Yorgos Lanthimos Sevmeyenler Kulübü - Olmaz Öyle Saçma Şey! -S3B11

[@Exdeun]

Eski Olmazlar ne güzelmiş. Keşke kanal sinema konuşmaya yeniden gerekli zamanı ayırsa

[@prosu1125]

Hocam verdiğiniz tarifi uyguladım. Efsane bir film çıktı sanırım. Ama bir sorum var filmi oscara mail ile mi göndereyim yoksa whatsapptan mı atayım? Acil dönüş yapın lütfen.

[@kadirsarpbozoklu1894]

Asistanım olarak sürekli çalıştığım bir astımın anlattığını kısaca anlatayım; Bu arkadaş maltepe'de ki özel bir üniversitede okumakta ve radyo televizyon bölümü için bir sempozyuma katılmış bulunmakta. Bu sempozyuma da bir kısa film yönetmeni geliyor mamafih ilk önce kısa film izletiliyor sonrasında interaktif bir söyleşiye geçiliyor. Akedemisyenlerden birisi filmin okumasını yaptığını inanarak atılıyor ve diyor ki "Sondaki o kapı kapama sahnesi mükemmel bir metafor olmuş aslında şunu şunu anlatmak istediniz değil mi" diye soruyor yönetmen arkadaşa. Yönetmen arkadaşta "Öncelikle filmi bu kadar derin olduğunu düşündüğünüz için teşekkür ederim ama ben orada sadece kapıyı kapadım, bahsettiğiniz şeylerden hiç birisini yapmadım" diyerek olayı noktalıyor. that's the point.

[@ahmetalvar8870]

Köpek Dişi izlediğim tüm filmler arasında beğendiğim 3-5 filmeden biridir. Yine de hunharca yerden yere vuruluşunu eğlenerek izledim. Olmaz Öyle Saçma Şey hiç bitmesin.

[@ilkantlk1932]

“Bi film, filmdir her şeyden önce” İlker Canikligil 1 yıl sonra yine burdayız hocam.

[@burakeka]

Gaspar Noe'nin biraz daha akıllısı! telefon mu lan bu

[@fatmatapdiqli8808]

Kahkaha atim

[@fatmatapdiqli8808]

Kahkaha atim

[@lee4621]

Ben yine eskilere sardim. Tekrar tekrar. Uç kere fisildayinca hoca alev aliyor. Lanthimos, lanthimos, lanthimos 😂

[@turkceraptv9616]

*yolumdan gelecek olanlara söylüyorum; gelemezsiniz!*

[@birisimvebirsoyisim3250]

Bak sıtenli iyi bir kardesimizsin ve sinamaya cok katkin var ama artislik yapma serefsiz..bir kere senin film yaptigin zamanda tup kuyrugu vardi simdi herseyimiz var cok sukur..ah olmeyecektin ki bu millet sana cevabini verirdi..ismini ali yapmasini bilirdi bu millet..Türkün sabrini zorlama efendi efendi ölü olmaya devam et Vesselam

[@kubrickinpadawan5502]

☹ üzdün ustam. Senin kadar iyi olamazsak da biz de bir şeyler yaparız belki

[@farukaydn9128]

Stenli reis rap kanalı açmış :)

[@ahmetberktasc7324]

yorgos beyin filmlerini çok seviyorum ama bu sevgim "abi metafor"cu tayfadan bağımsız bir şekilde o anlattığı gerçekçi olmayan hikayeleri izlemeyi sevdiğimden ve sinematografisini beğendiğimden. Tabi ki herkesin sevmemeye hakkı var ama ben popüler sinema çerçevesinde bu tarz farklı hikayelerin anlatılabilmesini de değerli buluyorum.

[@atarlidomates3110]

ilker canikligil benim sevdiğim ne kadar film varsa nefret ediyor ama sinemaya bakışımız aynı xD

[@kankut]

Bölümü götüyle izleyen arkadaşlara tdk’nin sitesinden şu kelime ve tamlamaların anlamlarına bakmasını öneriyorum : bence, benim fikrime göre, şahsi kanaatimce, benim zevkime göre

[@cemakn3004]

Ben de size dilimizdeki ''k'' harfinin kalın (ka) değil,ince (ke) okunduğunu dolayısıyla TDK'nın değil, TDK'nin yazılması gerektiğini öğrenmeniz uğruna ivedilikle bir yazım kılavuzu edinmenizi öneriyorum.

[@kankut]

Yazım hatasını düzelttim uyarı için teşekkürler, lakin bir harf hatası yüzünden bir ton şov yapmanız hoş olmamış sanki burda hakemli dergiye makale yazıyoruz. İçeriği bağlamından kopartarak ucuzlaştırmayın

[@fragstja3231]

@@kankut Sen de aynısını yapmışsın ama.

[@mehmetcephe2042]

Hocam Nazım ilk başta Yorgos Lanthimos'u seviyordu. 3 kelimeniz den sonra fikri değişti. :)

[@Tnyfilm]

Mehmet Cephe Nazım’ın ortamlarda Lanthimos’u övdüğüne eminim 😊

[@huseyintekinyildiz4784]

hhhaha

[@atalay.]

Lanthimos'un Dogtooth filmi, 1967-74 arasındaki Yunanistan askeri cuntası olan nam-ı diğer Albaylar Rejimine göndermeler ile dolu. Ve burayı temel alan genel bir otorite-iktidar eleştirisi. Film, anlatının düzlemi de düşünülürse çift taraflı forma gibi görülebilir. Öyle tahmin ediyorum ki atmosferi gereği Haneke benzetmesi yapılıyor. Yalnız hikayenin düzlemi ebeveynlerin çocuk yetiştirme konusundaki el yordamı yöntemi gibi dursa da aslında kullandığı metafor baştan aşağı alegorik anlatımla gidiyor. Evet, sinemada metafor düzlemin önüne geçtiği zaman izleyici olay örgüsünü takip etmekte sıkılabilir. Mesela, Aronofsky'nin "Mother!" filmi gibi. Ki oradaki metafor yeryüzünde milyarca insanın bildiği hikayeyi kör göze parmak sokarcasına aktarıyordu. Ya da Pasolini'nin Salo filmi de kendi geçmişinden yaşanmışlıklar barındıran bir faşizm eleştirisi. Bittabi oldukça uç: anlaması, sindirilmesi, beğenilmesi hatta gerekli bulunması bile güç ve anlaşılabilir. Burada benzetilen yönetmenlerden biri olan Trier'in "Melancholia" filmi de aynı düzlem-metafor denklemine sahipti. Bu sebeple buradaki kıstas yönetmenin altı dolu bir anlatım ile mi yoksa künyesinin verdiği güç veya farklı üslupla, belki de obskürantik şekilde mi metaforik anlatımı tercih ettiği olmalı. Zira Lanthimos The Lobster filiminde de hikayeyi absürt şekilde işlemişti. Bunu yaparken de çoğunluğun ilişkilerindeki değer yargılarını ve genel kabullerini örtük benlik, ayna nöronları gibi mefhumlar ile bazı ortak sembol örnekleri tekrarlayarak aslında normatif ögeleri, tek tipliliğin ve çift olmanın doğasını, psikolojik aynı zamanda sosyolojik yönden eleştiriyordu. Ayrıca yönetmenin sinemadaki muhteviyatı ile yaşamı arasında özdeşlik aramak safsata değil mi? Sinema, başlangıç noktasından bugüne bir nevi paradigma kayması içindeyken metafor konusundaki bu tutumu tuhaf buluyorum. İyi bir alegori, düzlemini koruyabilen her türlü metafor ya da zekice işlenmiş başarılı foreshadowing anlatımı güçlendiren ögeler olabilir. "Bunların sinemada yeri yok" demek, sinemayı sınırlandırmaktan ibaret.

[@demirhan5336]

Artık bir Poor Things incelemesi bekleriz hocam :)

[@psikedelikk]

totally shit things gelir...

[@mandalorluekrem96]

Hocam bir gün Jim Jarmusch adına da bir Olmaz Öyle Saçma Şey bölümü çekmenizi bekliyoruz. Bu mecrada sinema adına sizin kadar kaliteli sözler söyleyen başka hiçkimse yok cidden.

