Bu vakit hem 20 soz 1 makama hem 3 ve 4 mektubu tekrar bir dinledim
@SeyidNurFethiErkal2 ай бұрын
Maşallah
@halukalkan5215Ай бұрын
Allah razı olsun abi sizinle uzun yollar kısalıyor Texas yolları sizinle bir başka güzel ❤
@SeyidNurFethiErkalАй бұрын
Haluk kardeşim en kısa zamanda tekrar görüşürüz inşallah
@birbilgimolsun6401 Жыл бұрын
Alalahın selamı size .men ne qədər risale dersleri dinleyirem ancaq fərqiniz ,dərinliyiniz çox təsirlidir
@incicoskuner2077 Жыл бұрын
Acayip enfes bir yorum :“ çarşıdan bir şey yedirin” tavsiyesini “ topraklama” olarak okumak…⚡️🌏 Maşallah barekallah Rabbim ilm-i nafiyi ziyadesiyle lütfetsin
@TurkbullTrader Жыл бұрын
muthis ders Aro. 🤲🤲
@TurkbullTrader Жыл бұрын
Hocam, bahsettiginiz Ibnul Arabi’nin kendi ilham gözesine gitmesi meselesinde kendi penceresinin yanindaki vahiy penceresine bakmak istemesi esnasinda, Isra 34, “Vela takrabû male-lyetîmi” ayetini isittim diye bir sey dedigini duymustum. Orasi Yetimin ( Efendimiz as) penceresi oraya yaklasma seklinde bir tevili vardi. Bu bahsettiginiz konu ile ilgli midir? Dogru mudur? Selamlar Hurmetler
@incicoskuner2077 Жыл бұрын
Yani toprak ol toprak ki gül bitiresin 🌹😔
@ahmetkarayol2547 Жыл бұрын
Allah razı olsun. Çok güzel bir konu
@have808 Жыл бұрын
Allah ebeden razı olsun
@2015zeny Жыл бұрын
Allah razi olsun sizden.ses biraz yuksek olsa
@risaleinurdaneczalar5 ай бұрын
1:32 Küçük Sözler’de “iki adam” dediği zaman, onu kalp ve nefis olarak okuyabileceğimiz gibi, mü’min ile kâfir olarak da okuyabiliriz, Hz. Adem’den günümüze kadar gelen iki silsile-i efkâr olarak da okuyabiliriz. “Âlem-i insaniyette, zaman-ı Âdem'den şimdiye kadar iki cereyan-ı azîm, iki silsile-i efkâr,(…) biri silsile-i nübüvvet ve diyanet, diğeri silsile-i felsefe ve hikmet, gelmiş gidiyor.” (Otuzuncu Söz) 10:45 Cenâb-ı Allah, Kur’an-ı Kerîm’de küllî kanunları bildirirken cüz’iyât ile irtibatlı olarak bildiriyor. Demek Cenâb-ı Allah’ın tekvin için geçerli olan cüz’ileri bilmesi ve onları küllîlere çekirdek yapması meselesi, kelâmı için de geçerli. 11:29 Levh-i Mahfuz (her şeyin tüm ayrıntıları ile yazıldığı kader levhası) varken Levh-i mahv ve ispatın (Cenâb-ı Allah’ın yaz-boz tahtası) bulunması işaret eder ki, Cenâb-ı Allah faal. Yani yapmış ve bırakmış da sistem kendi kendine işliyor değil. 12:41 Bediüzzaman’ın kendisi ile veya hizmetle alakalı cüz’i bir hadisede Kur’anî işaretler bulması ehl-i sünnet düşüncesi açısından tutarlıdır, Mu’tezile açısından imkansızdır, felsefe açısından safsatadır. 15:38 Meleklerin Hz. Adem’e secdesi, eşyanın melekûtunun secdesi mânâsına gelir. İnsanın mülkte tasarruf edebileceğine işaret eder. Biz bir şeyin kanunlarını öğreniyoruz (bu eşyanın melekûtuna vâkıf olmak anlamına geliyor), sonra onda tasarruf ediyoruz. Bu da hilâfetin bir ispatıdır. 17:00 “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın?” (Bakara/30. Ayet) Bu soruyu şeytan sormuyor, melekler soruyor. Bu istiğrab, Cenâb-ı Hakk’ın hikmeti bilmek istemekten kaynaklanır. Aklın fıtrî halidir. İnsan da sorar. Üstad da, bu asrın mürşidi olarak, akıllara gelebilecek soruları sorup Kur’an’dan medet isteyerek cevaplıyor. {“Kur'ân-ı Hakîmin feyzinden üç nükte ilham edildi.”