Рет қаралды 3,448
Babası ve dedesi yağlı boya ressamı olan Giorgetteo Giugiaro, Turin`de sanat ve teknik dizayn eğitimi alırken otomobil tasarlamak haliyle pek ilgisini çekmiyordu. Fakat öğretmenlerinden biri Giugiaro`ya sahip olduğu sanatçı ruhu ile otomobil tasarladığı taktirde çok iyi paralar kazanabileceğini söyledi. Bu öneri doğrultusunda çizim yapmaya başlayan Giugiaro, yıllar içerisinde otomotiv tarihine İtalya`nın hemen hemen her köyünde görebileceğiniz ucuzlukta veya dünyanın hiç bir köyünde göremeyeceğiniz pahalılıkta ikonik otomobil tasarımları kazandıracaktı.
Toscana`nın her köyünde az bir tane görebileceğiniz Giugiaro tasarımı ilk nesil Fiat Panda, 1980 yılında tanıtıldığında tüm hedefleri ayni pota altında eriyordu. Ucuz, bakimi kolay, pratik, sağlam ve basit bir otomobil. Dönemin Fiat CEO`su Carlo De Benedetti`nin tasarım talimatı düpedüz bir konteynırı tarif ediyordu; "İçerisi ferah ancak sade ve süssüz olmalı. Aynı zamanda yerini aldığı Fiat 126 modelinden daha ağır veya daha maliyetli olmamalı."
Giugiaro ise bir röportajında şöyle diyor; "Panda sanki bir kot pantolon gibi, basit, pratik ve gösterişsiz. Ona bir askeri tasarımın temel niteliklerini vermeye çalıştım. Bilhassa bir helikopterin. Hafif, rasyonel ve amaca uygun bir şey.”
“İyi de bu bir Fiat Panda değil ki” dediğinizi duyar gibiyim. Evet bu bir Fiat Panda değil. Bu bir Seat Marbella. Otomobil ilanı arama filtresini 3 kapılı 'hatchback', 1995 öncesi ve yeşil gövde rengi şeklinde belirledikten sonra karşıma çıkan ve 3 gün sonrasında içerisinde kendimi “Otobanda 40 beygirlik bu kibrit kutusuyla ne yapıyorum ben” derken bulduğum bir Seat Marbella.
Seat Marbella İspanyol mühendislerin 'siesta'larından ödün vermek istemeyip Fiat Panda parça ambarından yeni bir otomobil üretme fikri ile ortaya çıkmış bir amblem mühendisliği ürünü.
Yeşil kibrit kutusunu asfaltta biraz zorlamak için 1.5 metre genişliğindeki gövdesini şeride dolu dolu sığdırabileceğim bir yol arayışındayım. Bunun için Beykoz`a, 80`li yılların popüler bir ralli parkuruna gidiyorum. Mahmutşevketpaşa ve Bozhane köylerini birbirine bağlayan Öğümce yolu bir çok ralliye ev sahipliği yapmış. Yolu benden başka kullanan sınırlı sayıda sürücünün ve onlarca köpeğin "Ne zaman ölecek?" bakışları ardında yaptığım sürüşü hafif araziye girerek sonlandırıyorum. Otomobilin bir Panda 4x4 olduğunu hayal ederek yaptığım bu hamle ilginç bir şekilde eve çekici ile dönmeme sebep olmuyor. Aksine gövdenin muhtelif yerlerine sıçrayan tatmin edici çamurlar eşliğinde günü batırıyorum.
İyi seyirler.