[@cefflebowski3164]

"Yorgos Lanthimos yalancı." İlker hoca sinemanın celal şengör'ü olma yolunda emin adımlarla gidiyor.

[@tugcansenrecper4179]

Yorgos'un filmleri ZIRVA

[@2ginobili0]

ben ikna oldum.

[@3bnuri]

Kesinlikle sana katılmaktayım

[@batuhanemir9682]

oha 2 celal hoca harka bir olay

[@senaaydn3508]

arka planda müzik olmaması çok daha iyi olmuş 👌🏻

[@a945]

Delilerin arkasından o delilerin kolpaları, karikatürleri olan "akıllı" adamlar gelir, bu hep böyledir. Yol olmayan bir yerde kendisi yol açmaya çalışan adamın deliliği mutsuzluğu taklit edilemez. Onlara selam olsun. Samimiyet arayışı çok onurlu bir duruş. Fikirle film olmaz teziniz tam olarak anlaşılmış oldu bu videoda.

[@fratsenyurt5192]

Çok iyi bir yorum

[@fratsenyurt5192]

Bu yorumunuzu kaynak vermeden ortamlarda kullanabilir miyim?

[@a945]

@@fratsenyurt5192 Bunun üstünden iki yıl mı geçmiş, vay be..

[@demetsengul288]

Yönetmenin "the lopster" filmini izledim ve gerçekten çok beğendim. Her şeyiyle alternatif bir dünya yaratmış. Filmde insanların neden mekanik konuştuğunu soruyarsaniz eğer, bu filmde başka bir dünya yaratıldığını fark etmemişsiniz demektir. Çünkü o dünyanın insanindan başka bir tavir, duygusallık ve hâliyle konuşma şekli beklenemez. Duygusal olarak zayıf tipler olmak zorundalar ve o insanlar da bu tavra ve dile sahip olabilirler. Viktoryen dönemini anlatan bir filmde, neden bu kadar ağdalı konuşuyorlar, neden böyle abartılı bir giyim kuşam var demek gibi bir şey sizinki. Her yönüyle tutarlı ve anlaşılır bir alternatif dünyayı başarıyla ortaya koymak çok cesurca, zor ve sinamaciysan anlamli bir şey. Bir filmde de başka da ne yaparsın ki zaten. Distopik filmler sevmiyor olabilirsiniz. Sonu yok demişsiniz, onu hiç anlamadım zaten. Sondan kastınız nedir gerçekten? Herkesi güvenli bir limana mı ulastirsin ya da Amerikan fimlerinde olduğu gibi 5 sene sonrasına kadar tüm karakterler ne olmuşu mu göstersin? Film gayet kurduğu dünyanın tutarlılığı içerisinde başlıyor ve bitiyor. Erkek karakter kadinla kalsa ne olur kalmasa ne olur, bunu gösterince bitmez film, hikâye bitince biter ve burda da hikaye bitiyor. Yönetmenin her filminde var bu kendi gerçekliği ve bu gerçekliğe uygun insan tipleri. Tüm filmleri the lopster kadar iyi değil ama önemi yok. Kurduğu dünyayı ince ince düşündüğü, her detayı bir biriyle tutarlı bir şekilde kurduğu belli ve bir de bunları çekmeyi başarması hayranlık verici. Daha ne olsun!?

[@somebody4271]

bu oyunculuk metodu the lobster'a ve onun alternatif dünyasına özel değil yalnız. genel olarak tüm filmlerinde deadpan tekniği kullanıyor o yüzden bu tekniği filmin dünyasıyla bağdaştırmak pek de mantıklı olmuyor.

[@demetsengul288]

Yönetmenin üç filminin daha izledim. Haklısınız hemen hepsinde, lobster gibi, olmayan ama olması da mümkün bir dünya sunuluyor ve bu dünyanın insanı da böyle davranıyor. Hikâyelerin içindeki kişilerin bildiğimiz anlamda duygusal kırılganlıklar göstermemeleri ve takindiklari tavır çok normal diyorum. İnsanlar günümüzde böyle mi? Çoğunlukla değil... Yonetmenin gösterdiği dunyada böyle olabilirler mi? Bence evet. Zaten lobster de dahil filimlerini kıymetli kılan özelliklerden biri de bu diyordum. O atmosfer ancak o insanı yaratır yada barındırır. Burda da böyle bir şey kullanayım, değişik dursun diye yapılmamış. Distopik hikayelerin çoğunda, ya da en azından iyi olanları bu bütünlüğü yakalar. Hatta distopyaya bile gerek yok, kuşaklar arasında bile insan tavrı değişir ve biz hiç değişmeyen " bildiğimiz" model insanı ya da "oyunculuğu" arayamayiz. Ben neyi mantıksız bulduğumuzu anlayamadım ama anlatmaya çalıştığım şey bu minvaldeydi. Çünkü kullanılan oyunculuk modelini filme bağlamiyorum zaten, hikâye uygun olduğunu söylüyorum. Yönetmenin yöntemi sadece bu filmde kullanması gerekmez, hikâyeler bunlarsa böyle olması normaldir.

[@azizcanertugrul7907]

@@demetsengul288 Yönetmenin yansıtmaya çalıştığı dünya, içindeki insanların hareketleri mantıklı olmadığı takdirde ciddiye alınamaz bence çünkü filmlerin yapmaya çalıştığı şey aslında bizi kandırmak değil midir?

[@demetsengul288]

Kendi içinde kapalı bir sistem sunan, yani kendi paradigmasi olan şeye mantıksız demem ben. Alışılmadık bir şey sunuyorsaniz mantıksız gelebilir ama ben burda bir işleyen bir denklem görüyorum. Sinema bizi kandirmaz bence, ikna eder ya da benim anlayışıma göre diyim; olmayan ancak olması mümkün bir dünya sunar. Gerçi yorumda bir sarmala girmissiniz, mantıksız bulmuşsunuz ( neden böyle dediğiniz belli değil) ve sizi yeterince kandıramadigi için suclamissiniz. Hem sizin deyiminizle mantıklı hem de kandırsin (bence ikna etsin) diyorsaniz tutarlılık, bütünlük, detaylar... yukarıda da baya yazmışım yeterli değil mi?

[@burcinb.3239]

Aşırı güldüğüm bir son oldu İlker bey:) Teşekkürler. Yorgos'u izleyen sevmekle sevmemek arasında kalıp, yahu neyi içime sinmiyor derken duygularımı kelimelere döktünüz. Gene de sevmiyorum demiyorum ama zamanımı vermem diyip dogtoothu izlemeye gidiyorum:D İşte tam olarak bende uyandırdığı davranış bu:)

[@E_M_A_R_S]

Tam olarak adam hakkındaki düşüncelerim ya bu kadar iyi yazılamazdı.

[@burcinb.3239]

@@E_M_A_R_S :)

[@kurtadamlar]

Hocam, Nevzat Hoca ile Poor Things yorumlaması lazım! Çok acil!!!

[@asyadnmzo2537]

Selamlar, konusu geçmişken Poor Things hakkında da bir bölüm yapabilir misiniz?

[@mavimavi9592]

Başka bir bölümü bilmem kaçıncı kez izlerken bildirim geldi 🖤

[@mandalorluekrem96]

Jim Jarmusch hakkında da konuşur musunuz bir bölümde sayın İlker hocam? Özellikle; Stranger Than Paradise, Down by Law, Mystery Train, Night on Earth, Dead Man ve Paterson filmlerine dair düşüncelerinizi merak ediyorum.

[@burakcandan2992]

Ağzına sağlık, en sevdiğim birkaç yönetmenden birisi ve özellikle samimiyetten bahsedilmişken; bir yanda Avrupa'dan sözde orijinal fikirlerle ortaya çıkıp niyahetinde apaçık "popülerite" güden ve Hollywood'un kucağına oturan Lanthimos gibi yönetmenler; öteki yandan Amerikalı olmasına rağmen kendi bağımsız çizgisini yakalayabilmiş, Jarmusch gibi samimi yönetmenler. Şanslıyız ki Jarmusch var. Bahsinin mutlaka geçmesi lazım.