} 20:21 Bu “ilham” meselesi yanlış anlaşılabiliyor. Üstad’ın mesleği acz-fark-naks mesleğidir. Kendinden bir şey bilmeme mesleğidir. Gelen bilgiyi ilham olarak anlamasa, kendi meşrebi ile tenakuz yaşamış olur: “Ben anladım, ben öğrendim, ben bildim.” veya “Bana bir yerlerden fısıldıyorlar, meleklerle oturup kalkıyorum, ben ayrıcalıklıyım”. {Üstad der: “Yazılarımda ne kadar güzellik ve tesir bulunsa, ancak temsilât-ı Kur'âniyenin lemeâtındandır. Benim hissem, yalnız şiddet-i ihtiyacımla taleptir ve gayet aczimle tazarruumdur. Dert benimdir, devâ Kur'ân'ındır.} 25:09 “Allah, Adem'e bütün isimleri öğretti.” Yani insanlık, antropologların söylediği gibi, eşyanın isimlerini hayvanları taklit ederek öğrenmedi. Cenâb-ı Allah, Hz. Adem’e tüm isimleri birden öğretti, download etti. Dilin yüklenmesi ile düşünme gerçekleşti. 28:24 وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّۚ “Biz de: 'Kiminiz kiminize düşman olarak inin (…)' dedik.” (Bakara Sûresi/36. Ayet) âyeti ile “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” (Bakara Sûresi/30. Ayet) âyeti birlikte düşünüldüğünde Hz. Adem’in yeryüzünde yaratıldığı ve “ihbıt” emrinin ise manevî bir düşüş olduğu anlaşılıyor. Çünkü “ihbıt” lafzı Kur’an’da iki yerde geçiyor. Birisi bu ayet iken, diğeri: اِهْبِطُوا مِصْرًا فَاِنَّ لَكُمْ مَا سَاَلْتُمْۜ “Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada var” (Bakara Sûresi/61. Ayet) İsrailoğulları topraktan çıkanı (yani ednâ olanı), gökten inene (yani âlâ olana) tercih etmişler. Gökten gelen maide fiziki olarak bıldırcın eti ile helva olsa da sembolik anlamda marifetullah (doyurucu) ve muhabbetullahtır (tatlı). İsrailoğulları ise medeniyetin beşiği olan Mısır’ı (oradan köle olarak çıktıkları, oranın üstün olduğu düşüncesini atamadıkları ve aşağılık kompleksinden kurtulamadıkları için) âlâ görüyorlardı. Cenâb-ı Allah katında âlâ olan ise vahy-i semavînin semeratıdır. Onların yüksek gördüğünü Kur’an “ihbıt” diyerek aşağılamıştı. Kur’an “İnin” derken fizikî değil (ki Coğrafî olarak bakınca da mümkün değil), manevî bir inmeden bahsetmişti.
@risaleinurdaneczalar5 ай бұрын
42:40 Şeytan’ın kibrinin turnusol kağıdı Hz. Adem oluyor: “Ben dumansız alevden yaratılmış bir ırkın ahvadıyım. Damarlarımızdaki asil ateşten menkul bir kıymetimiz var. Karşı taraf ise balçıktan yaratılmış” (Toprak da demiyor, aşağılıyor). İbn-i Arabî der ki: İnsan toprağa suyun girmesiyle oluşan balçıktan yaratılmıştır. Şeytan ise ateşe hava girmesiyle oluşan dumansız alevden yaratılmıştır. Toprak ve suya aşağı meyillidir. Hava ve ateş yukarı meyillidir, yani kibre meyyaldir. (Çok defa yaptığı gibi fizik üzerinden metafizik ilkeler çıkarmış). 49:07 Bazı kavimler çoluk çocukları da içlerinde olduğu halde helak oluyor. Demek ki öyle bir sosyo-kültürel zemin oluşuyor ki, onun bataklığında artık yeni bir şeyin neş’et etmesinin potansiyeli kalmıyor. Bu sebeple o zemine format atılıyor. 57:50 Mülkte de tevhid, melekûtta da tevhid. Musibetler mülkte perdedir, Hz. Azrail melekûtta perdedir (nuranî perdedir), icracı değildir. 1:20:40 Mehdi, âlem-i İslâmiyette Süfyan’a ve bid’atlara karşı; Mesih, âlem-i insaniyette Deccal’a ve inkâr-ı ulûhiyete karşı duracak. (Süfyan münâfık, Deccal ise kâfirdir). 