Рет қаралды 26,930
Bize kendimizi “yokmuş” gibi hissettiren olaylar yaşıyoruz günlük hayatta. Birinin gelip suratımıza:
“Sen kimsin ki!”
“Muhatabım değilsin”
“Seni ciddiye almıyorum”
“Umurumda değilsin”
“Sana değer vermiyorum”
“Aslın da sen yoksun ki”
Demesine gerek yok böyle hissetmek için.
Yağmurlu bir günde kaldırımda yürürken arabayla yanınızdan hızla geçen ve üzerinize sıçrayan suyu zerre umursamayan insan mesela, size tam da böyle hissettirebilir. Öfkeyle dolarsınız. Üzeriniz ıslandığı için değil. Yok sayıldığınız için.
Romantik ilişkilerde de çiftler birbirine eğer kavga etmiyorlarsa sen benim için önemli değilsin, sana değer vermiyorum, sen kim oluyorsun demezler. (Bu sözler kavgada bile denmemeli o ayrı)
Televizyonun sesi yüksekken uyuyamadığınızı bilen eşiniz sizin yatmaya gittiğinizi bildiği halde sesi kısmıyorsa ve siz her seferinde yataktan kalkıp salona gelerek “sesi kıs” demek zorunda kalıyorsanız ve eşiniz de size “pardon, dalmışım, fark etmemişim” gibi cevaplar veriyorsa yüreğinizde bir şeylerin koptuğunu hissedersiniz. Sevdiğiniz çikolatayı almadığında ya da neyi sevdiğinizi hatırlamadığında, mesele sizin hassas ve alıngan olmanız değildir. Hele bir de “çikolata mı senin derdin. Buna mı taktın şimdi de” gibi cevaplar alıyorsanız çıldırtıcı bir öfkeyle hatta hınçla doluyor olabilirsiniz.