[@mandalorluekrem96]

Aynen dostum ya. Benim kendi şahsi düşünceme göre Sinema Tarihinin En İyi Yönetmeni Jim Jarmusch’tur. Yani tabii ki objektif anlamda Stanley Kubrick, Martin Scorsese, Francis Ford Coppola ve Andrei Tarkovsky gibi yönetmenlerin daha iyi olduklarını söyleyebiliriz, ancak ben hiç bir yönetmenden alamadığım tadı Jim Jarmusch’tan aldım. Yani tamam Stanley Kubrick bence sinemanın en kusursuz yönetmenidir ama Jim Jarmusch’taki o samimiyet gerçekten çok eşsiz ve biricik bir şey. Kendisinin en sevdiğin filmi hangisi peki dostum? Benim favorim Paterson. Hatta Paterson benim en sevdiğim film izlediğim tüm filmler içerisinde.

[@burakcandan2992]

Jarmusch söz konusuysa fikirlerinin abartı olduğunu kesinlikle söyleyemem dostum. Hatta yüzde yüz katılıyorum bile. Saydığın yönetmenlerin her biri sinemayı sinema yapan ana kolonlar olsa da, Jarmusch, "film" yapmanın aslında hiç öyle sırf karmaşık fikirlere ya da teknik mükemmeliyetçiliğe dayanmadığını ispatlayan yönetmenlerden hatta belki de en önemlisi olması açısından çok çok özel birisi. Bu yüzden, evet, subjektif olarak beğenebiliriz ama objektif olarak da Jarmusch isminin bu yönetmenlerle anılması şaşırtıcı olmamalı. Filmografisini tamamlamış biri olarak hepsinin birbirinden özel ve güzel olduğunu düşünsem de, kişisel favorim defalarca izlediğim ve her seferinde bir kez daha hayran bırakan Night on Earth. Down by Law'a ve Roberto Benigni'nin sahnelerine de bayılıyorum ayrıca.

[@mandalorluekrem96]

Hak veriyorum dostum. Esasında benim Paterson filmine izlediğim en iyi film dememin sebebi de bu esasında. Bir filmin beni etkilemesi için çok karmaşık olmasına veya epikliğin sınırlarını zorlamasına gerek yok gerçekten. Şiir yazan bir otobüs şoförünün hayatının bir haftalık bir parçasını izlemek bile insanı sinemasal anlamda doyurabiliyor. Gerçekten Paterson gibi film milyonda hatta milyarda birliktir. Bu denli muazzam bir filmi izlediğim için seviniyorum. Ben de Night on Earth filmine aşırı hayranımdır bu arada. Hatta Paterson filminden sonraki favori Jarmusch filmim diyebilirim. 5 hikâyenin 5’i de mi mükemmel olur arkadaş? Los Angeles hikâyesinde Jarmusch gene Jarmusch’luğunu yapıp insana sahip olduklarının yetebileceğini hatırlatırken, New York bölümünde de Jarmusch gene Jarmusch’luğunu yapıyor ve gene birbirlerinden farklı kültürlere sahip olan iki insanın etkileşimini seyrediyoruz. Paris bölümü biraz duraklama noktası gibi olsa da, Rome bölümünde Roberto Benigni’nin monoloğu ile gülme krizi geçirirken, Helsinki bölümünde de şoförümüzün anlattığı açıklı hikâye ile içimiz burkuluyor. Gerçekten muazzam bir film ya Night on Earth. Böyle filmleri yapmıyorlar artık.

[@burakcandan2992]

Neden böyle hissediyoruz peki? Nasıl bir bölümde katıla katıla güldürürken, öteki bölümde ağlatacak duruma getirebiliyor? Çünkü adamın filmleri samimi ve doğal. Fakat bu samimiyet ve doğallık bazı filmlerdeki duygu manipülasyonu için oluşturulan o vıcık vıcık samimiyet değil, en doğalından olanı. Dolayısıyla Jarmusch filmleri, Hollywood zehirlenmesi geçiren bünyelerimizde bir nevi panzehir etkisi yaratıyor. Üzücü olan kısım ise nice insanın bu adamın filmlerinden bihaber olması.

[@ahmetmehmet7591]

Lanthimos'un bence de günümüz sinemasının en büyük ve başarılı üçkağıtçısı. Neden böyle düşündüğümü kısaca açıklamaya çalışayım. Videoda Roma'nın sözü geçmiş yine, ben de Roma videosunu yorum yazmış ve Roma'yı, çok genel bir bakışla, hatalarından, kusurlarından ötürü değil ama yüzeyselliğinden, ilgi çekici olmayı başaramayan ayrıntılarından ötürü kötü, silik bulduğumu yazmıştım; Lanthimos hakkında neden böyle düşündüğümü biraz da Roma'dan hareketle anlatmaya çalışacağım. Kendisinin dört filmini izledim, Dogtooth, Lobster, Sacred Deer ve The Favourite; ve Lanthimos'ta çok açık şekilde, seyircide derinlik algısı, dünyanın aslında göremedikleri şekilde tuhaf, tekinsiz ve ilginç olduğu yanılsaması yaratmak ve onları duygusal olarak sarsmak böylece etkilemek için (Bunları entelektüelleşmeye meraklı genç seyirciyi kandırmak için diye de okuyabilirsiniz) hiç tereddüt etmeden bayağılaşma, uyduruklaşma ve tahrik etme tavrı görüyorum. Lanthimos, aşırı bayağılığını en çok törpülediği, ana akımla sanat sinemasının ortasında durmaya çalışıp iki tarafın da hakkını veremeyen son filmi The Favourite dışında (Çünkü Amerika'da böyle yıldızlarla ve bu yüksek bütçelerle Sacred Deer gibi filmler yapmayı sürdürmek çok mümkün değildir diye tahmin ediyorum), ki The Favourite derinlik açısından aynı Roma gibi yüzeysel ve ilgi çekici olmaktan uzak, ana akım sinema açısından bakarsak da sürükleyiciliği zayıf ve sıkıcı bir film bence, geri kalan üç filmiyle toy seyirciyi tavlamak için fazlasıyla bayağılaştı, uyduruklaştı, provakatifleşti. Dünyanın taşrasından çıkıp merkezinde para, saygınlık ve ün arayan bu zeki Yunan'ı, filmleri beni gıcık etse de, anlamak zor değil, onu yargılamıyorum; içinde bulunduğu bağlam üzerine kafa yorup onu iyi kavradığını ve şu ana kadar istediği yönde başarılı olduğunu da teslim etmek zorundayız, ama henüz ben kendisinden kurnazlığı hariç bir vizyon ve parlaklık göremedim, filmlerini hiç beğenmedim, sevmedim, bana eziyet ettiler. Bana, Lanthimos bundan sonra, son filmlerinin biçimsel dehasını hayranlıkla ilginç bulduğum ama filmleri pek beğenmediğim PT Anderson gibi, Hollywood içerisinde kendi sesini bularak filmler yapmaya çalışacak gibi geliyor. Açıkçası ben, ikisinden birini yapabileceğini kanıtlamış olsalar bile ticari sinemayla sanat sinemasının ortasında durmaya çalışan hemen hiçbir yönetmenden umutlu olmadığım gibi, henüz ne ticari sinemayı ne sanat sinemasını doğru dürüst yapabilmiş Lanthimos'tan hiç umutlu değilim, ama göreceğiz.

[@salyangozzyildiz1502]

Dediklerinin söz konusu eserler adına açıklamalara zerresine katılmıyorum,ki buda normal bişey zev we vizyon meselesi...ikincisi ticari sanat filmi gibi yapılan eserleri katogorestirmekle ne kadar hatalı tespitler zemin hazirlandiginada unutulmasın! Bu genellemeyi çoğu insan işin otoriterleride dahil kendimde yapıyorum.sinrmada konu olarak bilim kurguya ,fanstastik hikayeleri garipsemedigimiz gibi böyle sosyal mesaj weren günlük hayattan hikayeler paylaşan doğma işleri sewenler we bu iş için emek uretenleri art niyetlerle yaklaşılması gerekir.

