Anadolu ve Asya tamamen farklı iklim özelliklerine sahiptir. Bir topluluk bir bölgeye taşındıktan sonra diğer topluluklarla bütünleşmese bile bu değişikliklerin yaşanmaması kesinlikle imkansızdır. Toplumun bölgeye uyum sağlaması için değişmesi gerekiyor. Moğollar gibi Türkler de daha önce barbar ve yağmacı olarak biliniyorlardı. Türklerin Anadolu ve Avrupa'ya göç etmesi gibi, yerel Rumlar da canlarını ve mallarını kurtarmak için günümüz İzmir, İstanbul ve Yunanistan'a göç ettiler. Cermen, Frenk ve diğer kabileler Batı Avrupa'ya göç ettikten sonra birbirleriyle karışarak İngiliz, Fransız ve Almanların da aralarında bulunduğu günümüz Avrupalı kabilelerini oluşturdular. Yerel halk canlarını kurtarmak için Balkanlara ve Avrupa'ya göç etti. Geriye kalan etnik gruplar ise kendi kabileleriyle evlenerek ve dinlerini koruyarak ulusal kimliklerini günümüze kadar korumuşlardır. Türkler ise diğer Türk halklarıyla evlilikler yaparak kendi özelliklerini korumuşlardır. Her iki tarafta da din değiştiren olmadı. Anadolu ilk Türk göçünü aldıktan sonra Anadolu, Asya'dan yoğun Türk göçü almaya devam etti. Bir organizmanın bulunduğu yere uyum sağlamak için geçirdiği değişikliklere adaptasyon denir. Adaptasyon sürecinde türün karakteristik ve nadir özelliklerini taşıyan ana genler aynı kalırken, canlıya fiziksel görünüm özelliklerini veren ek genler değişir. Bir organizma önceki bir yaşam ortamına göç ettiğinde, çevreye uyum sağlamak için eski görünümüne geri döner. Mutasyonda organizmadaki tüm genler değişir. Mutant canlılar dünyanın neresine giderlerse gitsinler eski özelliklerine dönemezler. Aynı şey insanlar için de geçerli. Koreli bir etnik grup Anadolu'ya göç edip başka topluluklara karışmadan yaşamını sürdürürse 6 ila 7 nesil sonra Anadolu'nun iklim özelliklerine uyum sağlayacak şekilde değişecektir. Bu olaylar zincirine adaptasyon denir. Bu, Allah'ın canlılara armağan ettiği mucizevi bir olaydır. Eğer uyum sağlamazsak Dünya'daki yaşam sona erecek. Bu nedenle değişen ortamlara uyum sağlayamayan canlıların nesli tükenmektedir. Türkleri ve Yerli Amerikalıları hayal edin. İkisi arasında benzerlikler var mı? Bu iki ırk arasında genetik araştırma yapıyorlar. Tamamen farklı görünmelerine rağmen genetik benzerlikleri %90'ın üzerindedir. Topluluklar dışsal olarak birbirlerinden ayırt edilemezler. Bir topluluk ancak tarihi ve kökenleriyle ayırt edilebilir. Kızılderililer bile kökenlerinin Ural Altay'da olduğunu söylüyor. Türkçe terim ortak bir isim anlamına gelir. Tıpkı Slav ırkının Ruslardan, Ukraynalılardan ve Sırplardan oluşması gibi. Türkler Oğuzlar, Kıpçaklar ve Karluklardan oluşur. Batıda yaşayan Türkler Oğuzlar, doğuda yaşayan Türkler ise Kıpçaklardır. Oğuz: Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Gagavuzya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Irak ve Suriye'de yaşayan Türkmen halkı. Kıpçaklar: Kazakistan, Kırgızistan, Karakalpaklar. Karluklar: Özbekistan ve Uygur halkı. Gagauzlar diğer Oğuzlardan farklı olarak Hıristiyan bir Türk topluluğudur. Moldova sınırları içerisinde özerk bir cumhuriyet bulunmaktadır. Bugün Özbekistan halkının saygı duyduğu Emir Timur'un yegane hedefi, dünya Türk halklarını tek bayrak altında birleştirmek ve siyasi birliğini sağlamaktı. Dolayısıyla Emir Timur'un savaştığı ülkeler her zaman Türk ülkeleri olmuştur. Emir Timur'un Osmanlı'ya saldırmasının nedeni budur. Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıd'ın tek amacı Türkler arasında siyasi birliğin sağlanmasıydı. Bu nedenle iki büyük Türk hükümdarı birbirleriyle savaşa girmiştir. Bunlardan biri Orta Asya'yı, diğeri Anadolu'yu yönetiyordu. Geçmişte Ural-Altay bölgesinde Oğuzlar, Kıpçaklar ve Karluklar bir arada yaşıyordu. Moğollar ve Koreliler bu Türk boylarının komşusuydu. Türkler avcılık ve hayvancılıkla geçinen göçebe bir topluluktu. Türklerin yaşadığı çorak topraklar ve aralarındaki sürekli savaş, Oğuz halkını batıya doğru göç etmeye zorladı. Koreliler güneye, günümüz Kore'sine göç ettiler. Kıpçakların ve Karlukların bir kısmı kendi topraklarında kalmaya devam etti. Batıda yaşayan Türkler Oğuzlar, doğuda yaşayan Türkler ise Kıpçaklardır. Moğollar, Koreliler, Japonlar ve Türkler evlenme çağındaki kızları değiş tokuş ederek akrabalık ilişkileri kurdular. Ural Altay halkı Türkler, Moğollar, Koreliler ve Japonlardan oluşurken, Türkler Oğuz, Kıpçak ve Karluk halkından oluşmaktadır. Göktürk hükümdarı Bilge Kağan tarafından yaptırılan Orhun Yazıtları, günümüz Moğolistan sınırları içerisinde yer almaktadır. Orhun yazıtında adı geçen ilk Türk boyu Oğuzlardır. Bu soyun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Bu Türk boyları birbirlerinin kardeşidir. Moğollar, Koreliler ve Japonlar bu Türk boylarının kuzenleridir. Türk ailesi o kadar büyük ki, özerk bölgeler de dahil olmak üzere bağımsız Türk devletleri birbirine komşu, aralarında başka devlet yok. Sovyetler Birliği, Türkiye'nin Orta Asya Türk devletleriyle ilişkilerini kesmek amacıyla Azerbaycan'ın Zengezur bölgesini Ermenistan'a bıraktı. Ayrıca İran'ın kuzeyinde toplam 40 milyon Azerbaycan Türkü yaşamaktadır. Bu İran nüfusunun yarısını temsil ediyor. Kuzey İran'a Güney Azerbaycan denir. İran bölgede kontrol ve baskı uygulamaya devam ediyor. İran, Azerbaycan'ın güçlenip bölgeye hakim olmasından korktuğu için Azerbaycan'ın güçlenmesini istemiyor ve bu sayede Ermenistan'a her türlü desteği sağlıyor. Persler de tıpkı Ruslar ve Çinliler gibi her zaman Türklerin düşmanı olmuştur. Persler İranlılar, Ezidiler ve Kürtlerden oluşuyor. İranlıların da diğer Fars kavimleri gibi iftiraya yatkın olduğunun bilincinde olan Türkiye, Akıncı'nın kamera görüntülerini gerçek zamanlı olarak dünyayla paylaştı. Beklendiği gibi Persler yine Türklere karşı iftira niteliğinde açıklamalarda bulundu. Çeşitli gruplar tarafından yapılan genetik araştırmalar, Anadolu Türklerinin DNA yapısının Avrupalılardan çok Orta Asya Türklerine benzediğini ortaya koymuştur. Hunların seçkin bir grubuna ait bir kurgan keşfedildi. Bu üç iskelet üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda bu üç iskeletin gen dizilerinin Anadolu Türklerininkine çok benzediği tespit edildi. Bu çalışma, Türklerin Anadolu'ya gelmeden önce genetik olarak Anadolu'ya göre daha zengin olduklarını ve bu bağlamda Anadolu gen havuzuna katkı sağladıklarını göstermektedir. Böylece etkilenenlerin Türk değil Anadolulu olduğu ortaya çıktı.