Рет қаралды 92
Prof. Dr. Mustafa Öztürk
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi eski Öğretim Üyesi
"Daha çok Kur'an-ı Kerim deprem üzerinden ve tufan üzerinden anlatır olayları. Ve hiçbir yerde olayların fiziki sürecine sebep sonuç ilişkisine ve determinasyona atıf yapmaz.
Olaylar, yani Kur'an-ı Kerim'in terminolojisinde doğal afet diye bir kavram yoktur.
Hep bir Tanrı^nın müdahalesi ile insanlara ya bir ders, ya ibret ya kulak çekme, ya kısacası Kur'an-ı Kerim'de doğal afetler bir Tanrı sopası olarak tanımlanır. Bunun hiçbir istisnası yoktur. Peki niye böyle? Çünkü Kur'an-ı Kerim'in tarih perspektifi veya tarih sunumu seküler profan bir tarih sunumu değildir veya insanların entellektüel geriye dönük meraklarını bilgi açıklarını kapatmak gibi bir amaçla size tarih bilgisi vermek gibi hedefi yoktur.
Kur'an-ı Kerim'de tarih ya kurtuluş tarihidir, ya helak tarihidir. Bu da ikiye ayrılır, inananlar kurtulmuştur, inanmayanlar da batmıştır helak olmuştur. Kur'an-ı Kerim'in bütün tarihi bu iki uçlu perspektif üzerinden yorumlar, bakarsanız Lut kavmi helak oldu, Ad kavmi helak oldu, Semud kavmi helak oldu, Firavun boğuldu, Nuh'un kavmi helak oldu, helak helak helak.
Söz dinleyenler, mümin olanlar, inananlar ise kurtuldu. Kur'an-ı Kerim'deki bütün tarihsel anlatıların hepsi kurtulanlar ve helak olanlar üzerinedir, dolayısıyla Kur'an-ı Kerim'den bir bilim tarihi veyahut Kur'an-ı Kerim'de anlatılan bir olayın üzerine bir bilimsel önerme, o olayın üzerinden bir bilimsel çıkarım yapmak, son derece yanlış adreste yanlış bir şeyler aramak anlamına gelir. Bizim bu son dönemde moda olduğu üzere Kur'an'la bilim arasında sürekli bir korelasyon kurmak, böyle çocukları kandırırcasına böyle yüzeysel bilgiler ortaokul fen bilgisi seviyesinde söylemlerle işte Kur'an'dan bilim fışkırıyor gibi söylemler üretmek bana hep çocukça geldi, hep hatta biraz böyle absürt bana utanç verici geliyor açık söyliyim.
Şöyle söyleyebilirim, eşyaları nesneler dünyasında olan biten hadisleri kutsal metin aşkınlaştırarak anlatır, bilim içkinleştirerek anlatır. Bilim getirir gözünün önüne koyar, sebeplerini sonuçlarını irdeler, bak bu böyle böyle oldu der. Kutsal metin ise sebep ve sonuçlara götürürse Tanrı'nın yetkisini insan üzerindeki etkisini azaltıcağı için sebepleri kaldırır aradan, bilimsel prosedürünü hiç zikretmez, doğrudan doğruya onu Tanrı'nın yapması, etmesi, Tanrı'nın iradesine bağlar ve doğal bir olayı size mucize diye algılayacağınız bir formatta ilahi bir şeymiş gibi sunumlar."