[@bahadirismailoglu]

42 yaşında bir sinefil olarak neler neler seyrettik. Ama bitince keşke seyretmemiş olsaydım dediğim film "Kutsal geyiğin ölümü" oldu. Belki de bu kadar etkili olduğu için iyi diyebiliriz ama ben kolay kolay bir daha Yorgos filmi seyretmem. İlker hocama katılıyorum.

[@Namarie_]

Hayatımda herhangi bir şey eleştirilirken bu kadar keyif almamıştım. Hayatımda herhangi bir şey bu kadar güzel eleştirilmemişti. Filmi izledikten sonra yaptığım çoğu yorumun videoda anlattıklarınızla uyuşuyor olduğunu görmek de keyif verdi. Bu arada GoT yorumlarınızın neredeyse hiçbirine da katılmıyorum, orası ayrı.

[@ibrahimguvendikler608]

İlker hocadan anladığım: bir film hakkında spoiler verdiğinde ilk kez izleyecek kişi için gazı kaçıyorsa dandik film. ama spoiler verildiği halde gazı kaçmıyorsa efsanedir. Bak ikidir climax hakkında konuşuyorsunuz o kadar detay verdiniz hala izlemedim ama bu haftasonu kesin izleyeceğim. O kadar anlattığınız halde izleyeceğim. Ama şöyle de bi şey var ben tarantino nun pulp fiction ın da tarkovsky nin stalker ının da filmlerini spolier verilse de izlenmesi gerek derim. roma fenaydı ya. bi ara dayanamdım kapattım. bi kaç gün sonra açıp bitirdim. gına geldi afakanlar bastı.

[@gizem5883]

Hocam xavier dolan ve filmleri üzerine de yorumlarınızı bekliyoruz✋🏻

[@elllllllllhhhggyyynn55563]

gizem uygun özellikle anne

[@seslikitap3600]

Lantimos'u beğenmeyen adam Xavier'i ergen filmleri çekiyor diye ciddiye almaz zaten :)

[@gizmoss]

İzlerken uyumuşum ya bazı sahneleri inceleme videolarında gördüm 🤣

[@orcunnisli]

"Writers are liars, my dear, surely you know that by now? And yet, things need not have happened to be true. Tales and dreams are the shadow-truths that will endure when mere facts are dust and ashes, and forgot." - Neil Gaiman

[@oobiryildiz]

Abi Yorgos Lanthimos hakkında, "adamın filmleri üzerine insanların okuma yapması kolay, o yüzden izleyeni kendine zeki hissettiriyor" desek mi?

[@kaanaksoy5633]

Hocam siz peygamber olabilir misiniz? Allah'ın kelamını konuşuyorsunuz adeta. Bu videoda söylediklerinizin hepsi içime dert olmuştu ve sizin gibi bir insanın bunları söylemesi beni aşır mutlu etti.

[@aybaturkivanc]

Lanthimos filmlerinin içi cidden bomboş. 1.5-2 saat boyunca insanı sıkıntıdan sıkıntıya sokuyor. Kendini sorguluyorsun. Ölmek bile istiyorsun. Mazoşist dostlarım için mükemmel bir fırsat. Ben de inanılmaz zevk alıyorum.

[@ilkimcoskun5468]

Zekir Demirkubuz’u samimi bulunca videonun başından söylediğiniz her şey anlamsızlaşıyor

[@mtnsaray]

Mutlu durduguna degindiginiz detay cok yerinde bir gozlem. Sanatcinin kendi durusu ile isleri arasinda fark olunca ben de ictenliginden suphe ile duyuyorum. Stratejik geliyor bu abinin kariyer cizgisi vizyondan cok.

[@mertkz]

bir filmin ille bir şeyler anlatması mı gerekiyor ilker hoca? sinema storytelling'ten ibaret değil. beni sevmemen de umurumda değil. boş yapar geçerim.

[@sevdesyg]

Şu tatlılık abidesine nasıl harale gurele sallayabiliyorsunuz 😂😂😂

[@ErsenAsper]

Kutsal geyiğin ölümündeki izleyici yorumlarını okuyunca çok gülmüştüm. Bana sanki yönetmeni aklama çabası gibi geldi bunlar. Bazı yorumcular aslında hiçbir mesaj vermeyen filmlere belkide yönetmeninin dahi anlayamayacağı derin anlamlar katarak bu yorumları okuyan diğer izleyicileri de etkiliyorlar ve bunun sonucu olarak da izleyicilerde filmi savunma refleksi oluşuyor. Oysa ki herkes izlediği film için kendi gerçek görüşünü ortaya koymalı.

Hocam duygularıma tercüman olmuşsunuz.Birde şu saçma sapan müzik kullanımı ile ilgili bir iki cümle olsa tam olacaktı.

[@chivased1]

27 dakikada şu ana kadar ki bütün safsatalar uygulanmış başarılı bi video :D

[@poisonous_potato]

Ağzınıza sağlık.

[@bluetardis5315]

çok doğru

[@ekinnadul7869]

Çok doğru

[@cansuyuksel3848]

İlker hocam, amacınız bu değildi belki ama dinlemeyi öğrettiniz bana ciddi anlamda. Fikirlerin tamamen değişebileceğini, evrilebileceğini kabullenmiş bir kişi olarak başka birini dinlemekten bahsediyorum. Yok artık, gerçekten böyle mi düşünüyor diye izlemeye başladığım bir videoyu ne kadar haklıymış diye bitirdiğim çok zaman oldu. O videolardan sonra, hadi bakalım acaba bu konuda nasıl düşünüyor’a geçiş yaptım.Ve farkında olmadan benimsemişim bu davranışı özel hayatımda da, dinliyorum sonra ben anlatıyorum sonra herkes kendi düşüncesini geliştiriyo ama savaşmıyoruz, kimse kimseyi ikna etmeye çalışmıyor... Yeni farkettim bunu da söylemeden geçemedim, teşekkürler 🤟🏻

[@fearlessfln1847]

yıllar önce izlediğim bölümü poor things izledikten ve sinirim geçtikten sonra tekrar izledim. Filmi bize verilen sahnelerinden dolayı aylarca beklememe rağmen gerçek bir hayal kırıklığı yaşadım ve bu beklentinin üzerine çok sinirlendim. Gerçekten söylediğiniz gibi bir fikir var evet belli bir noktaya kadar katlandığımız şeyler de oldu fakat film o fikirden kopup sadece fantezilerde yaşamaya başlıyor. Karakterin gemide zihninin açılmaya başladığı yerde evet dedim işte büyük bir zihinsel süreç gelecek artık o fantazilere boğulmak zorunda kalmayacağız fakat daha da artarak devam etti. Evet oyunculuklar görseller kostümler çok güzeldi fakat o fikri bile sadece fantazi boyutunda görmüş olduk. Filme hizmet etmeyen birsürü gereksiz sahne izledik.

[@silademir7299]

3 filmini izledim. Diğer 3 filmini de izleyeceğim. Ama adamdan nefret ettim. Peki neden mi izleyeceğim? Merak. Ayrıca ''nasıl Lanthimos olunur'' sorusunun da tarifi şu şekildedir: - İyi oyuncular - kötü senaryo - gereksiz şeyleri gereksiz yerlerde kullanma (bknz: the favorite filmindeki fisheye saçmalığı) - havada bir final

[@silademir7299]

@@agsaclnn9896 çok bariz. Göze batıyor ve rahatsız ediyor bu filmde.

[@omerfarukgulgun7987]

Hocam bugün kanyonda sizi çok tutmak istemedim fotoğraf çekilip kaçmış gibi oldum. Fotoğraf için teşekkürler. Bunca bölüm anlattıklarınız için teşekkür yetmez zaten. Sevgiler...

