Рет қаралды 1,809
“Hayatımı mahvettim. Üstelik bunu yaparken aklım başımdaydı. Hayatımı bile bile mahvetmemin tek bir sebebi vardı: Âşıktım ve dünyanın geri kalanının gözümde zerrece değeri yoktu. Bütün düşüşleri güzelleştiren kutsal aşk, beni de uğruna her şeyi göze alabilecek bir cesaret ve arzuyla dolduruyor, dibe doğru sürükleyip nefesimi kesiyordu. Şimdi zarfı henüz açılmamış bu mektup elimdeyken eski deniz fenerinin önünde durmuş geçmişi düşünüyorum. Deniz aç kalmış yabani hayvanları andıran bitimsiz bir iştahla kayalara saldırıyor. Kayalar, duman grisine çalan kabarık suların açlığını bastırmak bir yana daha da hırçınlaştırıyor. Dalgalarla birlikte hiç durmadan zihnimin duvarlarını döven tereddüdün pençesinde kıvranıyorum. Elimdeki zarfı içindekileri okumadan sulara bırakmanın eşiğindeyim. Susmak bilmeyen köpek ulumaları kulaklarımı tırmalıyor. Günlerdir, haftalardır bu haldeler. Nedir onları bu kadar huzursuz ve öfkeli yapan? Belki açlık, belki korku. Uzakta, ufka yakın bir yerde belli belirsiz bir gemi, ağır ağır ilerlerken donmuş zamanı parçalara ayırıyor. İçimden bir ses o mektubu sakın açma, diyor. Yazılanları okuduğum anda hayatım tahmin edemeyeceğim kadar altüst olabilir. Fakat merakımı bir türlü yenemiyorum, çünkü çok uzun zamandır bu ânı bekliyorum. Bir haber. Bir ses. Bir kelime.”
-
Tarık Tufan’ın yeni kitabı Âşıklara Yer Yok da geçiyor bu cümleler.
Tarık Tufan bu kitabında yeni bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Aşk sandığımız bağlılıklar, gerçekte bizi kendine tutsak eden bağımlılıklarımız mıdır? Sorusuna cevap ararken insanın içindeki bu büyük çatışmanın kapısını aralayarak aşkın yersiz yurtsuzluğuna dair sarsıcı bir hikâye anlatıyor.
Âşıklara Yer Yok, gerçeklikle hayalin iç içe geçtiği olağanüstü bir aşk ve tutku hikayesi.
-
Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:
/ @ahmetculum