Çok güzel bir yayındi. Yapay zekayı bu perspektifle ele alan içeriklerin artması lazim. Çünkü herkes ya büyük bir inkâr (YZ bizde işe yaramaz) ya da umutsuzluk (işimizi elimizden alacak) içinde. Halbuki yapay zeka Türkiye'nin kaçırmaması gereken bir tren. Pazarlama, reklam ve dijital iletişimin farklı alanlarında yapay zekanın verimli ve bilinçli kullanımı konusunda içeriklerin devam etmesi dileğiyle.
@Stradiji13 күн бұрын
@@metamorphosis_now Değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim, sizinle benzer düşünüyoruz, bu bizim için yaşamsal bir mesele ve ıskalamayalım istiyorum, yapay zeka üzerine daha fazla video gelecek 🙏
@anlkaraman589112 күн бұрын
Düşünsel felsefi psikolojik yazilar yazabilir mi ilerde yz?
@Stradiji12 күн бұрын
ChatGPT'nin o1 versiyonu bunu yapmaya son derece yakın aslında Anıl. Buradan ekran görüntüsü paylaşamıyorum, ancak yorumunuz üzerine basit bir komut yazdım ve kendince özgün bir makale çıkarttı, daha iyi bir komut ve bağlam sunsam daha da iyisini yapabilir, elbette son dokunuş hakkı şimdilik bizde :) "Sen bir filozofsun. Düşünsel felsefi bir konu bul ve 750 kelimelik bir yazı yaz. " Cevap: "Zaman Algısının Felsefi Derinliği: Gerçeklik ve Yanılsama Arasında Bir Köprü Zaman, insan aklının hem en yakın dostu hem de en büyük gizemlerinden biridir. Gün içinde akıp giderken sonsuz gibi görünür; ama geriye dönüp baktığımızda, çocukluk anılarımız göz açıp kapayıncaya dek gelip geçmiş gibi hissederiz. Bu tuhaf ikilik, zamanın hem sonlu hem sonsuz, hem objektif hem subjektif algılanmasına neden olur. Filozoflar, tarih boyunca “zaman” konusunun doğasını anlamaya çalışmış; bu kavram üzerine tartışmalar yapmış, yeni kuramlar geliştirmiş ve farklı metafiziksel yorumlar sunmuştur. Bu yazıda, zamanın felsefi yönlerine odaklanarak onun hem bir gerçeklik hem de bir yanılsama oluşunu, bellekle ve deneyimle ilişkisini, aynı zamanda özgür irade ve determinizm tartışmalarıyla nasıl kesiştiğini ele alacağım. İlk olarak, zamanın doğasına ilişkin sorular, insanlığın en eski dönemlerinden beri gündemdedir. Antik Yunan’da Parmenides, değişimin ve çokluğun bir yanılsama olduğunu ileri sürerek, aslında gerçekliğin tek, değişmez ve durağan olması gerektiğini savunmuştur. Ona göre, değişim dediğimiz şey, duyularımızın bize yaptığı bir oyundur ve zaman da bu oyunun bir parçasıdır. Öte yandan, Herakleitos ise tam tersine, evrenin sürekli değişim içinde olduğunu ve “aynı nehirde iki kez yıkanılmaz” sözüyle, akışın kaçınılmazlığını vurgulamıştır. Bu iki zıt görüş, felsefi bağlamda zamanın gerçek mi yoksa yanılsama mı olduğu sorusunun ilk tohumlarını atmıştır. İnsan zihninin zaman algısı üzerinde durulması gereken bir başka önemli nokta ise bellek ve deneyim arasındaki ilişkidir. Bellek, geçmişteki olayları bugüne taşıyarak, onları yeniden yorumlamamızı sağlar. Ancak bu süreç, mutlak gerçeklikten çok, kişisel bir inşa süreci olarak görülmelidir. Bir anlamda, geçmişi ‘yeniden kurgulamakla’ meşgul oluruz. Dolayısıyla, bellek hem