[@Yaseminerkent]

Dogtooth izlediğim en iyi filmlerden biri. Lanthimos, Cuaron ve Haneke de favori yönetmen ve senaristlerim. 73'teki filmin çok daha iyi bir remakeini yaptı kendisi. Ripoff zaten 'bi dakka ben bunun daha iyisini yapıcam bi sn cnm' demek değil mi? Benim bildiğim öyle. Ki ayrıca çok sevdiğim Allen da Crimes and Misdemeanors'ı yine kendi filmi olan Match Point olarak ripofflamıştı. İyi de etmişti. Lanthimos her ne kadar Lobster'dan beş ayrı film çıkacak şekilde bir çalışma yapmış ve 'wow' diye izlemeye başladığım filmi 'höüff' diye izlemeye devam etmeme sebep olmuş olsa da, The Killing of A Sacred Deer ile yapmış olduğu bu hatayı toparlamıştır bence :) Onunla ilgili sevdiğim şey, ki genel olarak filmlerle ilgili sevdiğim şey de bu zaten; bir psikolojik veya sosyolojik durumu ele alıyor olması ve bunu da bence gayet başarıyla yapıyor olmasıdır.

[@EndySefa]

hoca çok güzel insan gömüyor yahu. müthiş bir özgüven.

[@kuttufohnnafm7711]

İlker Bey'in söylediklerini gönül bağıyla dinlesem ve akıllıca bulsam da, tüm iyi niyetimi topladım, evdeki bir takım rafine üzüm sularından da yararlanarak ve Netflix'ten kolay ulaşılabilir olduğu için Lobster izlemeye başladım. Şu an film hâlâ devam ediyor, etmiyor da olabilir, bilemiyorum ama kesin olan bir şey var ki o da ben bile daraldım, yuh yani

[@umutdeniz8013]

Poor things sonrası tekrar izledim bu bölümü. Ne kadar iyi tespitleriniz. Sunum dediniz ya, kesinlikle katılıyorum, rengarenk dünyalar, 15 yaşa hitap eden komik argümanlar. Ah canım hocam siz bu dünyaya fazlasınız. Kalp ile izleyen yok artık, çükümü kıpırdatsın, içimi kıpraştırsın, içinde de ortalama IQ için sunulan politik argümanlar artık yeterli.

[@Asilhan]

Hocam video süperdi gereksiz atışmalara girmeyince izlemesi çok daha zevkli oluyor. Videolar arttıkça abone sayısı da yükselecektir endişelenmeyin.

[@peterrugg9264]

Bir keresinde Yunan bir arkadasim "Dogtooth gibi bir filmle anca Dünya'daki aptallari kandirir bu adam" demisti, bana agir bir elestiri gibi gelmisti, neden o kadar gömdügünü anlayamamistim.

[@enesozturk9697]

Vuhuu hoca bilgi veriyor

[@karamartan1758]

Formül bile verdi. Hoca çıldırmış olmalı :)

[@osmanbuyukozer]

İlker Bey'in sinema anlayışı ziyadesiyle gerçekçi bir yansıtma içeriyor. Kendi sinema görüşüne göre beğenmediğini anlatmakla beraber ayrıca sinema kültürüne özgü yorum yapıyor. Bu yüzden eleştirisini eleştirmeye lüzum yok. Filmi eğer bir sanat yorumu olarak görmüyorsak, bu konuda eleştiriye karşı eleştiri getirmek gereksiz kaçıyor. Bir godfather derinlik olarak ya da iyi, kötü be çirkin filmi 'sinemadır.' Sinema olan haricinde sinema üzerinde görsel denemelerle bir film oluşturmak gününü kurtaran bir çalışma oluyor.

[@derekmmmmm]

Hocam veysi+yalın hocalı bir bölüm yapıp direk youtube tarzı platformları konuşsanız. Hem toplumsal hem sınıfsal hem ekonomik yönden herkes bir şeyler katsa çok güzel olmaz mı? Dipçe: Seyirciye istediğini verme.

[@kubilaykrdok4159]

Hocam şu film ve metafor ilişkisinin daha fazla irdelendiği bir video gelse çok iyi olur. Hem sinemanın ne olduğuna dair sizin bakış açınızdan dinleriz hem de biraz havada kalan bir konu oturmuş olur. Kubrick'in katmanlı sinemasını övüyorsunuz ancak diğerlerinin metaforlu -aslında bu da katmanlı demek olabilir yerine göre- sinemasının aslolan olmadığını söylüyor gibisiniz. Ayrıca sinemanın kuramsal incelemesi güzel bir konu. Teşekkürler şimdiden.

[@kubilaykrdok4159]

Şimdi izledikçe görüyorum sinema ve sese de girmişsiniz hocam nolur daha detaylı, derinde inen video gelsin kuramsal taraflar hakkında.

[@zeynepada06]

Dogtooth güzel bir filmdir İlker Bey. Saygılar

[@hasanklcatan9622]

Krzysztof Kieślowski filmleri ile alakalı bir video yapabilirsiniz yorumlarınızı ve sohbetinizi beğeniyorum teşekkürler.

[@tekinumutsoymen5455]

Allah razı olsun sizden! Ben de bir sefer Revenant'ı sevmediğimi söylemiştim. Baya linç edilecektim az kaldı. Ben bu kadar güzel ifade edememiştim tabi kendimi o zaman. Şimdi anlatabilirim artık. Yani çalmak olarak değil de, genel fikri öğrendim. Çok iyi program.

[@ozlemdarpa]

Hocam ağzından bal damlıyor. Hislerime tercüman oldun.

[@arifamca]

Ilker Hocam, narsisistik aile dinaminigini anlatir Dog Tooth. Çooook güzeldir. O tarifsiz beyin yikamasini olabilecek en güzel sekilde tarif etmis film. Yasamayan bilemez o yüzden de begenmemenizi çok dogal buldum. Sanslisiniz ;) Ah Ah!!!!

[@joidefn4328]

haneke çok daha iyidir dediğin kısımda bi yakınlaştık seninle... tabii ki çok daha iyidir ama dogtooth ve lobster filmlerini de çiğnetemem. işleniş, fikir olarak muazzam. bu topluma gönderme vs işlerini geçtim ben izlerken bunları düşünmedim ben yeni doğan bir bebeğin kötülüğü kavrayışını izledim. o kanın tadını alması ve devamı çok iyiydi. kıyaslama yapılması gerekiyorsa elbette haneke ezer geçer ama yapılması gerekiyo mu? yio.

[@defnealin]

yani yorgos lanthimos u sevdiğimden değil ama ben sizi çözemedim. yani bu işin bir formulu var bu formulu bilip de uygularsak olmaz ama içten yaparsak gaspar gibi o zaman olur. İkisinin arasındaki tek fark bu dediniz. Bu neden gasparı yorgos'tan daha iyi yapsın. İkisi de manyak filmler yapıyor biri normal hayatta manyak değil diğeri manyak ben neden manyak olanı daha başarılı bulayım. Yok valla anlayamıyorum :)

[@suna7729]

Bir miktar kurşuna dizeceğim sizi İlker Bey. Dogtooth(Kynodontas)'u izlediğimde hiçbir PR'a maruz kalmamıştım tamamen tesadüfen izledim ve izlediğim en hastalıklı ama bir o kadar özgün ve vurucu bir filmlerdendi üstelik tüm bunları inanılmaz bir sadelikle sunuyordu. Elbette büyük büyük şeyler söylüyordu en başta birilerinin tasarladıkları medeniyetlerde tamamen öğretilmiş kavramlarla hayatı kavrayan zavallı insanlar hayatın hala acı bir gerçeği. Yani olayın Yunanistan'da ya da başka bir ülkede geçmesi gerekmiyor bu zaten evrensel bir sorun. Filmin tamamını anlattınız filmin sonunda kız bagajdfa kalıp havasızlıktan ölüyor. Yani size öğretilenle kısıtlı kaldığınızda bu ortamdan kaçacak yeterli bilgiye de sahip olmuyorsunuz dolayısıyla kaçış da imkansız. Bunun neyine inanmıyorsunuz ya da yönetmenin samimiyetinin konuyla ne alakası olabilir? Bütün korku filmi çeken yönetmenler psikopat mı mesela? Çalıntı olduğu iddiası hakkında bir fikrim yok yani çalmak her türlü kötü tabi. Lobster hakkında da yazacaktım ama ne gerek var hofff...

