Рет қаралды 19,838
yazı: kemal hamamcıoğlu
performans: gonca vuslateri
Yorgunsun. Uyudukça daha yorgun, uyudukça uykuya daha açsın. Solgun zamanların en soğuk, en sert yastığına başını yaslayıp günlerce öylece kalmak istiyorsun. Kimse sessizliğine dokunmadan, kimse seni aramadan öylece uyumak istiyorsun... Yatıştırmak istiyorsun paramparça düşlerini. Çözmek istiyorsun insandan daha çok can yakan hayatın ellerini.
En derin uykun alnına nefesini bıraktığında geceden kalanlara kulak kesiliyorsun. Sessizlikten daha derin sessizliği arıyorsun. Rüya değil beklediğin. Rüyasızlığı arzuluyorsun. Yarım kalan rüyaları tamamlamak için çat kapı kapadığın gözlerindeki heves bitti.
Sevgiye değil, uykuya özlemin. Yağmurun eskittiği balkondaki saksıların gibi su alıyor her bir yanından kirpiklerin.
Savaşmaktan yoruldun. Savaşı seninle değil kendiyle olanların, kafası bir dünya kalbi arsız sözlerinden yoruldun. Bugünü dününden kurmayanların dünlerinde yan yana geçirdiğin günlerinden yoruldun. Yaş almaktan yoruldun. Kötülüğün iyiliği hep alt etmesinden yoruldun. Kimselere kendini anlatamamaktan yoruldun. Kendini anlamaya çalışmaktan yoruldun. Kendine verdiğin, tutamadığın sözlerinden yoruldun. Hep bir umut başladığın günlerinin buruk sonlanan gün batımlarından yoruldun. Eve yalnız dönen dünyadan yoruldun.
Yoruldum demekten yoruldun.
Bu yüzden daha az cümle kuruyorsun, telefonlara geç dönüyorsun. Kendi sesin bile yoruyor seni... Hayatla baş ediyormuş gibi çıkan mutlu sesin çok yoruyor seni... Yutmak istiyorsun sesini. Bulutlu bir gökyüzünde bulutların arkasına saklanmak istiyorsun sesinden kaçıp.
Az zaman, az insan var. Azala azala bitiyor çok olan. Ne bir filmi bitirmek, ne bir romanın ilk satırını okumak istiyorsun her şey göz göre göre azalırken... İçinden bir şey yapmak gelmiyorsa, hiçbir şey yapmak istemiyorsun. Hayattaki en büyük özgürlüğün hiçbir şey yapmamak olduğunu çok iyi biliyorsun. Aynı şeyi yapan ama aynılaşmaktan başka bir şey yapmayan ne çok ruh var görüyorsun.
Karamsar değilsin. Karanlıkta değilsin. En net, en sağlam günündesin. Hayat bir yarış değil. Hayatın bir rotası yok. Hayatın birincisi, varış çizgisi yok. Bu yüzden de savaşsız ve yarışsız olanları arzuluyorsun. Çocukluğunda yatağa yüz üstü yatıp kulağını yatağa dayayıp parmaklarıyla yatağa vurarak müziğini çalanları arıyorsun. Çocukluğunda ve çocukluğunun en uzağındayken bile hala müziğini arayanları arıyorsun...
Yorgunluğun kaybetmekten değil. Olmayan bir yarışın kaybedeni olmaz. Yorgunluğun yaşama arzundan, yaşatma arzundan. Dinmeyen uykuya hasretin dünyanın uyanacağı günü beklemenden... Hayat sımsıkı sararken boğazını, hayat bir karabasan gibi göğsünün ortasında beklerken... İnadına açık bıraktığın pencerenden odana rüzgarın sesi düşüyor. İçin ürperiyor. Rüzgarın getirdikleri ve götürdükleri hep içini ürpertiyor.
Sen yine o dediğini bulduğunda onu tam güldüğünde öp. Sen yine sabahın doğuşunu yavru bir kedinin uykusunu izlerken selamla... Sen yine yorul, çok yorul. Yorul ve hiçbir şey yapma. Uyu, uykudan uykuya uyu yine...
Hayat ne garip değil mi?
Sen yine yorulmaktan da yorulup, en yorgun yerinden yeşereceksin çocukken bir pamuk parçasında büyüttüğün fasülye tanesi gibi... Kulağın yatağında müziğine rüzgar eşlik ederken sen yine yeşereceksin...
Bahardan geç, kışın tam ortasında!