zamana dair bir kayıt tutar hem de bu kaydın ne kadar gerçeğe uygun olduğundan emin olamayız. Çünkü deneyimlerimiz, duygularımız ve beklentilerimizle harmanlanarak yeniden şekillenir. Kimi zaman bir anıyı gerçekte yaşadığımızdan daha güzel, daha acı veya daha farklı şekilde hatırlarız. Bu da zamanın öznel bir deneyim olduğunu düşündürür. Zamanın sadece geçmişi ve hatıraları değil, geleceği ve hayalleri de kapsadığını göz önünde bulundurduğumuzda, gelecek tasavvurunun da bir zaman algısı meselesi olduğunu görürüz. Geleceğe dair projeksiyonlarımız, planlarımız ve beklentilerimiz, bugünü algılama biçimimizi de dönüştürür. İnsanın belki de evrendeki en büyük özelliklerinden biri, zamanı ileri doğru düşünebilme kapasitesidir. Biz, yalnızca şu anın içinde var olmuyor; aynı zamanda geleceği planlayabiliyor, geleceğe dair umutlar veya endişeler geliştirebiliyoruz. Bu durum, zamanın lineer bir çizgide aktığı fikrini güçlendirirken, bir yandan da “şu an”ı yaşamanın önemini vurgular. Anı yakalamanın zorluğu, sürekli geçmişle gelecek arasında gidip gelen zihin yüzündendir. Bu noktada, fizik alanındaki gelişmeler de zaman kavramının sorgulanmasında önemli rol oynamıştır. Albert Einstein’ın Görelilik Kuramı, zamanın mutlak olmadığını, gözlemciye ve hızına bağlı olarak değişebileceğini ortaya koymuştur. Kurama göre, yüksek hızlarda ve yüksek yerçekimi alanlarında zaman, farklı oranlarda akar. Bu da insanın alışageldiği lineer ve tekdüze zaman anlayışına meydan okur. Dolayısıyla, zamanın “gerçek” bir boyut olduğu düşüncesi, evrenin işleyişi göz önüne alındığında yeniden değerlendirilmelidir. Belki de bizler, algıladığımız biçimdeki zamanın sadece sınırlı bir bakış açısından ibaret olduğunu kabul etmeliyiz. Varoluşçu filozoflar, özellikle Martin Heidegger ve Jean-Paul Sartre, zaman kavramını bireyin öznel deneyimi bağlamında ele almıştır. Heidegger, “Dasein” kavramıyla, insan varoluşunun dünyayla ve zamanla bir bütün olduğunu, geçmişin, şimdinin ve geleceğin iç içe geçerek “varlık”ı şekillendirdiğini söyler. Sartre ise özgürlük ve sorumluluk bağlamında, gelecek tasavvurumuzun bugünkü seçimlerimizi nasıl belirlediğini vurgular. Ona göre, insan her an kendi geleceğini kurar ve bu gelecekten etkilenerek de kendi “ben”liğini yeniden tanımlar. Bu yaklaşım, zamanın salt bir saat veya takvim ölçümü değil, varlığımızın merkezinde yer alan bir “oluş” süreci olduğunu gösterir. Öte yandan, zaman ve determinizm arasındaki ilişki de felsefi bir muamma olarak karşımıza çıkar. Birçok bilimsel teori, evrendeki fiziksel süreçlerin belirlenmiş bir neden-sonuç zincirine tabi olduğunu öne sürer. Eğer her şey önceden belirlenmişse, geleceğin değiştirilemeyeceği anlamına mı gelir? Bu, insan özgür iradesini tehdit eden bir görüştür. Ancak kuantum mekaniğinin olasılık ve belirsizlik temelli doğası, kaderci yaklaşımları sorgulatır. Gelecek belki de sonsuz sayıda olasılıkla şekillenebilir; bizse bu olasılıklardan hangisinin gerçekleşeceğine dair kimi zaman çok net, kimi zaman