümanlar. "Çad'tan yağız bir delikanlı gelir, kendine Çorumlu Amir der, bizim milletin hoşuna gider. Sizin Chemnitzli Selim olmanızla Almanlar ilgilenmez, sen bizden değilsin, mümkünse olma kafası hakimdir." Sunu yazip bir de Almanlarin Türkler gibi olmasini istedigim sonucuna nasil vardiniz diye sorman garip. Bu bahsettigin olayda Almanlarin Türkler gibi davranmasini bekliyorsun ve öyle davranmadiklari icin bunu kötü bir sey olarak sunuyorsun. Almanya'da dogmus bircok Türk Almanlar ile oldukca iyi arkadaslik iliskileri kuruyor, Türklerin dislandigi gibi bir durum yok. Hicbir zaman Alman olmayacaksin ve Almanlar da seni onlardan birisi olarak görmeyecek cünkü Alman degilsin. Bunda da garip bir sey yok. Esas garip olan seni Almanlarin kendilerinden birisi gibi görmelerine ihtiyac duyman. Berlin gibi bir yerde dahi kendini ait hissetmiyorsan ve mutlu olamiyorsan, dön köyüne. Berlin Almanya'nin geri kalanina nazaran farkli kültürlere en acik sehiri. "Bir de olayın bir alt veya bir üst uygarlıktan gelme versiyonu var. Türkiye'ye Suriye'den, Afganistan'dan falan geldiyseniz pek sevilmezsiniz, çünkü çok kalabalık gelmiş olursunuz, üstüne de "alt bir uygarlıktan" gelmişsinizdir. Almanya'dan Türkiye'ye bir Alman olarak gelirseniz daha bir el üstüne tutulursunuz. Aynısı Almanya'ya gelen göçmenler için de geçerli. Geldiğiniz ülkenin ekonomik ve siyasi durumu, sizin sosyal hayattaki durumunuzu ciddi oranda etkiler. Hatta Erdoğan'ın ettiği iki laf bile sizi alttan alta etkiler." Surada nasil bir eziklik psikolojisi icinde oldugun zaten gözüküyor. Bu kafada olan birisine laf anlatmak zor. Geldigin ülkeden dolayi kendini alt uygarliktan gelen olarak görürsen, millet de öyle davranir. Bana kimse öyle davranamiyor cünkü Almanya ve Isvicre icin bile en iyi egitimli gruba dahilim. Birisi öyle davranmaya kalkisirsa da cevabini alir. Sacma sapan tipler disinda da calisan cikmaz. Bi psikologa falan görün derim, bu psikoloji ile mutlu olman zaten mümkün degil "alt uygarliga" ait orta dogulum benim.
@Billy-zn7ii7 ай бұрын
amerika bir göçmen ülkesi aidiyet konusunda daha uygun bunu da keşke ekleseydiniz birazcık daha bireysel ve materyalist konulara değinebilir misiniz başka bir videoda
@Elvan283Ай бұрын
Biraz “kendini özel hissetme”, “standardın üzerinde saygı görme” üzerinden değerlendirilmiş. Bunlar kişisel taleplerle ilgili olmakla birlikte bu topraklardaki “var oluşun değeri” konusundaki kolektif tanımlamayla/algıyla da ilgili. Almanya’da yaşayanların büyük bir kısmı da orada herkesin robot olduğunu düşünüyor. Türkler için kendini değerli hissetmek çok önemli. Sürekli sosyalleşme, kültürün kokusunu alma, sıcak ilişkiler yaşama gibi ihtiyaçları olanlar için yurt dışı zor; insanca yaşamayı yeterli bulan, rutini seven introvert biri için (fiziksel koşullara da bağlı olarak) çok daha kolay olabilir.
@omerefet36647 ай бұрын
4 senedir amerikadayım özellikle son kısımda anlatılanları ben de kendimce eşime dostuma söylemeye çalışıyorum yurtdışını imkanı olup gitmek isteyen herkese tavsiye ederim ama benim gözlemim hangi coğrafyaya gidersek gidelim insanlığın birçok problemi ortak gibi geliyor bana bu sebeple mevcut bulunduğum yerde mutsuzum başka bir yere gidince kesin mutlu olacağım diye birşey yok o yüzden tavsiyem git gör kendine birşeyler katmaya çalış duruma göre değerlendirirsin dönersen dönersin dönmezsen zaten,özellikle 1-2 sene sonunda birçok konu adapte olmuş olursun yaşamaya devam edersin tamamiyle kişisel beklentiler ile alakalı olduğunu düşünüyorum
@burakcosgun10177 ай бұрын
eğer teknik bir yeterliliğiniz varsa gelişmiş değil gelişmekte olan ülkelere gidin. azerbaycan, arabistan, gürcistan, rusya vb. çünkü bu tarz ülkelerde uzman sıkıntısı var. hem kendini alt sınıf hissetmez hem de para kazanırsın. avrupada uzman eksiği yok. işçi eksiği var. eğer eliyle çalışan biriyseniz avrupa sizin için bir cennettir.