1:24:50 “Havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i suhuletle intişar etmesi ve yeraltında yemiş vermesi,” (1. Söz) Burada Üstad’ın kırdığı ilk şey nedensellik ilkesi. Havada dalın ilerlemesi ile, kökün taşı delip geçmesini eşit gösteriyor. Birisi çok kolay, diğeri adeta imkânsız iken; ikisi de Cenâb-ı Hakk’ın emri karşısında eşit durumdalar. Kökler, Sert taş ve toprakları kırıp değil, delip geçmiş (Soft power; yavaş yavaş, sabırla, parçalamadan maksada ulaşma). Adeta taş ve toprak ona musahhar olmuş. Hulusî abi bu cümleden işârî mânâ olarak “vaz’ olunan Sözler’in yeryüzünde intişarı” mânâsını fehmetmiştir. Risale-i Nur, materyalist düşünce ile taşlaşmış kalplere* nüfuz etmiş. *(“Kalpleriniz katılaştı; taş gibi, hatta daha katı oldu” (Bakara Sûresi/74. Ayet)) “Yâ Rabbî! (…) Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâma şems ve kameri teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur'a kalbleri ve akılları musahhar kıl.” (Münâcât Risalesi) 1:28:56 Üstad Hazretleri Risale-i Nur’da hâşiyeleri konuyu açıklamak için değil, konuyu dağıtmamak için koymuştur. Yani orada anlatacağı çok önemli bir şey var; ama anlatırsa konu bütünlüğü bozulacak, nazarlar kayacak. Bu sebeple onu hâşiye olarak eklemiş. 1:31:06 Üç vazife: İman, hayat, şeriat (Sikke-i Tasdik-i Gaybî) Âhirzamandaki bu üç vazife, taş tabakasının üç vazifesine benzer; Birincisi: “Toprağın, kudret-i Rabbâniye ile nebâtâta analık edip yetiştirdiği gibi, kudret-i İlâhiye ile taş dahi toprağa dâyelik edip yetiştirmek” Bu vazifeyi Risale-i Nur yapıyor; toprağın altına tohumları serpiyor. “Mehdi ve şakirtleri Cenâb-ı Hakkın izniyle gelir, o daireyi genişlendirir ve o tohumlar sümbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah'a şükrederiz.” İkincisi: “Zeminin bedeninde deveran-ı dem hükmünde olan suların muntazam cevelânına hizmet” İntizam tahtında hizmet… Üçüncüsü: “Çeşmelerin ve ırmakların, uyûn ve enhârın muntazam bir mizanla zuhur ve devamlarına hazinedarlık” Mizân (terazi, ölçü, adâlet) ve hazinedarlık (yani Yusuf’luk) … “Evet, taşlar, bütün kuvvetiyle ve ağızlarının dolusuyla akıttıkları âb-ı hayat* suretinde delâil-i vahdâniyeti zemin yüzüne yazıp serpiyor.” *{âb-ı hayat: Hakâik-i imaniye ve Kur’aniye} 1:35:50 Üstad “vesile” kelimesini manevî, “vasıta” kelimesini maddî sebeplerde kullanıyor. 1:39:37 “taşlar parçalanarak, bir kısmı ufalanıp, toprağa kalb olup, nebâtâta menşe olur.” Toprağa kalbolup, yani insanlar içinde bir insan olup… 1:40:34 “mahfî bazı hikem ve menâfi için” “Niye böyle oldu, şöyle oldu?” Kardeşim, bilemeyiz. Cenâb-ı Allah sevkediyor. İhtiyarımız haricinde istihdam olunuyoruz. 1:42:38 “medar-ı ibret üç hadise-i uhrâyı hatırlatmakla lâtif bir irşad yapar.” Âhirete ait bir hadise değil, âhir bir hadise. Yani âhirzamana ait bir hadise.
@@SeyidNurFethiErkal Sağolun hocam. Yirmi Beşinci Söz'de "sadaka ilim ile de olur" denmiş. Sizden çok şey öğrendim. Allah size bol mükafat yazsın.
@SeyidNurFethiErkal5 ай бұрын
@@risaleinurdaneczalar Amin amin ecmain
@yukselsahin99257 ай бұрын
🤲💚
@mehmetyegen9997 Жыл бұрын
Allah razı olsun.