[@suna7729]

​@@ahnikaell4522 Gerçek hayatta da bu böyle. Zaten insanın en büyük çıkmazı algısı kadar olması ve algısının pek de öyle geniş olmaması, hem içeriden yetersiz hem dışarıdan beslendiği kanallar hala çok kısıtlı. Bu onu manipülasyona açık beyni kolayca hack'lenebilen aciz bir varlık yapıyor sıklıkla. Beyni hack'lenmeye çok da müsait olmayıp antivirüs yazılımlarla koruma sağlayanlarsa yine bildikleri kadar varlar ve pek de bir şey bilmiyorlar. Biliminsanları çalışmalar yaptıkça ve onlar ve onları takip edenlerin algı haritası genişliyor fakat genişledikçe ne kadar ilkel yaratıklar olduğumuzu görüyoruz . İlkelliğimizin sınırları hakkında fikrimiz yok ama gitgide sınırların ne kadar devasa olduğunu algılıyoruz. Kimi cahillerdeki inanılmaz özgüven bunun farkında olmayıştan kaynaklanıyor. Tabi yönetmen bunları anlatmamış olabilir ve fakat bizler yönetmenin anlattıkları ile sınırlı değiliz önemli olan izlediğimiz şeyin bize düşündürttükleri. Bir insana ya da olaya ya da esere baktığımızda ilham aldığımız şeyler, esinlenmeler bizim düşündüğümüze işarettir :) Dolayısıyla videodaki siz de kafanızdan atıp abartıyorsunuz diyen zihniyet belli ki filmdeki aynı durumda kalsa oradan çıkışı denemezler bile çünkü sınırları hemen kabullenen ve onlara itaat eden bir eğilimleri var. Gerçi ben İlker beyin hafif psikopat olduğunu düşünüyorum o yüzden bunlar onun insanlarla eğlenme anlayışı da olabilir. Tabi bunu haddim olmayarak teşhis koymak için söylemiyorum ama kendisi üzülüyorum gençler bu yönetmenlerin söylediklerini takip edip kanıyorlar diyor ya. Hah işte İlker Bey'i takip edenler de bu ihtimali akıllarının bir köşesinde tutsun. Madem uyarmak insanlık görevi uyaralım :)

[@ozgun5202]

film lacan kuramına, ödipal komplekse, kapalı toplum düzenine müthiş değiniyor. BENCE gayet başarılı bir film. ilker canikligil'in ne kadar boş beleş bir insan olduğu da tam bu noktada getirdiği eleştiriden belli oluyor zaten. cehaletinin üzerini "sinemada metafor kullanmak saçmalıktır" gibi bi zırvayla örtmeye çalışıyo.üstüne filmini beğenmediği adamı sahte entelektüellikle suçlaması falan...bu vasatlığın bi tık üstü metroda kitap okuyan birini görüp artiste bak artiste nasıl poz kesiyo diye insanları yaftalamak işte.

[@alaylmunevver3211]

sen bunu diyorsun, ben de dogtooth'u dadaist bir film diye biri önermişti, o yüzden izledim. senin çıkarımlarından tamamen farklı çıkarımlarda bulundum. fark ettiysen herkes film hakkında farklı şeyler söylüyor. hocanın da kötü demesi bu adama bu yüzden. herkes farklı anlıyor çünkü ortada bir senaryo bütünlüğü yok. ne anlatıyor bu adam bilinmediği için her kafadan farklı bi ses çıkıyor. bu yüzden kötü bence de. hoca haklı bana göre.

@@alaylmunevver3211 lanthimos yücelttikleri kadar yüksek ideallerin peşindeyse nasıl yüksek mesajının herkesçe alakasız alakasız zeminlere çekilmesine tahammül ediyor. İddia ettikleri adam oturur felsefe yapar; bir cerrahın neşter darbeleri gibi, isabetli kuramlarla ne demek istiyorsa tam onu anlatırdı.

[@suna7729]

@@alaylmunevver3211 Yani açıkçası bu filmin dadaizmle bir alakası olduğunu hiç sanmıyorum. Bana göre karşımda kör göze parmak bir hikaye ve hikaye bütünlüğü var. Bazı replikler inanılmaz abuk, filmden çıkarıp baksak şöyle bir saçma sapan anlamsız ama hikayenin içinde gayet anlamlı. Hikayenin giriş gelişme sonuç bölümü de gayet oturtulmuş. Popüler kültüre hitap eden bir filmden ayrıldığı nokta üzerine düşündüğü, düşündürdüğü şeyler ve bunu yaparken kullandığı kimilerine göre aşırı sert bulunacak yöntemler. Oyunculukların da alışılmışın dışında olması hikayenin kahramanlarının karakterlerini alışılmışın dışında olmasından. Bu kimsenin kendini hiçbir karakterle özdeşleştirmeyip hikayeye odaklanmasını sağlıyor bence. Görüldüğü üzere muhtemelen yönetmenin düşünmediği ve hesaba katmadığı şeyler de aklımıza geliyor çünkü yönetmen önümüze bir sürü bilye koyuyor ve zihnimiz bunlarla oynuyor. Oysa popüler kültür ürünlerinde ne yapıyoruz? Diyelim bir şarkı ya da film sevgililerin ayrılması üzerine e hemen herkes ne kadar acı diyor kendi ayrılıklarını düşünüyor yani sınırlar belli, farklı anlama mümkün değil ancak kendi özelinde hissettikleri ile küçük farklar var. Bu filmde ise yönetmen oturun şuraya dikkatinizi dağıtmayın kendinizle meşgul olmayın size bağıra bağıra bir şey anlatacağım diyor. Ben memnun kaldım şahsen. İlker Bey'in herkes farklı anlarsa olmaz o iş demesi bir Kubrick hayranı için tuhaf bir iddia.

[@Keskinkeskinoglu]

maalesef yine çok haklısınız. ama ben adamın yapaylığından çok zevk alıyorum, inanamamaktan hoşlanıyorum ve yeni filmini merakla bekliyorum. en iyi filmi the favourite

[@SabrszDodo]

aynı zamanda kendi tarzına en uzak filmi de the favourite. bundan sonra hep bu kanaldan yürüsün yorgos abi

[@zelihaalbayrak2263]

Bir hikayenin tiyatroda mı sinemada mı daha iyi isleneceğini bir başka videonuzda anlatabilir misiniz ? Çok seviliyorsunuz Flu tv❤

[@SerkantHekimci]

Her şeyi anlamlandırma çabasında olan sinemacıların başarısız olmasına şaşırmamak lazım.

[@ferhatakgn]

Bu sefer İlker hocaya ateş ediyoruz. Tatatata!. Yorgos beyefendinin holywood kariyeri ve samimiyeti üzerine olan yorumunuza katılıyorum gerçekten. Amaaaa. Ammaaaa ve lakin!. Dogtooth'u yedirmeyiz İlker efeendii!. Heeyy heey!.=) Şaka bir yana bence çok hoş bir film. İzleyince çok fazla şey bulmuştum hayatın içinden. Bi kere çok ciddi bir kapalı toplum eleştirisi. Hatta bir muhafazakarlık eleştirisi. Sarsılmaz ve ezelden geldiğini düşündüğümüz mitlerin aslında ne kadar saçma nedenlerle ortaya çıkmış olabileceğini anlatan da bir film. Filmdeki aile Palu ailesi gibi olmasa da benzer yanları var. Spesifik olarak hayatın içinde de var böyle aileler :D. Metafor bir yana. Tabi tüm bunları belirli hesaplamalar yapmış olarak anlatmış olabileceği beni çok şeeetmiyor açıkçası. Neticede başarılı buldum. Ama kendi dilinde çekmediği filmlerin neredeyse hiç birini sevemedim ve sevmedim. Bir ikincisi yıllardır tiyatro yapıyorum tüm inancım ve emeğimle. ''Gerçek değil abi. Tiyatro gibi. Tiyatro bu yeaani'' laflarınız çok gücendiriyor bilmenizi isterim. İyi bir oyun izlememiş olabilirsiniz. Yani benim dandik sinema filmleri izleyip sinema bu mu la?. Çöpp... demem gibi bir şey olur bu=). Tiyatroda da gerçekliğine çok inanabileceğiniz anlar yaratılabiliyor. Çok deneysel işler de var bu alanda. Ya da onun gerçek olmadığını tabiki hepimiz biliyoruz =). Zaten bir tiyatro oyununu da o kafayla izlememek gerek. Ayrıca bir çok akım var bu konuda. Gerçek olması veya olmaması durumuna dayanan. Ha tiyatro sıkıcıdır!. Sevmiyorum abi ben. İzlemek de istemem yorumuna eyvallahımız var tabi. O başka bir şey. Saygılar . Takibe devam. =).

