Рет қаралды 152,560
Şimdi size dinlemekten çok da mutlu olmayacağınız bir olayı anlatacağız. Hani sinemada izlediğinizde
ya da kitabını okuduğunuzda “yok canım, bu kadar da olmaz!” dediğiniz senaryolar olur ya? Heh işte
onlardan bir tanesi.
Gerçek olacağına inanamayacağınız kadar gerçek. Hem de yanı başımızda oluyor bunlar. Komşumuz
İran’da.
79 devriminden sonra kadınların yaşadığı durumlar malum. Baskıcı ve zorba bir ülkede yaşamanın
sonucu ne yazık ki ölüm. Kadın-erkek herkesin yaşadığı bu baskı ortamında yaşamak istemeyenler
ülkeyi terk ediyor. Peki, ya terk edemeyenler?
En çok kadınların tacize, tecavüze uğradığı ya da öldürüldüğü bu ülkede yaşananlar çığırından çıkmış
durumda. 43 yıllık baskı rejiminin ardından ilk kez kadınlar başörtülerini yakıyor. Erkekler, kadınlara
destek veriyor. “Saç yoksa, günah da yok” denilerek saçlar kesiliyor. Hamaney’e ölüm sloganları
atılıyor.
83 ilde hâlâ çatışmalar sürüyor.
Polis halkı sindirmek için gerçek mermi kullanıyor. Ülke karışmış durumda. Öyle bir öfke var ki
içlerinde ne yapılsa dinmeyecek sanki. Bu öfkenin nedeni kişilere değil, 43 yıldır İslam rejimine.
Öldürülen kadınların yanında İslam rejiminin bireylere ahlak aşılamaya çalışması. Ve bunun için
yıllardır baskı uygulaması.
Peki, ne oldu da işler iyice karıştı?
22 yaşında genç bir kız, ahlak polisi tarafından başörtüsünü doğru takmadığı için tutuklandı. Kardeşi
buna karşı çıktı. Polisler ise “eğitildikten sonra serbest bırakacağız” dedi. Ancak Masha Amini, ahlak
polisinin şiddetine maruz kaldığı için bugün artık aramızda yok.
Polis ise bunu talihsiz bir olay olarak nitelendiriyor. O hastaydı zaten, diyor. Oysa doktorlar başından
aldığı darbeler nedeniyle öldüğünü söylüyor.
Ve ne yazık ki “yine” suçlular cezasını çekmiyor.
Ne zaman çekti ki zaten?
Maç izlediği için yargılanan ve yargı önünde kendini yakan Seher Hüdayari isyan ettiğinde de olmadı.
Bir türbe önüne muska takan kişiyle tartışan ve Kuran’ı yaktığı iddia edilen Ferhunde Melikzade linç
edilip öldürüldüğünde de.
Elnaz Babazadeh Besiç militanları tarafından kıyafeti uygun olmadığı gerekçesiyle, sokak ortasında
tecavüze uğrayıp mezarlığa bir çöp gibi atıldığında da.
İsimler değişiyor; ama yaşananlar aynı.
Aynı bizim ülkemizde olduğu gibi. Şu zamana kadar bilinen resmî kayıtlara göre bu sene 287 kadın
öldürüldü. Katiller ya serbest ya da takım elbise indiriminden yararlanıyor.
Çocuklarının önünde kadınlar katlediliyor. Taciz ve tecavüze uğruyor. Şort giydiği için dayak yiyor.
Teşhirci ilan ediliyor.
Kıyafeti ya da düşünceleri nedeniyle konserler iptal ediliyor. İstanbul Sözleşmesi “ahlakı bozduğu”
gerekçesiyle yok sayılıyor.
Kadının yeri evidir, deniliyor. Kadınlar hamileyken dışarı çıkmasın, gülmesin, konuşmasın,
düşünmesin, dans etmesin isteniyor.
Bunlar bir distopya senaryosu gibi öyle değil mi? Onlardan en bilindiği de Damızlık Kızın Öyküsü. Eğer
izlemediyseniz bu Vibio’muzdan sonra üstteki linke tıklayıp ona da bir göz atın. 80’li yıllarda yazılan
bir hikâyenin nasıl da bugün gerçekten yaşandığına bir bakın.
Peki, Masha Amini’ye ne oldu? İslam rejimi neden bu kadar baskıcı ve zorba? Masha’nın ölmesinin
gerçek nedeni aslında ne?
Buyurun.