@halukalkan5215 Жыл бұрын
Abi Allah razi olsun cok derin mevzulara deginmissiniz cok istifadeli oldu uzun yollar sizinle deger kazaniyor 🙏🙏❤️
@SeyidNurFethiErkal Жыл бұрын
Rabbim bu nurlardan istifademizi artısın inşallah
@incicoskuner2077 Жыл бұрын
Bakarperestlikle ilgili kısmı dinlerken ister istemez şu bölüm geldi hatırıma: Eski arkadaşlarımızdan bir adamın, bir adama karşı adaveti vardı. O adamın yanında senakârane onun düşmanı amel-i sâlihle, hattâ velayetle tavsif edildi. O adam kıskanmadı, sıkılmadı. Sonra birisi dedi: "Senin o düşmanın cesurdur, kuvvetlidir." Baktık ki o adamda şiddetli bir kıskançlık ve bir rekabet damarı uyandı. Ona dedik: "Velayet ve salahat hadsiz bir hayat-ı ebediyenin pırlantası gibi bir kuvvet ve bir yüksekliktir. Sen buna bu cihette kıskanmadın. Dünyevî kuvvet öküzde ve cesaret canavarda dahi bulunmakla beraber, velayet ve salahata nisbeten; bir âdi cam parçasının elmasa nisbeti gibidir." O adam dedi ki: "Bir noktaya, bir makama ikimiz bu dünyada gözümüzü dikmişiz. Oraya çıkmak için basamaklarımız da kuvvet ve cesaret gibi şeylerdir. Onun için kıskandım. Âhiret makamatı hadsizdir. O burada benim düşmanım iken, orada benim samimî ve sevgili kardeşim olabilir." Lem'alar - 157
@mutlu33 Жыл бұрын
Abi off the record kısmında olamadığımız için üzüldüm. Allah razı çok güzel bir dersti.
@SeyidNurFethiErkal Жыл бұрын
İnşallah tekrar yapmak nasip olur.
@johnpark8993 Жыл бұрын
@@SeyidNurFethiErkal Hocam "off the record" dan sonrasını ben şöyle anladım bundan sonrası "-"-"seçilmiş bir gruba ait bilgidir, dışında kalan garnitür olarak görülenlerin bilmesine ihtiyaç yoktur. "
@SeyidNurFethiErkal Жыл бұрын
@@johnpark8993 :) subjektif mülahazalar ve istikbale bakan konular olduğundan genele yayınlanmasını uygun görmedim çok selamlar.
@cemcan4358 Жыл бұрын
👌👍
@yukselsahin9925 Жыл бұрын
🙏
@serpildurmus423 Жыл бұрын
🌈🍁
@selo7078 Жыл бұрын
30.Lem’a ismi Kuddüs esmasını okurmusunuz Allah razı olsun
@unclesohn75918 ай бұрын
Selamin Aleykum hocam.. Derslerinizi Merakla takip ediyorum. Allah razi olsun cok istifade ediyorum.. Ama velakin bu dersin sonundaki baklava ikramini almadan Auf record dediniz.. Agzimiz acik kaldi.. 😢
@SeyidNurFethiErkal8 ай бұрын
Aleykumselam. Detay denebilecek bir kısım subjektif kabul edilecek yorumları paylaşmayı doğru bulmadığımdan bu şekilde yayınlamış olduk. Muhabbetle
@halit2967 Жыл бұрын
Katre risalesinde esir maddesinin zerrelerin tarlası olmasını bildiğimiz toprak, tarla, çekirdek, ağaç ve benzeri gibi mi algılamalıyız?
@SeyidNurFethiErkal Жыл бұрын
Tarla meselesini, CMB (Cosmic Microwave Background) olarak anlama eğilimindeyim.
@ozgurkartal7736 Жыл бұрын
Çok teşekkür ediyorum paylaşım için. Tekrar tekrar dinledim. Bir sorum olacaktı: Üç vazife için 3 şahıs mı yoksa tek şahıs için 3 vazife mi?
@SeyidNurFethiErkal Жыл бұрын
3 vazife 3 zat.
@hakand2002 Жыл бұрын
sevgili dostum.size çözemediğim bir soru tevdi edeceğim mazur görürseniz.20.sözün 1.makamını okudunuz.çok müstefit olduk.sorum şu: 2. ve 3. fıkralar verildikten sonra 1.fıkra sonda zikredilmiş.sizce bunun hikmeti nedir?vesselam....
@SeyidNurFethiErkal Жыл бұрын
Birinci fıkra bir cihetle ikinci ve üçüncü fıkraları kapsadığí için...
@SeyidNurFethiErkal4 ай бұрын
Üçünü birden kapsadığından onunla hatime edilmiş
@gorkemgebes6042 Жыл бұрын
Abi bu derslere biz nasil katilabiliriz?
@SeyidNurFethiErkal Жыл бұрын
Dersleri her hafta düzenli olarak paylaşmaya devam edeceğim. Yakın zamanda youtubedan canlı derslere başlayacağız inşallah.
@gorkemgebes6042 Жыл бұрын
Saolun abi Allah razi olsun cok istifade ediyoruz merak la bekliyoruz insAllah Saolun tekrar
@thomythom Жыл бұрын
@@SeyidNurFethiErkal fevkaladenin fevkalade fevkinde olur inş