[@avagidenav]

Tiyatro konusunda not: ben de tiyatro oynu yazarak para kazanıyorum yıllardır ve İlker Canikligil'e gocunmak bir yana katılıyorum. Zira tiyatro olarak yazdığım bir metnin sinema olmayacağını biliyorum. Videoda bahsedilen şey bu, tiyatrocu isen çok iyi bilmelisin tiyatro sahnesine koyulacak metin ile film olacak metin arasındaki farkı.

[@ferhatakgn]

@@avagidenav ilk önemli kural 'gerçekçi olmaması' diyorsunuz yani?.

[@avagidenav]

@@ferhatakgn hayır, ilk ya da ikinci önemli kuraldan bahsetmiyorum. Tiyatro sahnesinde bir hikaye anlatmak için gerçeklikten ödün vermek zorunda kalınacağını söyleyebiliriz yine de. Zira nasıl bir dekor kurarsak kuralım olayın hikayede bahsi geçen mekan asla sinemadaki kadar gerçekçi olamaz. Ayrıca İngiliz sahnede bile oynasak, seyirci kamera gibi hareket edemediği için oyunculuk da asla sinemadaki kadar gerçekçi olamaz. Elbette gerçekçi oymayı tercih edebilirsin oyunculuk yaparken mesela ama tiyatro sahnesinde gerçekçi oyunculuk seyirci açısından bir çok ayrıntının görünmesine engel olur. Nerede tiyatro oynuyorsun sen, hocanla tanışmak ve tiyatroda gerçeklik neden olamaz hakkında sohbet etmek ve sizlere bunlardan neden bahsetmediğini sormak isterim.

[@ferhatakgn]

@@avagidenav Sinema ile kıyaslamadan sahnede yaratılan bir şeyin gerçek olabileceğinden bahsediyorum. Aynı şeyden bahsetmiyoruz sanırım. Gotik çizimlerle yapılmış bir dekorun içinde de gerçek bir an yaşanabilir. Gerçekten neyi kastediyoruz önce?. Gerçekliğin bir çok ayrıntıyı görünmez kıldığı gibi bir şeyi size asıl kim söyledi?:). Brecht tiyatrosu gibi bir kafadan söylüyorsanız belki evet. Bu arada uzun bir süredir devlet tiyatrosunda özel tiyatrolarda çalışıyorum. Bu '' sen git hocan gelsin. Hocanı bağla bana...' tavrı hoş değil😁. Bu durum bu kanalın safsatasavar bölümlerinde çokça işlenmiş bir durumdur. İzlerseniz feyz alabilirsiniz:). Saygılar.

[@kamalrex1]

Yoruma katılıyorum "tiyatro nun" bir şeyi anlatırken olumsuz manada kullanılması yakışık almıyor.

[@mahfil34]

Bu programlar çok değerli, didaktik programlar da elbette olsun ama sinema programları unutuldu gibi..

[@seslikitap3600]

Bence tutmak isteyen filmler size tanıtım vermeli. Çünkü siz öyle bir beğenmiyorsunuz öyle bir eleştiriyorsunuz ki insanın izleyesi geliyor :D

[@urunoz]

dogtooth filmini izledikten sonra - ki 35 yaşında genç bir yönetmen olması, yeni dalga yunanistan sineması doğuyor heyecanı da yarattığından - etkilenerek takibe aldığım lanthimos; beni alps filmiyle hüsrana uğrattı. sonrasında lobster ile girdiği sular beni tedirgin etti. ve ardından gelen the killing of a sacred deer ile "yok artık sen de mi 'numaracı' çıktın" dedirtti. the favourite, yani son filmini izlediğimde ise "resmen ısmarlama" diye söylendim maalesef..

[@islam-demir]

Hoca! 1 haftada oturdum bütün bölümleri izledim, yeni bölüm atın artık boşlukta hissediyorum kendimi :D

[@kaanakcay2060]

Hocam bu programları podcast olarak da koysanız mükemmel olur.

[@Faydaarti]

Sonunda birisi entel dantel filmler hakkında bu kadar net bana yakın şeyler düşünmüş ve anlatmış, helal hocam. Ben Türk yönetmenlerde de benzerleri olduğunu düşünüyorum. Film dediğin şey insana bi şey anlatabilmeyi başaracak, anlatamamak, sonunda noldu lan şimdi dedirtmek marifet değil. Marifet anlatabilmekte.

[@cevizagac5725]

"Parazit" filmine yaptığım yorumda da kullandığım bir tabir var "hap filmler" diye, Lanthimos sineması da aynı kategoride benim gözümde. Gerek Bong Joon-ho gerekse Lanthimos elbette akıllı adımlar ve her şeyden önce iyi gözlemciler. Bu gözlemleri onların başarı elde etmek için neyi yapar gibi yapmaları gerektiğini gösteriyor. Dikkat ederseniz bu tür yeni sinemada hep bir "yapar gibi" durumu var. Anlatır gibi yapıp anlatmıyor, eleştirir gibi yapıp eleştirmiyorlar. Bam telleri üzerinde ustalıkla yürüyorlar. Hem popülizm karşıtı gibi davranıp popülizmin dibine vuruyor hem de "elit" kesimin kesimin taktirini kazanabiliyorlar. Kulllandıkları silah, kendilerini "aykırı" pozisyonuna konumlandırmaları. Bunu kimi zaman sizin de dediğiniz gibi şok öğeleri kullanarak kimi zaman da kavram karmaşası yaratıp bu karışıklığın arkasına saklanarak yapıyorlar. Bu kesimin olmazsa olmaz ortak yanları aslında çok korkak filmler olması. Beğenilmeme korkusunu her sahnelerinde hissediyorsunuz. Bu size tekrar tekrar bu filmin "başarılı" olmak üzere kurgulandığını size hatırlatıyor. Bu kadar beğenilmeye oynayan filmler de elbette bir şey söyleyemeden ve gerçekten bir şeyleri işaret etmeden filmi tamamlıyorlar. Keza net bir şey söylemeleri , beğenilmeme ihtimali ile eşdeğer anlam taşıyor. "Hap filmler" tamamen sinemanın sanatsal boyutundan kopan fast food hollywood sinemasından kopan kitleye başka türlü bir "gizli popülizm" ile, popülizm sarmalının içine tekrar çekiyor. Daha iyi bir görüntü yönetimi ve daha güzel kullanılan teknik olanaklar vs. ile kendilerini farklı hissettirmeye çalışıyor. Ama sonuç olarak "mış" gibi yapan filmler olmaktan öteye geçemiyorlar. Üzücü olan tek yan bu zokayı yutan çokça kişinin olması.

[@unhappyunicorn6996]

Lanthimos'un sadece the Favourite filmini izledim. Filmin yönetmenin diger filmlerine nazaran sıradan ve akademinin sevebilecegi konusu var. Ancak bu sıradan konuyu yonetmen bana göre etkileyici bir biçimde işlemiş. Oyunculuklar kostum, makya ve müzikleri de ayrica begendim. Yonetmene dair ağır ithamlarda bulunmuşsunuz Pena kanalinda dediğiniz gibi bu adam oscar kazanmak icin türlü dolaplar çeviren biri de olabilir peki siz bu nefreti nereden alıyorsunuz?

[@haliltalhaertangilzadeoglu335]

Çekemeyen anten taksın. -Yorgos Lanthimos

[@ibrahimkurnaz5598]

10:43 İlan-ı malum diye bir şey yoktur. O demek istediğiniz ''malum-u İLAM''. İlan değil. ''Galat-ı meşhur'' o devirerek yazdığınız tamlama. Ayrıca İlker Bey'in hayranıyız.

