At = name Iş = job My = add -im or -ym to the noun My name = Men_iň_ ad_ym_ My job = Men_iň_ iş_im_ Your = add -iň or -yň to the noun Your name = Sen_iň_ ad_yň_ Your job = Sen_iň_ iş_iň_ His/Her/It's = add -i or -y to the noun His name = On_uň_ a_dy_ His job = On_uň_ iş_i_ Our = Add -imiz or -ymyz Our name = Biz_iň_ ad_ymyz_ Our job = Biz_iň_ iş_imiz_ Your (plural/formal) = add -iňiz or -yňyz Your (plural/formal) name = Siz_iň_ ad_yňyz_ Your (plural/formal) job = Siz_iň_ iş_iňiz_ Their = Olar_yň_ + add -i or -y to the noun Their name = Olar_yň_ a_dy_ Their job = Olar_yň_ iş_i_
@09kn096 жыл бұрын
Teşekkürler, her zamanki gibi güzel bir video olmuş. Bir iki konu ilginç geldi. Örneğin 'haçan' sözcüğü bizim Karadeniz ağızlarına ne zaman ki/o zaman/öyleyse anlamlarına gelecek biçimde yerleşmiş, çok sık kullanıyorlar. Bizim ağızlarda 'kaç zaman' ya da 'ne zaman' biçiminde geçiyor. Sonra govvy ya da govî, Türkçe'de gavi yani kavi (yerine göre diri/divriği/sağlıklı/güçlü kuvvetli/sağlam/dayanıklı) biçiminde görülüyor. - Nağalsıñız/nahalsıñız? (Nasılsınız/ne hâlsiniz/hâliniz nece, nasıl. Hatta 'neçesiniz' diyeni duymuştum. ) - Nahal edipturuñ? (tam çevirisi: how are you doing. İngilizce karşılığı cuk diye oturuyor. Ee neler yapıyorsun, anlamına geliyor) - Sınavlarını/okulunu nahal edipbatırın? (How's things going with school/with your studies) - Aneyñgil nahallar, gavîler mi? (Annengiller nasıllar, sağlıkları yerinde mi/iyiler mi) gibi...
@thefenerbahcesk41566 жыл бұрын
Çok ilginç. Hep merak ediyordum "gowy" sözü niye Türkmenlerde var ama azerbaycan yada Türkiye Türkçesinde hiç bulunmuyor. Bilgi verici yorumun için çok sağ ol.
@09kn096 жыл бұрын
Rica ederim kardeşim :) Kavi aslında sık kullanılır Türkçede. Yalnızca yerel ağızlarda gevi, kevi, gavi diye değil; kavi olarak modern formal kullanımı da yaygındır. Tabi günlük dili yüz-iki yüz gibi bir kelime sayısına indirgediğimizden dolayı artık pek karşılaşmıyoruz ne yazık ki.
@thefenerbahcesk41566 жыл бұрын
ň sesini de cok kullanilir mi anadoluda?
@09kn096 жыл бұрын
Tabi görüp duyabilirsin. Trakya'da, Anadolu'da Türkçenin her ağzında, her yörede var bu ses. Ama belli sınırlar içinde, belli sosyal çevrelerde kullanılıyor. Yani genelde kamualanı dışında kullanılıyor. En çok da kırsalda, taşrada, köylerde görebilirsin. Yöresel ağızlar teşvik ya da men edilmiyor. Benim çevrem bir Ankara'nın Çankayası, efendim bir İstanbul'un en kozmopolit yeriyle kıyaslanamaz gerçi. Ondan gayet rahat karşılaşıyor olabilirim. Kahrolasıca ikinci jenerasyon baby boomer nesli, radikalizmi bireysel çıkarlarına göre yorumlamış sözde formalist inkârcı nankör bencil ezik bir troll nesil olduğu için hem kendilerinden önce gelenlere hem kendilerinden sonra gelenlere, dile, kültüre, geleneklere, tarihi dokuya, doğaya vesair çok zarar verdiler ve vermekteler, konu bununla ilgili aslında. Bu bizdeki nasal n kullanma alışkanlığı, Kazakistan'da Kazakça konuşmanın köylülük (güya ilkellik) olarak görülmesi gibi aynı tavra maruz kaldı bir dönem. Şimdi milliyetçilik trendde malum sizin kuşak arasında. Geleneksel, tarihi değerlere karşı daha duyarlı bir gençlik var bence. Çevremde gençler daha rahat yöresel ağızları kullanabiliyorlar, yeri geldiğinde hemen İstanbul ağzına dönebiliyorlar. Tabi teknolojiye erişim ve eğitim olanakları arttığından şanslılar. Bu konuda bizlerden önceki neslin aksine kimseyi kırmıyorlar, yok köylüsün sen yok bilmem nesin sen diye gücendirmiyorlar.