@La_Fraternite7 ай бұрын
bu ikiliyi çok özlemiştik❤❤❤
@uxerhypa7 ай бұрын
Ben de 2 farklı ülkede 10 sene kadar yaşayıp dönen tayfadanım. Üstelik eşim de bir Avrupalı, yani entegrasyon sorunu yaşadım, beni içlerine alırlar mı kaygısından ziyade o uyumlanmada bir anlam bulamadımkültürel olarak. Yaa üff usturuplu söyleyeceğim diye ne kasıyorum ki, Avrupalılar gerçekten biraz alık, yüzeysel ve yavan insanlar. Açıkcası ne kadar onlar bize göçmen hıyy pis göçmen falan diye de bakıyorsa, biz de onlara gerçekten bayılmıyoruz tanıma fırsatı bulunca, çünkü dediğim gibi alıklar. Söylediklerinize büyük oranda katılıyorum, eğitimli kesim için bir konfor kaybı oluyor ama hnlah sizi inandırsın ben toplumsal ayrıcalık hiyerarşisinden tikkkksinen biri olarak benim sorunum bu değildi. Yani aman da aman neden garsona köpek çekemedim derdi değildi sorun. Yüz bin tane konfor kaybın var. KZbin yorumlara destan yazacak halimiz yok ,ama bir örnek verelim. Elinde koca bavulla hava alanına gideceksin otobüse bindin, şöför 20 yuroyu bozmam deyip seni indiriyor, yapay zakalaşmış bön insanlar bunlar. Bir de burası İspanya he, güya Akdeniz ülkesi neyim. Uçağını mı kaçırır, ne olur bu da insan evladı diyen yok. Yolcuya soruyorsun 20 yuro bozacak insan yok, cringe cringe bakıyorlar sana. Ben buna insan faktörü diyorum. Kapitalism ve Avrupa elitleri bu insanların kültürünü böyle inşa etmiş, 30-40 seneye kalmaz biz de öyle oluruz gerçi. Ama bu şuan hangi şehre gidersen git TR'de olmaz. Buna benzer 1 milyon örnek sayarım yaşanmış. En iyiysi ben TR'den daha iyi olan yönlerini söyleyip gideyim. Şehir planlaması ve mimari, bu abicim sadece bu. He birde daha sağlıklı cinsiyet ilişkileri, daha az cinsiyetçilik falan. Daha fazla para falan da kazamıyorsun. 2000 yuro üzerinde nakit taşıyana zaten drug dealer muamelesi yapılıyor, ağır bürokratik kurallar var, Neyse benim çenem açıldı zaten uzun oldu. Hülasa Yurop out, şu komada kalmış haliyle bile memleket in anacım!
@uxerhypa7 ай бұрын
@@yusuf8082 Aynı evet, vergiler hariç 1800-2200 € aralığında.
@uxerhypa7 ай бұрын
@@yusuf8082 Gidin görün deneyimlerin. Genelde ilk 6 ay ay buralar ne güzelmiş derken geçer, sonra homurdanmalar başlar. Kalmanıza donsenizde gidip deneyimlemek en iyisi.
@pugpug30017 ай бұрын
@@uxerhypa Ispanya icin konusuyorsan bilemem de cogu üst düzey avrupa ülkesi icin yeni mezunlar 2200 eurodan fazla aliyor. Ispanya bati avrupanin zengin ülkelerinden birisi degil.
@pugpug30017 ай бұрын
@@yusuf8082 Hangi avrupa'dan bahsettigine bagli. Almanya, Isvicre, Isvec, Danimarka, Norvec vs Türkiye'den daha iyi kazaniyor. Tabi aralarinda da farklar var ama Türkiye ile ayni kazanmiyorlar. Soru sordugun kisinin yazma tarzina bak sonra soru sor derim. :)
@uxerhypa7 ай бұрын
@@pugpug3001 Üst düzey Avrupa ülkesi jkljhhghk. Nasıl çevirirsin bu ifadeyi İngilizce'ye mesela, high level European country, high grade??? jljljlj. Bilmesek inanacağız, geçen 6 ay içinde 9 yıllık senior yazılım mühendisi Hepsi Burada'yı bırakıp 2800 öroya Berlin'e gitti. İngiltere'de güncel pratisyen hekim maaşı 1800£, gidenler ağlama videoları çekmeye başladı bile.