[@tunahandoruk]

Galat-ı meşhur lügat-ı fasıhden evladır :)

[@kadirsarpbozoklu1894]

efendim benim de bildiğim üzere malum-u ilam etmek diyerek yapmanız luzüm gelir, diğer türlü malumun ilanıdır. Galat-ı meşhur yanlış bilinen doğrunun konuyla alakasını anlamadım.

[@ismailarslan6551]

What the fuck men? Naçar oldum okuyana kadar, Allah'ınız yok mu?

[@krizalit17]

Safsatasavar'a gönderme yapmak istiyorum: Çok keyifli, çok keyif aldım, çok keyifli dakikalar geçirdim🤔

[@mottasbhk9907]

İlker hoca ne kadar doğru tespitler yapıyor , helal olsun.

[@rabiauzun2309]

Ohh be şu Kutsal Geyiğin Ölümü nü ben mi anlamadim diyordum. Ve ve cok kötü bulmuştum sanattan alamadığım için üzülmüştüm

[@Kaplanel]

Son filmini merak ediyorum. Simdi tüm bunlari düsunerek izleyecegim... 😊👏👏👏

[@meditativevideosound]

Poor things değerlendirmesi aşırı gerekli şu an gerçekten :)

[@burak3647]

Yenge kadroya katılmış hoşgeldiniz

[@thepieces6947]

HARİKASINIZ! SEVEREK İZLEMLİYORUZ EFENDİM. 💕

[@erdemcelik4559]

hocam fikirlerime tercüman oldunuz. Çok teşekkürler. :)

[@onurcaksu3145]

Herkesin deli olduğunu düşünmeye başlamıştım. İlker bey çıktı ve insanlık adına bana umut verdi. Gözyaşları eşliğinde izliyorum.

[@jalemayilova3044]

Hakketen değerli fikirleriniz için çok teşekkür ederim. İki gün önce Poor Things.i izleyib böyle filmmi olur dedikden sonra, yönetmeni ile ilgili araştırıb, sizin videonuzu izledim. Diğer filmleri işin ne söylemişsinizse sonuncu filmi için de geçerli. Bu defa filmine Oskar da verilirse hiç şaşırmam. İnsanların çoğu saçmalıkları sevmeye başlamış her halde.

[@uzigalko]

hocam ansiklopedi gibisiniz. hem de samimisinden! ciltleyip saklayasım var, o kadar kiymetlisiniz. teşekkürler dersleriniz icin

[@Muhsin.Ozturk]

Kayıp abonelerin pesindeyim hocam gelip doneceklere bir şey yapmayacağım ama yakalananları bir odaya kapatıp eski bölümleri zorla izletecegim ozunuze dönün uleynnn

[@ahmetucar9804]

Asghar Farhadi sinemasini da daha onceki filmleri ve yeni filmi Everybody Knows uzerinden konusabilir misiniz?

[@sehnaz780]

Yine hayal ettim bir yerlerde Theodoros Angelopulos bahsedeceğinizi. Artık umut ediyorum.

[@MesutAkyıldız-d8m]

Kesinlikle Cannes ve Oscar da bu işi bilmiyorlar. Büyük oyunu bozmuşsunuz hocam. Umarız en yakın zamanda kendi film festivaliniz olurda doğru filmler ödül alır Maşallah Hocam

[@hasanalbayrak1471]

ilker hocam revenant filmine yorumunuzu hç beğenmedim gerçi bana beğendirmek zorundaymışsınız gibi .mükemmel fim bence her açıdan.size hayran biri olarak çok şaşırdım yorumunuza.

[@numan1004]

köpek dışı filminin sayfalarca psikolojik açılımıyla okumuştum gezme sizde okusaydiniz.Orada hayatımızda ki yalanlar ve doğru bildirilerimiz üzerinden bir modern dünya eleştirisi yapıyor.misal sadece bir bakış acısıyla sorumuzu yönelelim o kız gerçekten kaçabildi mı? Köpek dışını kırıp kaçması gerçektende bu kurallara bir karşı gelişmi yoksa hala gerçek ona çok uzak mı işte bu sorularla bile film çok ilginç bir hal alıyor.

[@guleracelyaaltnar9155]

filmlerini çok zevk alarak izledim çok aklımda kalan filmler oldular

[@leyliasmen6621]

hocam gerçekten ülkede tanıdığım bu eleştiri işini en iyi yapanlardan birisisniz özellikle yalancı sevmiyorum sahtekar dedektörüyüm dediğiniz kısma kendimde katılıyorum yanlızca çok çok eleştiri aldığınız ve herkesin farklı fikre saldırdığı bir ortamda olduğumuz için birşey söylerken çok küçümseyerek söylüyorsunuz bunun savunma mekanizması olarak geliştirdiğini düşünüyorum

[@ozantok1264]

İlker hocanın haklılığı veya haksızlığı bir tarafa kendini kısa zamanda çok iyi ifade ettiği bir hakikat. "Powerpoint sunumu gibi film" bezetmesi; eleştirisi için çok iyi bir ana fikir oluşturuyor:)

[@deryademir1709]

Hocam merhaba. Kanalınızı çok eğlenceli buluyor ve tüm yorumlarınızı takdirle takip ediyorum. İlerleyen günlerde benim için çok kıymetli iki yönetmen wong kar wai ve kim kiduk yorumlamanızı rica ederim naçizane:) Ellerinize emeklerinize sağlık, teşekkürler.

[@fuatdomanic]

“İyi film?” yapmanın “doğru” tek bir yolu, şükürler olsun yoksa da, “şişirme” iş ile “kaliteli iş”i birbirinden ayıran görece evrensel en az bir kaç kıstas, ölçü vardır. Söz konusu yönetmeni seyretmedim ama hiç sevmediğim Lars Von “Tiridine” ile denk tutmanız bana yeterince fikir verdi. Seyredince fikrimin değişebileceği şıkkını saklı tutmak kaydıyla; Bu tür “havalı boş beleş işler” için bildiğim en güzel açıklamayı İhsan Oktay Anar yapmış, Galiz Kahraman adlı romanında: “Tanım, yahut de-finis-yon anlamı sınırlandırmak demekti. Oysa bu alimler, “sorunsal”, “iktidar”, “sermaye” gibi terimlerin arasındaki, hiçbir kavrama ait olmayan bölgede, “no man’s land”te dolaşıp fenden fikir çalan ölü soyuculardı. Ayrıca belirsizlik münevverlerin yegane varlık nedeniydi. Bodrumda kaybolan anahtarı daha aydınlık diye sokakta arayan hocanın tersine bunlar, sokakta kaybolan anahtarı daha karanlık diye bodrumda ararlardı.” Yani; Belirsizlikten geçinen havalı şaşkınlara pabuç bırakmayalım. Ama bunu yapmaya çalışırken de yeni, değişik seçenekleri ıskalamayalım; “Ah o Hollywood’da ben de olsaydım!” diye Oscar hasreti çekerken, Cihangir’deki İfa’yı, İstanbul’daki Flutv’yi ıskalamazsak bizim için daha verimli ve daha değerli olaBİLECEĞİ gibi! Emeği geçenlere teşekkür ederim 🙏🖖 Ek: Köpek Dişi’ni nefesimi tutup seyretmeyi denedim... Hepsine dayanamadım... Atlaya atlaya “bitirdim”... Sen-atçının avukatlığı adına; Toplumsal, ailevi otoriter şartlamaların bizi normal görünen ne saçma hallere sokabileceğini ve bunların sonucunda ruhsuz biyolojik otonom aparatlar olarak hayatımızı nasıl sürdürebileceğimizi anlatıyor, sanırım... Maksat buysa itirazım yok da bunu bu kadar sıkıntı festivali şeklinde anlatmak şart mıdır seyircinin avukatlığı adına hiç emin değilim doğrusu!😱😝😂 Film aynı malzeme ile en fazla yarım saat sürse çok daha yerinde olurmuş...

[@nezihmumcu06]

Çok efsane bölüm olmuş.