Ağzına sağlık efendim Rabbim sayınızı artırsın İnşallah
@yusufdag24783 ай бұрын
Allahu Teala Razı olsun hocam
@gokseleyupoglu80913 ай бұрын
Şahane sohbet Allah-u Teala razı olsun
@nurseneser95793 ай бұрын
Allahü teâlâ razı olsun inşallah efendim
@Abdulaziz......3 ай бұрын
Ağzınıza sağlık hocam Allah razı olsun
@aliicann4443 ай бұрын
👏🏼👏🏼👏🏼
@kamilkuyu4233 ай бұрын
🤲🤲🤲🇹🇷
@hulyaemre89883 ай бұрын
Selamünaleyküm efendim. Istidraç ve Gazze - İsrail hakkında da bir video cekebilir misiniz acaba?
@Hectoroftroy00Ай бұрын
Hocam emeğinize sağlık. Konudan bağımsız çok önemli ve cevabını bulamadığım bir soru var. Bu soruyu lisan seviyesinden fizik okuyan bir öğrenci olarak soruyorum. Zira bazı arkadaşlarım bu mevzu yüzünden deizme geçti. Sualimi aşağıya bırakıyorum. 2-)Ebû Hureyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.), ashabıyla birlikte oturmakta iken üzerlerine bir bulut geldi. Nebi (s.a.v), bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Diye sordu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Bu buluttur! Bu bulutlar toprağın sulayıcılarıdır. Allah onları kendisine şükretmeyen kulluk yapmayan kimselere bile gönderiyor. Sonra üzerinizde ne var biliyor musunuz? diye sordu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Bunun üzerine şöyle buyurdu: O dünyamızın semasıdır, korunmuş bir tavan ve önüne geçilmiş bir dalgadır. Sonra Rasûlullah (s.a.v.): Bu gökle sizin aranızdaki mesafe ne kadardır? Diye sordu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Şöyle buyurdu: Sizinle onun arasında beşyüz yıllık mesafe vardır. Sonra konuşmasına şöyle devam etti: O'nun üstünde ne var biliyor musunuz? Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Şöyle buyurdu: Onun üzerinde iki gök daha vardır ki aralarındaki mesafe beşyüz senelik yoldur… Rasûlullah (s.a.v.), yedi göğün hepsini saydı her iki göğün arası dünya ile dünya göğünün arası kadardır. Sonra şöyle buyurdu: Onun da üzerinde ne var biliyor musunuz? Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Şöyle buyurdu: Onun da üzerinde arş vardır, arş ile yedinci gök arasındaki mesafe iki gök arasındaki mesafe kadardır. Sonra Rasûlullah (s.a.v.), altınızda ne var biliyor musunuz? buyurdu. Ashab: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Şöyle buyurdu: Altınızdaki yeryüzüdür. Sonra onunda altında ne var biliyor musunuz? buyurdu. Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Şöyle buyurdu: O’nun altında başka bir arz vardır ki ikisinin arasındaki mesafe beş yüz senelik yoldur. Rasûlullah (s.a.v.), yedi arza kadar saydı ve her arzın arasında beş yüz yıllık mesafe olduğunu söyledi. Sonra şöyle buyurdu: Muhammed’in canı kudret elinde bulunan Allah’a yemin olsun ki siz en alttaki dünyaya bir ip sarkıtmış olsaydınız o ip Allah’a kadar ulaşırdı dedi ve Hadid sûresi 3. ayetini okudu. Hocam yukarda size aktardığım hadisi şerif sahih midir? Soruyorum zira bugünki astornomi ve jeoloji bilgisine hayli ters mevzular anlatılıyor. Arz yani yerin altındaki katmanları biliyoruz magma vb. Halbuki hadise göre düz dünya üzerinde 7 katmanlı bir gök tasviri mevcut halbuki şu anda biliyoruz dünya küre ve uzayda boşlukta duruyor.