@09kn096 жыл бұрын
@Kemran Hazleton Rica ederim, ben teşekkür ederim. Gowy epey yaygındır Türkiye ağızlarında. örn. Karadeniz'in Artvin barı yahut Atabarı türküsü sözlerinden: Buray buba evidur (Burası baba evidir) Dahtaları kevidur (Tahtaları, yani döşeme taban, kavîdir/sağlamdır) Çalın, vurun, oynayun Burası düğün yeridur Ya da örneğin 'kavi yiyor olmak' demek iyice karnını doyurmak demek. Bir de yalnız kadınların, karşılıklı iki kişi belli bir düzene göre ellerini biraraya getirerek aralarında yaptıkları bir ritüel olarak Cuma selamlaşmasına, gavilleşmek derler. Ama bu farklı olabilir. Bu 'kabulleşmek' ile, sözleşmekle ilgili olabilir. Nahalsınız, nağalsınız derken ben açılımını hep ''ne hâlsiniz'' olarak düşünmüştüm kendi kendime. Nasılsınız'ı, ne asılsınız anlamında söylüyoruz ya... Onun gibi sanıyordum. Ama kökenbilim bakımından hiç bir dayanağım yok. Afaki, ezbere bir yorum benimki. Hil sözcüğüne bakayım ben. Çok ilgimi çekti. Çünkü benim köyümde tam olarak ''bundan/şundan/ondan hilli'' diye bir söyleyiş var. Hatta bazen 'bundan gilli'ye dönüşür. Bu aynı kullanım modern Türkçede 'bundan kelli' biçiminde geçiyor. Çoğu ağızda görülür yine. Anlamı bunun üzerine, buna göre/kıyasla/nazaran; bir de bundan sonra demek. TDK online sözlüğinde yalnızca ikinci anlamını ele almışlar. Eksiklik var tanımlarında. Çünkü bazen bir kıyas, bir üstünlük anlamı da vermesi gerek. örn. Bundan gilli iyi bakraç bulamazsınız. Bu bakraç (yani bakır yoğurt kovası) bulabileceğinin en iyisidir, demek istiyor. Burada sonralık anlamı yok mesela. Ya da, Mehmet'ten kelli adam kalmamış mı konuşacak. Burada da Mehmet'i konuşacak kadar vasıflı görmüyor; ehil, yetkili, yetenekli, becerikli görmüyor. ''Mehmet'ten başka'' anlamı taşımıyor burada. Nitelik yani kalite yönünden bir kıyaslama söz konusu kesinlikle. Sahiden çok uzun zamandan beri duymuyorum bu kullanımı. Şimdi, sizin yorumu okuyunca anımsadım küçüklüğümden. Unutmuşum bile. Verdiğiniz kestirme deyişlerin hepsi bizde de kullanılır. Mesela nedipturun, diye hal hatır sorarlar. Şörde değil belki ama Şooğda derler... Şu arada, şurada anlamındadır. Daha yuvarlak kullanıyorlar sesleri. O yüzden bizim ağız kaba geliyor kulağa gerçekten :)) Türkmence çok zarif tabi.