@CanSArat7 ай бұрын
Yalnız bu beyaz yakaya bir parantez açmalı. beyaz yaka tr de de bı bok kazanmıyor ya artık. Birçok meslek grubunda asgarinin 2 katından fazlası büyük hayaldir... Yani parasal olarak Avrupa'dan iyi denemez beyaz yaka is olanakları, bir statü kalmadı. O kadar cok o meslek grubu var ki, fiyatlar çok düşük. Artık ort bir usta mimar mühendisten fazla kazanıyor. Hele asgari saatlik ücretlerine baksak, en kötü usta en düşük alan mimarın 2 katı para alıyordur saatine en az...
@mervedemir06927 ай бұрын
Özlemiştim sizi 😍 Sizi dinlemek terapi gibi herkese tavsiye ediyorum kanalınızı hatta bahsederken arkadaşlarım falan diyorum jsjsjsj
@mecburen-stoik7 ай бұрын
Yaşar adamdır.
@herkeseacikkullaniciadi147 ай бұрын
Abicim, sizin ne kadar genç insanlar olduğunuzu ancak yaşlarınızı söylediğinizde idrak ediyorum, bazen Ömer'in, bazen de Yaşar'ın safsatalarını anlamama yardımcı oluyor. Özetle şöyle de denebilir, eğer hali hazırda ayrıcalıklı iseniz, Türkiye'de var olmak size daha çok şey sunabilir. Mesela Türkiye'nin ekonomik ve kültür kapital bakımından üst kısımlarından iseniz, şöyle bağlantılı bir aileye doğup, köklü liselerde, okullarda okuduysanız veya üç-dört gayrimenkulünüz falan varsa sizi bekleyen veyahut teknoloji işindeyseniz falan mesela (öyle beyaz yaka yetmez, beyaz yaka da sürünüyor), Türkiye'de parayla satın alabileceğiniz ayrıcalık, insan gücü, servis kalitesi Avrupa'ya göre muazzamdır, neredeyse kıyaslanamaz. Çünkü mal pahalı olsa da, insan ucuzdur. İnsan da ister istemez para ile alınan şeyler arasında en çok bu başka insanı hareket ettirebilme gücünü sever, hizmet verenler yerlere kadar eğilsin, her lafını çeksin, evine hizmetçi gelsin, özel hastanene git doktorunu gör, arabanı başkasına yıkat vs. Şimdi düşününce, Hindistan'da tam böyle. İşte tam da bu sebepten Avrupa ortalama bir vatandaş için, veya ayrıcalıklardan mahrum bireyler, veya azınlıklar, veya kadınlar için çok daha seçilesidir, çünkü o hizmetleri verecek kişi olarak, hizmeti alan ile aranızdaki en küçük güç mesafesi Avrupa'dadır. Gelir farkı nispeten azdır, insanlar ortak sosyal çevrelerde daha rahat bulunur, kendini insan yerine konmuş hisseder. Çoğu insan sırasını bekler, çünkü ayrıcalık satın almak oldukça pahalıdır, çünkü insan pahalıdır. Ne istediğinize bağlı, ha bide hala ne kadar arkadaşınızın ülkede kaldığına. - Var olan para ve bağlantılarım vasıtası ile ayrıcalık satın almak istiyorum = Türkiye - Görece eşit bir ortamda, daha az hayati şeylere yönelik stresler yaşamak istiyorum = Avrupa
@hafizesabanc5887 ай бұрын
2000 krizinde gitmiştim. Tam olarak bu dedikleriniz yüzünden döndüm. Oğlum doğduğunda çocuğumun burada büyümesini istemiyorum dedim. Köksüz biri haline gelmesini istemedim.
@isahankorkmaz77177 ай бұрын
Abi Ben Berlin’den döndüm ve hukukçuyum. Tekrar geri döner misin derseniz son seçeneklerim arasında derim. Kolu dövmeli arkadaş fikirlerime tercüman olmuş. Biz hukukçulara dedikleriniz ise maalesef doğru.