Sudûr Kavramının Gelişimi : Fârâbî ve İbn Sînâ’nın Perspektifleri

Bu video, İslam felsefesinin en önemli konularından biri olan sudûr kavramının Fârâbî ve İbn Sînâ ile nasıl derinleştiğini ele alıyor. Fârâbî'nin sudûr teorisini, kozmolojik boyutunu ve on akıllar teorisini detaylı bir şekilde açıklarken, Tanrı-varlık ilişkisini nasıl anladığını keşfedeceksiniz. Fârâbî'nin hiyerarşik evren anlayışı ile başlayan bu süreç, İbn Sînâ'nın kavramsal zenginliklerle geliştirdiği sudûr teorisiyle daha da derinleşiyor. Kozmolojik sistemin nasıl işlediği ve varlıkların Tanrı'dan nasıl sudûr ettiği sorusuna yanıt arayan bu videoda, İslam filozoflarının katkılarını anlamak için bir yolculuğa çıkıyoruz.

[@mesudcetinkaya9658]

Güzel anlatım, teşekkür ederim

[@Felsefeninizinde]

Çok teşekkürler :)

[@alicemzincirli5990]

Duyular zihnin sınırını belirler. Tüm evreni duyularıyla algılayan en büyük zihin sahibi olur. Gören gördüğü kadardır Duyan duyduğu kadardır Hisseden hissettiği kadardır Ne kadar duyun varsa o kadarsın

[@Felsefeninizinde]

Yorumunuz, duyuların zihni sınırlandırdığına dair güçlü bir görüş ortaya koyuyor. Ancak burada önemli soruları da gündeme getirebiliriz: Duyular gerçekten zihnin tüm sınırlarını belirler mi? Zihnin kavrayış gücü, sadece duyulara dayalı mı, yoksa duyuların ötesinde bir idrak alanı mevcut olabilir mi? Zihin, sadece duyuların sunduğu verilerle mi sınırlı, yoksa sezgi, düşünce ve tefekkür gibi başka yollarla da evrenin derinliklerine ulaşabilir mi?

[@alicemzincirli5990]

Sezgi ve türevleri de duyudur. Bu arada biyolojik duyular teknolojik olarak geliştirilen araçlarla artar. Örnek olarak Uzaydaki teleskop görme duyusunu güçlendirir. Bu güçlendirme sonucu zihin kapasitesi yani bilgi seviyesi artacaktır. Aradığın tüm her şeyi duyularıyla algılayan varlık ise , o varlık en üstün zeka ve Duygu seviyesine sahip olur .

[@mesudcetinkaya9658]

​@@alicemzincirli5990Vaaay çok iyiydi👏