@raufencАй бұрын
Hadis-i Şerifin orijinali şöyle: ١ - بينما نحن عندَ رسولِ اللهِ صلّى اللهُ عليه وسلَّمَ إذ مَرَّتْ سَحابةٌ فقال: أَتَدْرون ما هذه؟ قال: قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: العَنانُ ورَوايا الأرضِ، يَسوقُه اللهُ إلى مَن لا يَشكُرُه مِن عبادِه ولا يَدْعونه، أَتَدْرون ما هذه فوقَكم؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: الرَّقِيعُ، مَوْجٌ مَكْفوفٌ، وسَقْفٌ مَحفوظٌ، أَتَدْرون كم بينَكم وبينَها؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: مَسيرةُ خَمْسِ مِئةِ عامٍ، ثمَّ قال: أَتَدْرون ما التي فوقَها؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: سماءٌ أُخرى، أَتَدْرون كم بينَكم وبينَها؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: مَسيرةُ خَمسِ مِئةِ عامٍ. حتى عدَّ سبعَ سمواتٍ، ثمَّ قال: أَتَدْرون ما فوقَ ذلك؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: العَرْشُ، قال: أَتَدْرون كم بينَه وبينَ السَّماءِ السابعةِ؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: مَسيرةُ خمسِ مِئةِ عامٍ، ثمَّ قال: أَتَدْرون ما هذا تحتَكم؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: أرضٌ، أَتَدْرون ما تحتَها؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: أرضٌ أُخرى، أَتَدْرون كم بينَهما؟ قلنا: اللهُ ورسولُه أَعلَمُ، قال: مَسيرةُ خمسِ مِئةِ عامٍ. حتى عَدَّ سبعَ أرَضينَ، ثمَّ قال: وايْمُ اللهِ، لو دَلَّيتُم أَحدَكم بحبلٍ إلى الأرضِ السُّفلى السابعةِ؛ لَهَبَطَ. ثمَّ قرَأَ: ﴿هُوَ الْأَوَّلُ والْآخِرُ والظّاهِرُ والْباطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ﴾ [الحديد: ٣]. الراوي: أبو هريرة • شعيب الأرنؤوط، تخريج المسند لشعيب (٨٨٢٨) • إسناده ضعيف • أخرجه الترمذي (٣٢٩٨)، وأحمد (٨٨٢٨) واللفظ له Bu hadisin isnadına zayıf demişler. Lakin bu ve bunun gibi bilgiler için genel bir formül tavsiye edebilirim. Fizik bölümünde okuduğunuz için madde enerji dünyasını iyi anlıyor ve hesap edebiliyorsunuzdur. Ama bütün bunların üç boyutla sınırlı olduğunu da fark etmişsinizdir. Sadece dördüncü boyutu düşünmek bile bu gibi heberlere bakışınızı değiştirecektir. Aşağıdaki videolar üç boyutta sıkışan dünya görüşümüzü açmak konusunda teknik destek sağlayabilir. Allahu teala kalbinize ferahlık versin inşallah. kzbin.info/www/bejne/eWfOn2mkjbKKfJIsi=30QBNJZpO76V89gs kzbin.info/www/bejne/l6ewiWCQm9lqgZYsi=zrEqKHUqhp9duQW1
@SemihPehlivanSP3 ай бұрын
Hocam kabahatleri kadar azap çekecekler deniyor ya, sadece kullar ile olan kul hakkı olan kabahatleri için mi? Yoksa dinin hükümlerini uygulamamak gibi günahlar onlarda kabahat olarak kabul ediliyor mu? Onlarıda çekecekler mi?
@raufenc3 ай бұрын
Kul haklarının cezasını çekecekler. Gayrimüslimler ibadetlerle mükellef değiller.
