Рет қаралды 5,973
Altın, Dolar vs. Günü Yapmak Caiz Midir?
Değerli kardeşim, altın günü ismi altında gün tertip etmek son zamanlarda ortaya çıkmış bir şeydir. Günümüz âlimleri altın gününün ne olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bugünkü uygulanışı ile altın günü bir yardımlaşma organizasyonu mudur yoksa borç vermek midir? Bazıları bunun bir yardımlaşma organizasyonu olduğunu söylemektedirler. Halbuki yardımlaşma allah rızası için ve karşılıksız yapılır. Şarta bağlı bir yardımlaşma ise menfaata dayalı bir anlaşmadır. Yâni sen bana yardım edersen ben de sana yardım ederim demektir. Böyle bir yardımlaşma ise caiz değildir.
Yukarda da belirttiğim gibi, bu mesele asrımızda cereyan eden yeni bir muamele olup bu muamele türüne caiz diyenler olduğu gibi, haram diyenler de olmuştur. Bu görüşleri ve müeyyidelerini aşağıda zikredip tercih ettiğimiz görüşü de belirteceğiz, inşaallah)
Birinci görüş: Böyle bir organizasyon caizdir.
1- Altın vs. günü yapan gruptaki herkes toplanan altından eşit olarak faydalanmaktadır. Çünkü her bir şahıs sırası geldiğinde diğer arkadaşlarının aldığı miktarda altın almaktadır. Böylelikle gruptaki her bir kimsenin elde ettiği fayda diğerlerininkinden fazla olmamaktadır. Herkes eşit olunca da böyle bir yardımlaşma türü caiz olmaktadır.
2- Bu organizasyonda kişi borç almış olmaktadır. Mesela; on kişi altın günü yapmak üzere anlaşsalar, her ayın birinde de her bir kimse bir altın getirse ve aralarında belirledikleri bir kişiye de bunu verseler, altınları alan kişiye diğer arkadaşları bunu borç olarak vermiş olurlar.
3- Böyle bir organizasyon, iyilik ve takva üzere yardımlaşmadan ibarettir. On kişi arasında yapılan altın gününde bir kişinin ilk toplantıda hemen on altın alması, altınları en son alacak kimsenin ise on ay sonra alması “menfaat celbeden bir borç akdi” değildir. Bu durum, başkalarından borç alan kimsenin meblağın tamamını alıp istifade etmesi ve alacaklılara da taksitle ödemesinden ibarettir. Bu da her insanın en doğal hakkıdır. Böyle bir borç verme şeklinde “menfaat celbetme” olmayıp, müslüman kardeşinin ihtiyacını görmesi için yardımlaşma vardır.
4- Bu gibi bir organizasyon, insanları, gerek kredi kartı, gerek direk kredi almak yoluyla bankayla muameleye girmekten muhafaza etmektedir. Mesela; kredi kartına on ay taksitle bir eşya alacak olan kimse, altın vs. gününe girerek altın alma sırası kendisine geldiğinde alacağı eşyayı peşin olarak alır ve aldığı altınları da tekrar arkadaşlarına birer birer öder. Böylelikle bankayla muameleye girmemiş olur.
İkinci görüş: Böyle bir organizasyon haramdır.
Böyle bir organizasyona haram diyenler de şu sebepleri saymışlardır:
1- Böyle bir muamele, borç muamelesi olup, gruptaki her bir kimse borç olarak vereceği altını, gruptaki diğer kimselerin de ona borç vermesi karşılığında vermektedir. Karşıdaki insanın borç vermesi şartıyla borç vermek ise “menfaat celbeden” bir borç verme şeklidir. Bir menfaat karşılığında borç alıp-vermek ise haramdır.
2- Bu şekil organizasyon, bir borç akdidir. Ama akit yapılırken, diğer bir borç akdinin yapılması şart koşulmaktadır. Çünkü kişi, böyle bir organizasyonda diğer arkadaşlarının da kendisine vermeleri şartıyla borç verir. Mesela; böyle bir gruptaki kimse, bir altını arkadaşına borç olarak verirken, sırası gelince o arkadaşının da kendisine bir altın borç vermesi üzere akitleşmiş olurlar. Böylece akit yapılırken diğer bir akdin yapılması şart koşulmuş olur ki, bu da şer’an nehyedilmiş bir muamele şeklidir. Çünkü bir akit içerisinde iki akit olmaz. Bir kimsenin evini satarken, evini sattığı kimsenin de kendisine arabasını satmasını şart koşması gibi.
3- Bu şekil bir organizasyonun sonunda husumet ve niza tehlikesi vardır. Çünkü katılımcılardan herhangi birinin ölümü, iflas etmesi, işten atılması gibi sebeplerden dolayı maddi yönden üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirememe durumunda diğer kimselerin hakkı zayi olacak veya haklarını elde etmeleri zora girecektir. Bu da niza ve husumete sebep olacaktır.
4- Bu organizasyonda kura ilk kime çıktıysa, o kimse toplanan meblağı alıp istifade edecektir. Mesela; katılımcılar toplam on kişi iseler, en son kura çıkan kimse ile ilk kimse arasında on ay fark olacaktır. Kendisine en son kura çıkan kimse ile ilk kimse arasındaki bu on aylık süreden doğan istifade fazlalığı ise faiz olacaktır.
Dinimiz bize şüpheli şeylerden uzak durmamızı, şüpheli şeylerden uzak duranların dinlerini korumuş olacağını beyan eder. Eğer bir mesele İslam âlimleri arasında ihtilaflı ise, bazıları bir mesele hakkında câizdir derken diğerleri aynı mesele hakkında câiz değildir diyorlarsa o işte bir şüphe var demektir. Bize düşen de şüpheli şeylerden uzak durmaktır. Bundan dolayı ben altın günü tertip edilmesini tasvip etmiyorum. Selam ve duâ ile.