Kant felsefesi bilimden oluşur. Fizik ve matematik. Husserl,felsefesini içe bakışla içi düzenlemeyle ama psiko-fizyolojik yolla yapmaya çalışmış.Kant bu konularda belli mesafe kat etti.Husserl tam anlamıyla girdi.
@sadettinozgun58884 жыл бұрын
"Her an, öncesini ve sonrasını içinde barındırır" hükmü, çok öznel ve saçma bir şey. An, geleceği nasıl içinde barındırır? Belki şöyle ifade edilebilir. Anın bir eli geçmişin, bir eli de geleceğin elindedir.
@lordvoldemort19617 жыл бұрын
günümüzde felsefe, artık her türlü iç sıkıntıya karşı anne tesellisi sunan ya da sunması için uğranılan bir alan haline geldi.
@gargantua36227 жыл бұрын
Hakikate ve doğruyu arama yolunda ki dürüstlüklerine olan inançları onları tetikliyor bana kalırsa. Aklın belli sınırları olup nelerin üstüne konuşabileceğini söyleyen "çok olgucu" kardeşlerimizin taptığı bilimden farklı olarak felsefe kavramlarla sözde iç sıkıntısı diye kast ettiğiniz tinsel ve ya aşkınsal alanlarda konuşabilmeye olanak sağlıyor. Eleştirinizi yönelttiğiniz kişiler sadece bu olanaktan faydalanıyor. Bu onları en fazla filozof yapar.
@sadettinozgun58884 жыл бұрын
Evdeki hesap çarşıya uymazsa ne olacak? Ya müzik eserinin henüz dinlemediğim yerinde nota hatası yapılırsa, eser; detone özellik kazanırsa ne olacak?
@hakanturkmen99365 жыл бұрын
Bir dinleyiciyi odak noktasında tutabilmek öylesine önemli bir beceridir ki... Bu bayanı tanımam. Felsefeci de değilim. Araştırdığım tek konu olan Fenomenalizm beni bu noktaya getirdi. Ancak, felsefe okumamışsam yahut senin zihninde gezenleri paylaşan biri değilsem, tarafsız olarak dinlediğimde ilk 2 dk sonrası konudan kopmaktayım. Çünkü ne anlatılmak istenen konuya bir giriş var, ne de izleyiciye geçmesinde. Nedendir bilinmez çok şey bilen insanlar bildiklerini bir türlü aktaramazlar. Bu da sanırım bunun en basit örneği. Bir çok belli belirsiz terimlerin aynı cümle içerisinde kullanılması, bir çok filozofun çıkardığı yahut benimsediği kuramları aynı cümle içerisinde örneklemeli ve karşılaştırmalı olarak verilmesi bunlara örnek... Ne yazık ki; tüm bunlar anlatılmak istenen mevzunun amacından sapılmasına yol açmakta ve anlam kargaşası oluşturmakta. Anlatılmak istenilenin net ve kişinin kendi anladığı şekli ile anlatması varken, neden sürekli şu böyle demiş, bu böyle demiş, bunun kuramının bilmem nesi bu iken bunun ki bu ve işte bakın sonuç ta bunun ki böyle olacakken (sonucu merakla beklerken ben) falanca çıkmış yeni bir kuram atıp diğerinin kuramındaki falanca yerin bu kuramın bilmem neresinde çareyi bulmuş(ne diyor bu???) ve buna falanca sistemin izoterik (bunu tamamen salladım) yaklaşımından doğan kuantum teorisinin bir parçacağı hüüüp diye süzerken plato ne yapıyorsun einstein, aynı dönemde bile yaşamadık diyordu ki, zaten yayın bitti ! İyi geceler efendim çok güzel bir söyleşi oldu diyerek 1 saatten fazla acaba ağzından anlayıp kendime katabileceğim ne çıkacak diye bakarken bomboş bir kafayla geceyi sonlandırmak oldu benimkisi. Elbette aranızda tüm bu felsefik ideoloji ve terimlere yatkın insanlar vardır bunları anlayabilecek. Fakat bence felsefe, bir matematik, bir fizik değil ki formüluze edilsin. Felsefenin en keyifli yanı beyin yakması, yani beyin cimlastiği. Ve eminim çoğu kuram ve evren ve yaradılışımızla alakalı bir çok şeyi de bu düşüncelerimizi çarpıştırırken elde edebiliriz. Big bang gibi. Bırakın doğal olun. Konuşurken, sözlerinizi söylerken, düşüncelerinizi aktatırken. Kendini kasıp çeşitli terimler ardından konuşarak etrafındakilere birşey katamazsın. Varsa bir bilgin, o da sadece sana ait kalır.
@gunesorsal77486 жыл бұрын
Belleği derli toplu bir kütüphaneye değil de bir örümcek ağına benzetebilir miyiz ? Tüm kavramlar ve tüm anıların birbiriyle bağlantılı ve ilşki içinde olduğu bir ağ sistemi.
@PANDORAFELSEFE6 жыл бұрын
Evet örümcek ağına benzetmek daha doğru. Ve zaten asıl mesele kavramların ve anıların bu ağ içindeki bir biriyle bağıntısı. Normal bir bilgisayar hafızasından insan hafızasını ayıran belki en önemli özellik bu. Dürtü bu bağıntının şeklini belirliyor. Örneğin sabah uyandığımızda bilincimiz yeniden açılınca “benlik” hafızadan gelen bu kayıtlarla kuruluyor. Yaşama dürtüsü sabah ilk iş “ben”i kuruyor. Sonra diğer dürtüler gün içinde yeni bağıntı şekilleriyle farklı farklı benler kuruyor. Öfkeli, mutlu, meraklı, aşık, endişeli v.b.
@gunesorsal77486 жыл бұрын
teşekkürler
@cobracadavra6 жыл бұрын
peki o anları napacaz.
@cobracadavra6 жыл бұрын
ben hAYATIMDA BU KADAR SAÇMA Bİ ŞEY DUYMADIM... ne amlatıyo anlayan var mı?