@krdotcom3 ай бұрын
Hiçbir Peygamber, Peygamberliğini tebliğ etmeden önce de günah işlemez, hele Allahü teâlâya şirk koşmaz. Müşrikler gibi (Güneş benim Rabbim) demez. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (İbrahim ne Yahudi, ne de Hristiyandı. O gerçekten Allah’ı tanıyan doğru bir müslümandı. Müşriklerden de olmadı.) [Al-i İmran67] (Andolsun ki bundan önce, İbrahim’e de rüşdünü [büluğundan önce hidayeti] verdik. [Onun buna ehil ve müstahak olduğunu] biliyorduk.) [Enbiya 51] Bu âyet-i kerimeler de İbrahim aleyhisselamın büluğundan önce de hidayet üzere olduğunu göstermektedir. (Beydavi) Durum böyle iken, İbrahim aleyhisselamın yıldıza, aya ve güneş taptığını söylemek, Kur’an-ı kerimdeki ifadeleri anlamamak demektir. Hemen bütün tercüme ve meallerde, yıldız, ay ve güneş için (Bu benim Rabbim) diye yazılmıştır. Hiçbir açıklama yapılmamıştır. Bu bakımdan Kur’an-ı kerim tercümelerinden fıkıh, akaid gibi ilimler öğrenilmez. Tefsir-i Mazharide, Enam suresinin 76-79. âyetlerinin açıklaması şöyledir: İbrahim aleyhisselam, yıldızları, ay ve güneş gösterip Bu mu benim Rabbim diyerek bunlara tapanları ilzam etmek [susturmak] istemiştir. Beydavi tefsirinin Şeyhzade haşiyesinde de böyle bildirilmektedir. Tibyan’da, tefsirlerden aldığı dört açıklama şöyledir: 1- İbrahim aleyhisselam, müşriklerin cehaletlerini bildirmek için böyle söylemiştir. 2- Müşriklerin yaptıkları şeyleri başlarına kakmak, doğruyu öğretmek için (Bunun gibi şeyden hiç Rab olur mu, bu mu benim Rabbim) demek istemiştir. 3- Müşriklerin aleyhine hüccet için, (Sizce benim Rabbim bu ha) demek istemiştir. 4- (Kavmim Rabbimin bu olduğunu söylüyor) demek istemiştir. Bu dört açıklama da Hazret-i İbrahim’in; yıldız, ay ve güneş için (Bu benim Rabbim) demediğini, yani müşriklerden olmadığını açıkça göstermektedir. Ay veya güneş için Bu benim Rabbim demek şirktir. Halbuki Peygamberler, şirk değil, günah bile işlemezler. (Feraid)
@raufenc3 ай бұрын
Bizim de itikadımız bu minvaldedir. İbrahim aleyhisselâma şirk isnad ettiğim zannedildiyse yanlış anlaşılmış. İbrahim aleyhisselâma haşa niye müşrik diyeyim. Elbette ki mübarek, müşrikleri ilzam etmek için akıl yürütme metodunu öğretmek için böyle demiştir. Ama akıl yürüterek yaratıcıyı bulmanın adımlarını, muhatap sadece müşriklermiş ve mesele sadece başkasını ilzammış gibi değerlendirmek de doğru değil. Hali hazırda mümin olan bir kişi de tahkik maksatlı Allahü Teala’dan başka yaratıcı olmayacağını bu şekilde tefekkür edebilir. Ve bu tefekkür süreci tıpkı Kur’an-ı Kerîmdeki anlatım gibi olur.
@krdotcom3 ай бұрын
@@raufenc Yok, mümin olan biri güneşe bakıp bu benim Rabbim filan demez tabii ki ama isteyen, nurcu metoduyla böyle tahkik yapabilir. Kimseye karışamayız. Böylelikle de nurcuların çok sevdiği bir ifade olan "tahkiki iman"a erebilir.
@raufenc3 ай бұрын
İslam ahlakı kitaplarında kalp hastalıklarında Taklidi iman da sayılır. Nazar ve istidlal ile Allahü Teala’yı tefekkür etmemek zem edilir. Tahkiki iman Allahü Teala’nın razı olduğu imandır. Bir daha bakın isterseniz. Ama tabiki kimseye karışamayız.
@krdotcom3 ай бұрын
Evet, İslam Ahlakı kitabında (kitaplarında değil!), iki farklı yerde böyle yazıyor: "İman-ı istidlali, farzı, vacibi, sünneti, müstehabı ve haramı hem bilir ve hem islamiyete uyar. İnanılacak şeyleri hem bilir, hem bildirir. Üstaddan, ilmihal kitabından öğrenmiş, bu gibilerin imanı kuvvetlidir." "İstidlal, fen bilgilerini kısaca öğrenip, Allahü tealanın varlığını düşünmek demektir." Yani istidlal, güneşe bakıp, "Bu benim Rabbim mi?" demek değilmiş. Yani hali hazırda mümin olan bir kişi, "tahkik maksatlı" Allahü tealadan başka yaratıcı olmayacağını bu şekilde tefekkür edemez.