belirsiz kararlar alırız. Zaman, bu açıdan bakıldığında, yalnızca “akıp giden” bir şey değil, aynı zamanda tercih ve potansiyelin birlikte vücut bulduğu bir sahnedir. Tüm bu farklı perspektifleri göz önüne aldığımızda, zamanın ne tek başına bir illüzyon ne de salt bir hakikat olduğunu söyleyebiliriz. İnsan zihni, geçmişi hatırlayarak ve geleceği tasarlayarak zamanı yaratır. Ancak, dış dünyada da fiziksel bir akışın varlığı inkâr edilemez. Bu paradoksal durum, felsefi düşüncenin temelinde yatan “görünüş ile gerçeklik” ikiliğinin zaman konusunda da karşımıza çıktığını gösterir. Anlık deneyimlerimize, bilimin verilerine ve metafizik varsayımlara dayanarak zamanı anlama çabasındayız; ancak her adımda onun biraz daha kaygan bir zeminde durduğunu fark ediyoruz. Sonuç olarak, zaman kavramı insanın varoluşsal, bilimsel ve ruhsal boyutlarını kesiştiren derin bir bilmecedir. Her ne kadar saatlerle, takvimlerle ölçebildiğimizi sansak da zamanın öznel deneyimlerimizle örülü boyutu, onu sabit bir cetvel olmaktan çıkarır. Hem bellek hem beklentilerle beslenen, duyularımız ve aklımız tarafından sürekli yeniden şekillendirilen bir algı alanı olarak zaman, insan bilincinin en temel yapı taşlarından biridir. Belki de zamanın felsefi derinliği, onu bütünüyle kavrayamama hâlimizden ileri gelir. Bu eksik kavrayış, insana merak ve yaratıcılık kazandırırken, aynı zamanda mutlak doğruya ulaşmayı imkânsız kılar. Yine de, zamanın bu belirsizliği ve çok katmanlı yapısı, onu felsefenin ebedi konularından biri yapmaya devam edecektir. Zaman, hem hayatın akışı hem de zihnimizin öznel deneyimi olarak, gerçeklik ve yanılsama arasında bir köprü kurar ve insan varoluşunu sürekli soru sormaya davet eder."
@anlkaraman589112 күн бұрын
@Stradiji vay be. Cok teşekkürler cevap icin.🥰👍 bir sey daha sormak istiyorum. Elimde yuzlerce sayfa word halinde metin var. Yz ye desem ki mesela bu metin icindeki özgürlük, aşk, kararsizlik, iman, öfke vb gibi kelimelerin geçtiği cümleleri sec ve bunlari iste özgürlük isimli bir dosyada ozgurluk kelimesi gecen cümleleri klasorle, baska bir dosyada da mesela ask kelimesinin gectigi cümleleri bir araya topla ve bana ver desem yapabilir mi? Nasil yaptirabilirim?
@Stradiji12 күн бұрын
@@anlkaraman5891 Rica ederim Anıl :) Şunu yaptırmak mümkün olabilir. O Word dosyalarını bir araya getirir, tek bir Word dosyası oluştururuz, sonra onu PDF olarak indirir ve ChatGPT'ye yükleriz, sonrasında "Ekteki PDF dosyasında yer alan metinde ‘özgürlük’, ‘aşk’, ‘kararsızlık’, ‘iman’, ‘öfke’ kelimelerinin geçtiği cümleleri bul ve bana gruplar halinde listele” şeklinde bir komut vererek, belli kelimelerin geçtiği bölümleri gruplandırarak listelemesini isteyebiliriz :)
@anlkaraman589112 күн бұрын
@@Stradiji cok teşekkürler🧡 deneyeceğim haber ederim sonucu..
@Stradiji12 күн бұрын
@@anlkaraman5891 Merakla bekliyorum :) Bu arada metinleri görselleştiren şu yapay zeka aracı da işine yarayabilir Anıl. En sevdiğimiz araçlardan, şuan için ücretsiz :) www.napkin.ai/